Selman S. Akyüz

Selman S. Akyüz

Konyaspor’un bulguru bitti

Maç, 0-0 devam ediyor. 19 yaşında Murat adında bir çocuk, savunma yapmayı, o dakika, ceza sahası içinde kümelenerek beklemek olarak düşünen Konyaspor’un orta sahasındaki başarılı(!) arkadaşların gözünün içine baka baka kaleye vuracağı en iyi yeri bulmak için topu sürmeye devam etti. Tam ceza sahasının önüne geldi. Karşısına önünü kapatmak için gelen hala kimse yoktu. Top sağ ayağının üstüne gelecek şekilde öylesine savurdu ayağını. Direğe çarpan top kaleye girdi.

 

Konysapor, ilk yarıda Murat ve Erman’ın rakibi ikiye bir yakaladığı bir pozisyonu Murat’ın sayesinde harcarken, bir de Sedat’ın sert şutunda kaleci eskisi Ömer Çatkıç’ın  kurtarışı var. Antep’in de Ekrem ile bir net pozisyonu var.  Ama atak olan taraf Konyaspor. Sanki deplasmanda oynamıyor.

İkinci yarıda dengelerin değişeceği, maçın böyle bitmeyeceği görüşü hakim. Nitekim sol kanattan Da Silva’nın ortasında topa kafayı vuran Erman skoru eşitledi. Bu golün gelmesi için sadece 10 dakika baskı yetti. Baskı da denemez buna, akıllı, doğru paslarla ceza sahasına yaklaşmak bile yetti, diyebilirim. O 10 dakikayı izleyince, takımınızın Gaziantep’den kaç gömlek üstün olduğunu görüp gururlanırsınız.

 

80. dakikada bu kez Ekrem vurdu. Berbat bir durum. iki serseri şut, iki gol. Biraz Erkan Sekman rakibinin önünü kapatmaya çalıştı ama beceremedi. 

Tabi hep siz 85’den sonra atacak değilsiniz. O dakikadan sonra maç kurtarmak çok zor. 1 puan da gitti. Hırsından çatlayan bazı yöneticilere göre 3 puan.

Gelelim niçin böyle olduğuna. Konyaspor, Bursa deplasmanında kontrollü oynayarak doğru yaptı ama bu hafta kesinlikle hata yapıldı. Bu sonuç tam anlamıyla, pirinç bulmaya çalışırken eldeki bulgurdan olmaktır. Buna aynı zamanda “Kendi silahıyla vurulmak” da denir. “Aza kanaat etmeyen çoğu bulamaz” ise en doğrusu.

Vestel Manisaspor maçını izleyen herkes oynanan futbol ve alınan sonuçtan memnundu. Fakat yine herkes, Manisaspor’un 2-1 önde olmasına rağmen sahasına çekilmemesi ve gol aramaya devam etmesinin Konyaspor’un galibiyetinde önemli rol oynadığını çok iyi görmüştü.  

 

Daha da açayım. Maç 1-1 berabere. Konyaspor rakibin üzerine gitmeye devam ediyor. Erman Özgür, Sedat çok iyi oynuyor. Gökhan Çakır ise yetersiz. İki takımın orta sahası da bomboş. Nasıl oluyor, ben de anlamadım. Toplar ön liberolardan direk ceza sahası önlerine atılıyor. Konyasporlu futbolcular; “Adamların teknik direktörü yok. Hafta içi antrenman yapmamışlar. Paralarını alamıyorlar. Yönetimin istifası isteniyor. Moralleri bozuk. Saldıralım, yenelim, gidelim” deyip yükleniyorlar. Dakika 72. Veysel çıkıyor oyundan, yerine bir başka golcü, Sabin giriyor. Yüklenmeye devam yani. Sayın Karaman, gol için, orta sahadan Gökhan’ı çıkarıp Washington’u almaya hazırlanırken rakibin golü geliyor. Halbuki, Batista kulübede oturuyor. Hatta oyuna öyle girmek istiyor ki, hakeme itiraz ettiği için sarı kart görüyor.

Maç sonrası bazı futbolcular, “beraberliği korusak daha iyi olurdu” derken Erman Özgür ve Ünal Karaman “galibiyet için geldik, daha fazla yüklenip yenmeliydik” diyor.

 

Garip bir maçtı. Sonuçtan rahatsız değilim. Mağlubiyet olabilir. Ancak ligin ikinci yarısında, iç sahada, üç büyüklerle oynanacağını düşündüğümde korkuyorum. Kaçan sadece bir puan değil. İyi futbol ve bol pozisyon bulmanın verdiği zevkin her zaman karın doyurmayacağı gerçeğini kaçırmamak gerekiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar