Kudüs İçin Hep Birlikte Programı

Kudüs İçin Hep Birlikte Programı

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: (1)- "Özgür bir Filistin devletinin kuruluşu olmadan, Ortadoğu barışının olması mümkün değildir. Ortadoğu barışı olmadan da dünya barışının olması mümkün değildir. Filistin'de özgür bir devletin kurulması ve Filistin halkını

İSTANBUL (AA) - Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, özgür bir Filistin devletinin kuruluşu olmadan, Ortadoğu barışının olması mümkün olmadığını belirterek, Ortadoğu barışı olmadan da dünya barışının olması mümkün değildir. Filistin'de özgür bir devletin kurulması ve Filistin halkının haklarına kavuşması meselesi, sadece Filistin halkı, sadece Ortadoğu coğrafyası için değil, dünya için anahtar mesafesinde önemli bir meseledir." dedi.

Kurtulmuş, Memur-Sen ve HAK-İş ile Kudüs ile Filistin’i Destekleyen Sendikalar Birliği öncülüğünde, "Kudüs İçin Hep Birlikte" programında Kurtulmuş, 1. Dünya Savaşı sonrasında galip devletlerin bir araya gelerek Sykes Picot adı verilen Ortadoğu'nun birinci paylaşım planını yaptığını anlattı.

Bir asır önce sınırlarla suni olarak bölünmüş olan Ortadoğu coğrafyasının, bugün halkların zihninde ve gönlünde bölünmeye çalışıldığını, bir yandan etnik çatışmalarla, diğer taraftan terörizmin baskısıyla, özellikle mezhebi gerilimlerle Ortadoğu'da ikinci Sykes Picot'un uygulanmaya çalışıldığını anlatan Kurtulmuş, 1. Dünya Savaşı'ndan sonra Sykes Picot'un uygulanabilmesi için atılabilmiş en önemli adımlardan birinin, Osmanlı cihan devletinin dünyanın en önemli kalbi olarak gördüğü Kudüs ve Filistin topraklarının statüsünün değiştirilmesi olduğunu aktardı.

Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Yeni Ortadoğu'nun emperyalistler tarafından şekillendirilmesinde, Filistin devletinin dağılmasının ve Filistin topraklarının tedrici ve hızlı bir şekilde işgal sürecinin başlatılmasının tarihi bir önemi var. O açıdan Ortadoğu coğrafyasında bir barıştan bahsetmek istiyorsak, Ortadoğu coğrafyasındaki barışın kilidi, Filistin'in özgürleşmesi, özgür bir Filistin devletinin bu coğrafyada hakim olması ve Filistin halkının en temel insani haklarını kullanılabilecek duruma getirilmesidir.

Özgür bir Filistin devletinin kuruluşu olmadan, Ortadoğu barışının olması mümkün değildir. Ortadoğu barışı olmadan da dünya barışının olması mümkün değildir. Filistin'de özgür bir devletin kurulması ve Filistin halkının haklarına kavuşması meselesi, sadece Filistin halkı, sadece Ortadoğu coğrafyası için değil, dünya için anahtar mesafesinde önemli bir meseledir. Onun için bu meseleyi küresel bir mesele haline getirmek, dünya barışında Filistin devletinin kurulmasının en hayati rol aldığını ifade etmek kaçınılmaz bir görevdir. "

- "Dünya yüzyıldır bu sorunu seyrediyor"

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Filistin davasının savunulmasının sadece Müslümanlar'ın değil, insanların ortak sorumluluğu olduğunu dile getirdi.

