Korunmaya muhtaç çocukların ŞEFKAT YUVALARI - "Biyolojik olmasa da kalbiyolojik aileyiz"

Korunmaya muhtaç çocukların ŞEFKAT YUVALARI - "Biyolojik olmasa da kalbiyolojik aileyiz"

İkisi biyolojik, biri kendi tabiriyle "kalbiyolojik" 3 kızı olan 11 yıllık koruyucu anne Nuran Mancoğlu, ailelerine ilk katıldığında evlerini masallardan duyduğu "saray"a benzeten küçük kızın elinden tutmanın mutluluğunu yaşıyor- Koruyucu anne Mancoğlu:-

İSTANBUL (AA) - ZEHRA MELEK ÇAT - İkisi biyolojik, biri kendi tabiriyle "kalbiyolojik" 3 kızı olan 11 yıllık koruyucu anne Nuran Mancoğlu, ailelerine ilk katıldığında evlerini masallardan duyduğu "saray"a benzeten küçük kızın elinden tutmanın mutluluğunu yaşıyor.

Bankadan emekli olduktan sonra gönüllü olarak yuvadaki çocuklarla ilgilenen 60 yaşındaki Mancoğlu, biyolojik olan iki kızı büyüdükten sonra bir kız çocuğuna daha ebeveynlik yapmak istedi.

Koruyucu aile olmak için gerekli işlemleri tamamladıktan sonra Mancoğlu, koruyucusu olacakları kız çocuğuyla ilk karşılaşmalarında ona sadece çantasındaki "kesme şekeri" ikram edebildi.

Mancoğlu ailesi, ailelerine ilk katıldığında evlerini "saray" zanneden küçük bir çocuğa koruyucu olmanın manevi hazzını yaşıyor.

- "Hep 3 çocuğumun olmasını istedim"

Emekli bankacı Nuran Mancoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 11 yıldır koruyucu aile olduklarını söyledi.

İki biyolojik kızları olduğunu, hep 3 çocuğunun olmasını istediğini belirten Mancoğlu, "Üçüncüsü de yine bir kız çocuğu. Onun da biyolojik olmasa da 'kalbiyolojik' ailesi sayılıyoruz." dedi.

Mancoğlu, bir gün çocuk esirgeme kurumunun önünden geçerken eşine burayı ziyaret etmek istediğini söylediğini anlatarak, "Bizim hikayemiz o gün başladı. Ondan sonra kurumun gönüllüsü oldum. Sonra gönlümden bir daha çıkaramadım." ifadelerini kullandı.

Sonraki süreçte koruyucu aile olmaya karar verdiklerini dile getiren Mancoğlu, gerekli işlemlerinin tamamlanmasının ardından koruyucu ailesi olacakları çocukla buluşmayı beklediklerini kaydetti.

Mancoğlu, o dönem biyolojik çocuklarından birinin üniversiteye hazırlandığını, diğerinin de ortaokul 2. sınıf öğrencisi olduğunu belirterek, bir kardeşleri olacağı fikrine çok sıcak baktıklarını ve her görüşmeye gittiklerini söyledi.

Nuran Mancoğlu, koruyucu ailesi olacakları çocukla karşılaşacağı gün sabaha kadar uyumadığını aktararak, şöyle devam etti:

"Girdik kurumun kapısından, güzelce süslemişler köşede oturmuş, bizi bekliyordu kurum görevlisiyle. Kurum görevlisi yanımıza getirdi onu. Eşimle ikimizin ortasına oturdu. O anda o kadar telaşlıydım ki çantamda bir kesme şeker vardı, onu çıkarıp ikram ettim ona. Gözleri dolu dolu oldu. Eşim, 'Senin iki tane ablan olacak, eğer bizimle birlikte yaşamayı düşünürsen. Bizimle birlikte yaşamak ister misin?' dedi. O da kafasını salladı, anladığı kadarıyla. 5 yaşındaydı. Gerçek ailesi olmadığımızı biliyordu."

Çocuğun evlerini masallardan duyduğu "saray"a benzetmesinin kendisini duygulandırdığını anlatan Mancoğlu, "Evimize ilk geldiğinde evimizi saray zannetmiş, 'Burası saray mı?' diye sordu. 'Hayır, artık birlikte yaşayacağımız yer.' dedim. O gece yattık, sabah kalktığımda, yatağında oturmuş bizi bekliyordu, sakin bir şekilde. Normalde bizim biyolojik çocuklarımız hemen ortaya çıkar, dolaşırlar. O yatağın üzerinde oturmuş, sessizce bizi bekliyordu. Çok duygulandım onun o bekleyiş tarzına." ifadelerini kullandı.

- "Biyolojik çocuklarım ne yapıyorsa o da yapıyor"

Mancoğlu, korucuyu ailesi oldukları kızları ailelerine katıldıktan sonra hayatlarında çok şey değiştiğini vurgulayarak, "Hayata bakış açım değişti, maneviyatım yükseldi. Zaten, bu koruyucu aile olmak isteyenlerin, düşüncelerinde, kalplerinde daima çocuk sevgisi var. Çocuk sevgisi olmayan bir insan, böyle bir şeye teşebbüs edemez." diye konuştu.

Çocuğun evlerine geldiğinde 5 yaşında ve her şeyin farkında olduğunu söyleyen Mancoğlu, ilişkilerin zamanla oturduğunu ifade etti.

Mancoğlu, biyolojik ya da koruyucu ailesi olduğu çocuk arasında ayrım yapmadığının altını çizerek, şunları kaydetti:

"Normalde diğer biyolojik çocuklarım ne yapıyorsa o da yapıyor. Ben de normal olan davranışı gösteriyorum, hiçbir fark yok. Şu an okuyor. Lise 2. sınıfta. İlk zamanlar, yuva ve yurtlarda yetişen çocuklarda güvenli bağlanma eksikliği var. Uyaran eksikliği olduğundan çocuklarda çok farklı şeyler oluşabiliyor. Beni kaybetme duygusu vardı içinde. Sürekli, 'Anne sen ölmeyeceksin değil mi?' diye soruyordu. Normalde yaşlı bir anneyim. Bankadan emekli olduktan sonra böyle bir şeye teşebbüs ettim. Baktım başa çıkamıyorum, sürekli kaybetme duygusunu yaşıyor. Aklıma şu geldi, 'Nasıl olsa doğru olanını kendi beyniyle çözecektir' diye düşündüm. 'Aşı oldum, ölmeyeceğim.' dedim. Ondan sonra beni kaybetme duygusu kalmadı çocuğumun."

Koruyucu annesi olduğu kızıyla yaşadığı bir diyalogdan da bahseden Mancoğlu, "Geçen gün beni çok kızdırdı. Ondan sonra da beni sınamaya çalışıyor. Beni kızdırsa da onu sevebiliyor muyum? diye. 'Annecim beni seviyor musun?' dedi. 'Tabii ki seviyorum. Her ne şartta olursa olsun, bir anne çocuğundan vazgeçemez, seviyorum' dedim.

İçinde çocuk sevgisi olan her kim olursa olsun bir çocuğun elinden tutmalı, onun hayatına katkıda bulunmalı. Herkesin hayatta bir amacı vardır, bir çocuğun elinden tutmak yaşama amacımız olsun." diyerek konuşmasını tamamladı.

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :