Konya’yı Konya yapan Hz. Mevlâna’dır

Konya’yı Konya yapan Hz. Mevlâna’dır

Mevlâna ve Ailesinin Konya’yı teşriflerinin 787. yıl dönümü münasebetiyle Selçuk Üniversitesi Mevlâna Araştırma Enstitüsü tarafından panel düzenlendi

Selçuk Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mustafa Demirci’nin başkanlığında Gümüşhane Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zafer Erginli ve Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erdal Baykan’ın katılımıyla gerçekleştirilen panelde Hz. Mevlâna, Mevlevilik ve Tasavvufun önemi anlatıldı.

Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen programa Mevlana Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Doç. Ali Temizel, Mevlâna’nın 22’nci kuşak torunu Esin Çelebi Bayru, akademisyenler, vatandaşlar ve öğrenciler katıldı.

“MEVLÂNA YOLUNDA ÇOK ÇALIŞMALIYIZ”

Programın açılış konuşmasını yapan Doç. Dr. Ali Temizel, “22 Aralık 2012 tarihinde kurulan Selçuk Üniversitesi Mevlana Araştırmaları Enstitüsü dünyada ilk olmakla beraber tektir. Enstitümüze kayıtlı yaklaşık 50’ye yakın yerli ve yabancı öğrenci yüksek lisans öğrenimlerini sürdürmektedir. Enstitümüzün amacı geçmişten aldığımız tecrübelerimizle uluslararası boyuta taşımak ve Konya’yı bilimsel anlamda Mevlâna konusunda önemli bir merkez haline getirmektir. Böylelikle toplum tarafından tam olarak bilinmeyen ya da yanlış bilinen Mevlâna düşüncesinin önüne geçip Hz. Mevlâna’yı ve düşüncesini en doğru şekilde geleceğe aktarabiliriz. Bundan 800 yıl önce Avrupa daha Ortaçağ karanlığını yaşarken Anadolu bilim, sanat ve edebiyatla insanların aydınlanmasına, hoşgörü, sevgi ve maneviyat atmosferinde insanların bir arada ve dostça yaşamalarına hizmet etmekteydi. Bugün yaşadığımız dünyada Hz. Mevlâna’nın eserlerinde bahsettiği sevgi, saygı, hoşgörü, barış, dostluk ve birlikte yaşamak mesajlarına bugün daha çok ihtiyacımız var. Bunun için yaratıcısıyla kulunu bir araya getirmeye çalışan büyük İslam Mutasavvıfının yolunda daha çok çalışmalıyız. Enstitümüzün gerçekleştirdiği bu programa katılımlarından dolayı panelistlere ve dinleyicilere teşekkür ederim.” dedi.

“HZ. MEVLÂNA DÜŞÜNCESİ, BÜTÜN DÜNYAYA IŞIK TUTMAKTADIR”

Mevlâna ve ailesinin bundan 787 yıl önce Konya’ya teşrif ettiklerini söyleyen Mevlâna’nın 22’nci kuşak torunu Esin Çelebi Bayru, “Bu kadar uzun zaman geçmesine rağmen bugün görüyoruz ki, Hz. Mevlâna düşüncesi sadece Konya’yla kalmayarak bütün dünyaya ışık tutmayı sürdürmekte ve yeni kapılar açmaktadır. Hz. Mevlâna’nın eserleriyle bir şekilde yolu kesişen ve o eserleri araştırıp, okuyarak Hz. Mevlâna’nın söylediklerini anlayanların dinlerini değiştirdiğini görüyoruz. Bu ateşle hayatlarını sürdüren bu insanlar sadece kendilerini aydınlatmakla yetinmiyorlar ve çevresindeki insanların da aynı ateşle aydınlanması için mücadele ediyorlar. Gençlerimiz de artık bu bayrağı devralarak Hz. Mevlâna’yı, Mevleviliği ve Tasavvufu gelecek nesillere en iyi şekilde aktaracaklardır. Bu programın düzenlenmesinde emeği geçenlere ve değerli katılımcılara teşekkür ediyorum.” dedi.