Bugün gelinen noktada, Ortadoğu'daki dağınıklığa paralel olarak Müslüman devletlerin de Kudüs konusundaki ortak tavırlarının gitgide zayıfladığını, Kudüs ve Filistin meselesinin ortak bir mücadele alını olmaktan çıktığını ifade eden Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"İslam coğrafyası, yeniden bir Filistin devleti kurulması mücadelesini, Kudüs-ü Şerif'in özgürleştirilmesi meselesini, kendi gündeminin ana maddesi olarak kabul etmelidir. Aksi takdirde yaşadıklarımızı görüyoruz. İşgal gün geçtikçe genişliyor. Filistin toprakları, köy köy, kasaba kasaba, şehir şehir İsrailli işgalciler tarafından işgal ediliyor. Filistin'in işgali başladığından bu yana dünya yüzyıldır bu sorunu seyrediyor.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ise bu konuyla ilgili onlarca karar almasına rağmen bu kararların uygulanamayacağını hepimiz biliyoruz. Çünkü Birleşmiş Milletler, zayıfın ve mağdurun güçlünün karşısında korunmasını değil, güçlünün gücünün temin edilmesi ve onun gücünün arttırılması için çalışıyor. Sadece İsraili durduracak kararların uygulanması değil, İsraillilerin bir şekilde onların üzerinde ambargo uygulanması konusunda da BM oldukça çifte standartlı hareket ediyor. Kendi çıkarları söz konusu olduğu zaman ya da bir takım büyük şirketlerin çıkarları söz konusu olduğu zaman ülkelere ambargo koymaktan çekinmeyen BM, söz konusu İsrail olduğunda, İsrail'e ambargo koyamıyor. İsrail'e ambargo konulmadıkça da İsrail Filistinlilere ambargo koymaya devam ediyor. Ambargoyu derinleştiriyor ve İsrail'i bir açık hapishane haline getirmiş oluyor."

-"Rachel Corrie'yi unutmayacağız"

Bu sorunun çözümünün, öncelikli olarak İslam coğrafyasındaki ülkelerin Filistin davasını kendi dış politikalarının bir numaralı maddesi haline getirmesinden geçtiğini belirten Kurtulmuş, bir çok sivil toplum kuruluşu ve siyasi grubun bu konudaki olumlu tavırlarını saygıyla andıklarını söyledi.

Genç yaşında İsrail'in işgalci tanklarının altında vefat eden, dili dilimize, dini dinimize uymayan ancak hakkaniyet ve adalet anlayışında müşterek oldukları Rachel Corrie'yi de saygıyla andıklarını ifade eden Kurtulmuş, hakkaniyet cephesinin içinde böylesine önemli insanlar olduğu gibi zulüm cephesinin içinde adı Ahmet, Mehmet olan, demir yumruk gibi halkını ezen, güçlülerin karşısında ayakları korkudan titreyen zulüm cephesinin mensuplarının bulunduğunu dile getirdi.

Hakkaniyet ve adalet cephesini güçlendirmeye devam edeceklerini anlatan ve Filistin davasının çözümünün, yer yüzünde hakkaniyet cephesinin kuvvetlenmesiyle mümkün olduğunu belirten Kurtulmuş, "Rachel Corrie'yi unutmayacağız, unutturmayacağız. Mavi Marmara ile ambargo altındaki Gazze'ye insani yardım götüren şehitlerimizi unutmayacağız, unutturmayacağız." dedi.

- "Pax Ottomana'dan alacağımız çok dersler var"

Türkiye'nin, Batılıların Pax Ottomana diye övdükleri en önemli adalet dönemlerinden birisini Biladü'ş-Şam'da, Filistin topraklarında yaşatmış olan bir geleneğe sahip olduğunu ifade eden Kurtulmuş, "Herkesin diline, dinine, yaşayışına, ibadetlerine saygı duymuş, herkesten de saygı görmüşüz. Şimdi çivisi çıkmış olan Ortadoğu'ya çiviyi çakabilmek için Pax Ottomana'dan alacağımız çok dersler var. Orada dört asır boyunca, bütün farklı dinleri ve etnik kökenleri bir arada barış içinde yaşatmanın ana noktası, herkesin istediği şekilde dilini konuşması, ticaretini yapması, kendi fikrini özgürce ifade etmesi, ibadetlerini yapması, dilediği kıyafeti giymesi, camilerin, havraların, kiliselerin ibadete açık kalmasıydı." diye konuştu.

Dört asır boyunca adalet ve esenlik yurdu olmuş bu topraklarda, Osmanlı'nın çıkışıyla birlikte kahır tarihinin başladığını anlatan Kurtulmuş, şimdi o topraklara yeniden adaleti ve esenliği getirmenin yolunun, dört asır boyunca uygulanan yönetimin şifrelerini ciddi şekilde görmek, çözmek ve Filistin'de yeniden hayata geçirmek olduğunu kaydetti.

(Sürecek)

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :