Selman S. Akyüz

Selman S. Akyüz

Konyaspor taraftarıyla kucaklaştı

 

Maç öncesi kimisinde heyecan kiminde gerginlik var. Kale arkası tribünler kapatılmış. Maraton ve Yeşiller, kadim bir rakip karşısında, koskoca Konyaspor’un tüm taraftarına yetmiş, hatta boşluklar bile kalmış. TRT Anadolu’dan yayın alan yerel kanallar da maçı yayınlayınca hava güzel olmasına rağmen kimse evinden çıkmamış. Yıllar önce iki takımın da ikinci ligdeyken oynadığı ve koltuksuz tribünlerde 30 bin kişinin olduğu maçı hatırladım. “Beceriksiz yöneticiler takımları ne hale getirdiler” diye bir kez daha hayıflandım.  

Havayı koklamak için tribünlerin altındaki koridorlarda biraz gezindim. Başkan Ahmet Şan biraz gergindi. “En zor maçlarımızdan birine çıkacağız” dedi. Göztepe’nin gücünden değil hakemin isminden korkuyordu. 2006 yılında Fenerbahçeli Anelka’nın “el” marifetiyle attığı golü yardımcılarıyla birlikte görmezden gelen, iptal edemeyen ve Konyaspor’u harcayan hakem Özgüç Türkalp yıllar sonra ilk kez bu maça verilmişti. Aslında başka bir ülkede olsanız “hata yapmıştır, olur böyle şeyler, ömür boyu o takımın maçına verilmeyecek değil ya” denebilir. Ancak burası Türkiye ve hakeminden futbolcusuna kadar herkes duygularının esiri. Nitekim beklenen oldu. 6. dakikada Robak’ın düşürüldüğü ve bence penaltı olan pozisyonu “günah çıkarıyor” demesinler diye es geçti. Bu yüzden yönetim bu hakem atamasına maç öncesi açıklama yapıp tepki göstermeliydi. Eyyamcılığıyla ünlü bu hakem rahat bırakılmamalıydı.

Penaltı es geçildi ama neyse ki, yedek kulübesinde (toplam 16 kişilerdi) ve saha içinde eksiklerle gelen Göztepe karşısında, Konyaspor, maçı başından itibaren kontrolü altına aldı. Erdinç’in sakatlanıp yerini Abdülkerim’e bırakması, Perez’in yerine Mahamadou Kere’nin oynaması bile takımın hücum yapma isteğini azaltmadı. Robak ve Ali Dere’nin ortaklaşa ürünü olan gole, sadece Ali Dere’ninligdeki ilk golü olduğu için sevindim. Basit bir goldü. Ancak Gökhan Emreciksin’in asistine ve Recep Aydın’ın dar açıdan attığı o güzel gole şapka çıkartıyorum.   

Osman Özdemir’in takım 2-0 önde olmasına rağmen hala hücuma müsaade etmesini, Marcin Robak’ın harcadığı pozisyonlarla diğer oyuncuların moralini bozmasına izin vermesini ise şiddetle eleştiriyorum. Kontrol kimde anlamıyorum bazen. Oyuncuya hiç müdahale edemeyecek, kontrolü de futbolcuların eline bırakacaksanız teknik direktöre ne ihtiyaç var? Neyse ki bu basit rakipten bir golden fazla yemediler de 3 puan alındı. Ve bu galibiyet taraftarla takımın arasındaki tüm buzları eritti. Ligden düşen Konyaspor imajı, artık yerini gençler ve tecrübelilerin özveriyle oynayıp şampiyonluk istediği bir takımın görüntüsüne bıraktı. Futbolcuların maç sonrası coşkuyla tribünlere gidip taraftarla kucaklaşması çok güzeldi.  

AMAN PARANIZI BIRAKMAYIN

Göztepe maçında tribünde gördüğüme sevindiğim iki isim vardı. Biri Konya’nın sporda en önemli mevki olan Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’ne getirdiği Mehmet Baykan, diğeri de Konyaspor’dan kötü ayrılan Bahattin Karapınar’dı. Mehmet Baykan’ı gören herkes ya gurur duymuş ya da gıpta etmiştir ama Karapınar için protokolde büyük ihtimalle homurdanmalar olmuştur. Ahmet Şan yönetimindeki bazı isimlerin, Karapınar’a neden tepki gösterdiğini de anlamış değilim. “Konyaspor çok kötü durumdayken, çok daha acil ödemeler varken, son gelen paranın 500 bin lirasını neden kendisine aldı” diye arkasından konuşuyorlarmış. Bunu söylemeye Zeki Çimen dışında kimsenin hakkı yok. Çünkü Karapınar O’nun için böyle bir eleştiri yapmıştı. Tamam kulağa hoş gelmiyor ama Zeki Çimen ve Harun Aydın gibi mali durumu çok daha iyi olan onlarca isim kuruşu kuruşuna parasını alıyorsa Bahattin Karapınar niye almasın? Keşke verdikleri emanet paraları adlarına yakışır şekilde, en azından “Konyaspor’un ismini kullandıkları” süre kadar emanette bıraksalar. “100 bin lira hibe ettim ya da şu kadar yıl oldu, daha paramı almadım” diyen varsa isminden övgüyle bahsedeceğim. Eskisi gibi deplasman bile karşılamıyorlar. Nerde öyle gerçekten cömert yöneticiler.  

Önceki ve Sonraki Yazılar