“HZ. MEVLANA, BENLİĞİNİ YİTİREN İNSANLIĞIN ELİNDEN TUTMUŞTUR”

Panelde Mevlâna ve ailesinin Konya’ya gelme süreci içerisinde yaşadıklarını anlatan Selçuk Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mustafa Demirci, “Hz. Mevlâna ve ailesinin Konya’ya teşriflerinin üzerinden 787 yıl geçmiştir. Mevlâna, İslam düşüncesinin en dikkat çekici düşünürlerinden biridir. Çünkü kendi çağının büyük bunalımlarını, acılarını ve çalkantılarını da yaşayan Mevlâna, bıraktığı düşüncesiyle kendinden sonra da varlığını sürdürmektedir. Benliğini kaybetmiş insanlığı elinden tutarak tekrar ayağa kaldıran Hz. Mevlâna bir kriz dönemi insanıdır. Mevlana, İslam düşüncesi içerisinde en dinamik insan tasavvurunu geliştiren düşünürdür. Kurucu bir filozof olan Mevlâna ve arkasında bıraktığı düşünceleri hala yaşamakta ve günümüzü aydınlatmaktadır. Allah dostlarının, büyük mutasavvıfların ve düşünce adamlarının bu topraklara, 780 yıl önce çok sağlam ve bereketli bir maya çaldıklarını gösterir ki biz bugün asırlar sonra onları anıyoruz.” dedi.

“KONYA’YI KONYA YAPAN HZ. MEVLÂNA’DIR”

İslam’da Allah’ın yaratmış olduğu kuluyla her zaman birlikte olduğunu söyleyen Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç Dr. Erdal Baykan, “Batı’daki gibi Yaratıcı, insanı yeryüzüne göndermiş ve yalnız bırakmıştır algısı İslam’da yoktur. Son dönemde yaşadıkları acılardan dolayı Müslümanlar da batılılar gibi düşünmektedir. İşte bu durumlarda öncelikle bu düşüncelerden zihnimizi ve kalbimizi temizleyerek, İslam’ı daha iyi araştırmamız ve anlamamız gerekiyor. Hz. Mevlâna da insanlara İslam’ın ışığını göstermek ve yollarını bulmalarını sağlamak için çabalamıştır. Konya, Anadolu’daki çok önemli bir düşünce merkezidir. Konya’yı diğer illerden ayıran ve seçkin kılan şey Mevlâna’ya ve düşüncesine ev sahipliği yapmış olmasıdır. Mevlâna, Konya’ya gelmeseydi, Konya’ya manevi başkentimiz diyebilir miydik? Konya’yı Konya yapan Mevlâna’dır. Bizler bugün bu durumun kıymetini yeterince biliyor muyuz? Mevlâna ve ortaya koyduğu düşüncesini hayatlarımıza ne kadar yansıtıyoruz? Bunları içtenlikle yerine getirdiğimizi söyleyebiliyorsak o zaman Mevlâna’ya gereken önemi verdiğimizi söyleyebiliriz.” dedi. 

“BATI, BUNALIMINDAN MEVLÂNA’NIN ESERLERİNİ OKUYARAK KURTULABİLİR”

Programda son olarak Gümüşhane Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zafer Erginli “Mevlâna Düşüncesinde Âdem-İnsan-Beşer” konusunda katılımcılara bilgiler verdi. Zafer Erginli, konuşmasına Arthur Arberry’nin “Batı insanının bugünkü yaşadığı bunalımı Mevlana’nın eserlerini okuyarak aşılabileceğini, onun eserlerinde bütün insanlığın yararına olan devalar, şifalar vardır” sözüyle başladı. Mevlana’nın Vahdet-i Vücut felsefesine ahlaki ve estetik bir boyut katarak özgün ve orijinal bir felsefe geliştirdiğini dile getiren Erginli, “Bu anlayış Batı’nın insanı fiziki bir varlık ve ekonomik bir canlı olarak gören anlayışından oldukça farklıdır. Mevlana insanın ruhuna dokunmuştur. Batı hümanizmi insan aklını öne çıkararak onu tanrılaştırırken; Mevlana ilk insanın bir peygamber olduğu, saf ve temiz bir fıtrata sahip olduğu gerçeğinden hareketle bir insan tarifi yapmıştır. Buradan hareketle adem-insan –beşer temelinde bir insan anlayışı ortaya koymuştur. Bu insan özünde melekliği de en aşağı seviyede hayvaniliği de barındıran bir varlıktır. Ama evrenin özü ve kainatın gözdesidir de. Son olarak Batı medeniyeti karşısına Mevlana’nın geliştirdiği İslam’ın insan anlayışını koymalıyız.”  dedi.