Kudüs Bizim Neyimiz Olur?

Biz, sahip olduğumuz değerleri kaybetmemek için gece gözü açık uyumayı öğrenmiştik aslında. Hayatımızı veririz de sevdiğimiz kişi veya mekânları asla feda etmeyiz. Ne Kudüs’ü feda ederdik, ne de Semerkant’ı… Gırnata’ya hala ağıt yakarız... Bugünlerde Kudüs, yüreğimizi dağlar…

Bence asıl soru şu olmalı? Kudüs kimin? Burayı kim koruyacak? Bu topraklar kime emanet? Türk olmak ve Türkiye’de yaşamak Mescid-i Aksa’nın kapatılmasının sorumluluğunu Araplara yıkmaya yeter mi? Mekke veya Medine sadece Araplara mı aittir? Hayır, Kudüs bizimdir. Ümmetin ortak malıdır. Acısı, yüreğimizin bir yerinde ok gibi saplanır ve kolay da dinmez. Geçmişte kimlerin hangi hataları yaptıklarını tartışmak, bizi kurtarmaz. Önemli olan, şimdi ne yapmamız gerektiğidir.

Hz. Ömer, (RA) Kudüs’ün fethinde namaz kılmak için özel bir alanı tercih eder. Zira Hz. Ömer; Hristiyanların mabedinde namaz kılması halinde, Müslümanların orada namaz kılmak isteyeceklerini ve Hristiyanların din özgürlüğüne izin verilmeyeceği endişesini taşımıştır. Bu endişe, boş bir alanda namaz kıldırır ve orası sonraları “Ömer Mescidi” olur. Vahiy dini olmak ve sırtını zulme ve şeytana dayamamak bu olsa gerek…  Bazen zulümler sınır tanımaz. Mazlumu da tanımaz. Afganistan cihadında onları madden ve manen desteklediğimizi, ama sonra onların kardeş kavgasına ve kişisel hırslarına kurban gitmelerini biliriz. Bundan hareketle Aksa üzerinden Türkiye’deki Müslümanlarını kullanıldığını düşünmek, mescide yazık olur. Bizim için Allah’ın tüm arzı mescittir. Her yerde özgürce secdeyi savunuruz. Ama hakkında tebşiratların bulunduğu özel alanlar, daha bir vazgeçilmezdir. Oranın esareti, ümmetin ortak acısıdır.

                İlk kıblemiz Mescid-i aksa günlerdir mahzun. Dua ederiz… Lakin ne kadar? Güneydoğuda operasyona katılan asker oğlumuz kadar mı? Ameliyata alınan kızımız kadar mı? Mescid-i Aksa’da ezanın yasaklanmış olması bizde nasıl bir infial oluşturdu ki namazın yasaklanışı ne yapacak? Biliyorum kimi Müslümanlarda hala, ”Kurtuluş savaşında Araplar bizi arkamızdan vurdu…” düşünce ve hezeyanı var. Bu nedenle de Aksa’mız gündeme gelince, bu durumu Arapçılık olarak anlarlar ve hemen doğu Türkistan’ı gündeme taşırlar. Ben çocukken en sevmediğim soru, “Anneni mi yoksa babanı mı çok seversin?” Cümlesi olurdu. Ben, ne Arakan veya doğu Türkistan’da bir Müslümanın burnunu kanamasına dayanırım, ne de Kudüs’te…

                Allah insanoğlunu halife olarak ve kendine ibadet için yaratmıştır. Lakin bazıları kendisini zulüm için yaratıldığına inanıyor olmalı ki hayatını zalim olmaya adamış. Bizi asıl mahzun eden şey, Yahudi’nin zulmü değil de bu konuda Müslüman idareci ve önderlerin duyarsız tavrıdır. İslam âleminin aymazlığı ve sağırlığı malumdur. İdarecileri bambaşka ve çok daha önemli (!) işlerle meşguller. Mesela Katar’ı boğmak, İsrail’i durdurmaktan çok daha önemlidir! Bilerek “İsrail’i kovmak” demedim. Zira istemeyerek de olsa onların varlığına alıştık. Kovmaktan geçtik de zulmünü durdursak bunu da başarı sayacağız.

Bunun derdini kalbinde hissetmiş Müslüman bireyler olarak sorunumuz; ortak, etkili, yapılabilir ve sürdürülmesi mümkün bir mücadele yönteminin bulunamamış olmasıdır. Zira Türkiye’de yaşayan ve İslam’ı kendi hayatında ifası gereken ilahi kurallar olarak görüp, sevgi ve nefretini bu çizgide düzenlemeye çalışan Müslümanlar var. Ama bu durum bizim dışımızdaki Müslüman ülke ve topluluklarda aynı değil. Burkina Faso’da bulunduğumuz dönemde Yahudi menşeli ürünlerin alınmaması konusundaki hassasiyetimizi anlatmakta çok zorluk çektik. Bu durum onların Yahudi hayranlıklarından veya hissiyat eksikliklerinden kaynaklanmıyor. Asıl problem, böylesi bir mücadele yönteminin olacağını ve ekonomik sıkıştırmanın işe yarayacağı düşüncesinin olmamasıdır.

Hatta sadece Türkiye merkezli olmayan ama dünya Müslümanlarını da işin içine çeken bir mücadele yöntemi bu zalimler için iyi bir ders olabilir. Aksi halde bizi kimse duymaz ve sadece kendimize söylemiş oluruz. Bu bizi ilahi hesap konusunda kurtarabilir. Lakin pratikte işe yaramaz.

Mescid-i Aksa’da özgür ibadetin olacağı günlerin özlemiyle

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum