Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesinde neler olmuş neler!

Bizzat yaşadığım, ve bir okurumun yaşadığını söylediği Sağlık kurumlarını yazacağım. Biri güzel, biri çirkin. Önce güzel, Sonra çirkin.

Önce, Aynı iktidarın üç ay önceki hastanesiyle, üç ay sonraki hastanesi arasındaki farkı, yani yönetici farkını yazmak istiyorum.  

Bugün Meram Araştırma hastanesini yazacağım.

Üç ay önce Annemin ilaçlarıyla ilgili sağlık raporunun yenilenmesi için gittiğim Meram Araştırma hastanesinden raporu alamadan birazda  kızarak ayrılmak zorunda kalmıştım. Sonra bir özel hastanede güler yüzlü Yard. Doç. Dr.  Faik İLİK beş dakikada raporunuz hazır hocam demişti.

Aynı hastaneye, Meram Araştırma hastanesine yolum geçen hafta tekrar düştü. Saat 08.30 da karnı ağrıyan kızımla beraber acil servisin kapısından içeri girdim. Sadece bir saat içinde tüm tahliller yapıldı, teşhis konuldu, saat 11.00 de, hastanızı ameliyata alalım denildi. Üç ay önceki hastaneden eser yoktu

Şaşırdım, olamaz bunda bir yanlışlık var düşüncesiyle eş dost araya koyarak teşhisin doğruluğunu araştırmaya başladım. Sonuç değişmedi, hastam o gün ameliyata girdi, bir gün sonrada taburcu edildi.

Hastanede ciddi değişiklikler olmuştu, araştırılmalıydı, araştırdım.

Öncelikle işini bilen Sosyal sorumluluğun bilincinde hareket eden, Hastaların ve çalışanların memnuniyetine odaklı hizmet anlayışıyla hareket eden, Hasta ve yakınlarının haklarını korumak, tedavisinin her aşamasında bilgilendirmek ve eğitmek için çalışan, Tıp alanındaki gelişmelere yakın, Kendini ve çalışanlarını sürekli eğitmek ve geliştirmek  için çabalayan, kaliteli sağlık hizmeti oluşturmuş bir yönetici kadrosuyla karşılaştım.

Bu kadronun orkestra şefi, Hastane yöneticisi Prof. Dr. Mehmet KOÇ ve Başhekim   Doç. Dr. Mehmet Ali ERYILMAZ, Takım arkadaşlarıyla beraber, göreve  geldikleri ilk günden beri gecelerini gündüzlerine katmışlar, hep daha iyiye, daha iyiye, sloganıyla oluşturdukları kadroyla bugünleri bize hediye etmişler.

Bir günde ortalama 5 bin kişinin yattığı ya da taburcu olduğu, bir ayda 200 bin hastanın tedavi gördüğü 1100 yataklı. 540 doktoruyla, 3200 personelli büyük bir hastanenin en tepe noktasında olanlardan sonra, idari ve Mali işler bölümüyle tanıştım.

O kadar genç, o kadar dirayetli, pırıl pırıl genç yöneticiler kendilerine güvenen yöneticilerinin verdikleri güçle büyük işler yapmışlar onu gördüm.

Müdür Ahmet Fatih ÖZYILMAZ ve takım arkadaşları Mulla KAŞ, Zeliha ATEŞALP, Ali ARLI, Ahsen SAĞ, Şükrü KESKİN, Yasin GÜNDÜZ, binlerce teşekkürü hak ediyorlar.

 

Tabiî ki bu hastaneye çağ atlatanlar sadece bu gençler değil, her gün binlerce hastaya güler yüzle hizmet veren 540 hekimde bu çarkın en önemli dişlileri.

Evet, bu insanlar görevlerinin gereği bu işleri yapıyorlar.

İnsanlığın sunduğu en kutsal hizmet kabul edilen sağlık hizmetlerini, insan sağlığının öneminin bilincinde, etik değerlerden ödün vermeden, hastaların haklarını gözeterek, ihtiyaç, istek ve beklentilerini karşılayan, ulaşılabilir, kesintisiz ve güvenilir sağlık hizmetini, çağdaş standartlara uygun olarak sunuyorlar.

Modern teknoloji ile donatılmış, tam teşekküllü hastane ortamında, insanımızın layık olduğu sağlık hizmetini, sevgi ve güler yüzle yaklaşarak, sorunları çözmeye çalışan, tüm insani gereksinimlere duyarlı, yeniliklere açık ve üretken bir ekip anlayışı ile, toplam kalite yönetimi standartlarına uygun lider bir sağlık kurumu olma yolunda büyük mesafe almışlar.

Bu ekip mutlaka daha büyük işler yapacaktır, yeter ki siyasetin eli buradan uzak dursun, yeter ki üst makamlarca  iş yapanla yapmayanlar aynı terazide tartılmasın.

 

……

 

Sıra çirkini yazmaya geldi, garip, hem de çok garip, devletin sağlık hizmeti güzel, Özel”in yaptığı sağlık hizmeti çirkin. Onun için vallahi çok garip.

 

Bugün Çirkine konu olan Konya”nın ortasında, hem de tam göbeğinde, bir ağız ve diş sağlığı polikliniği.

Okurumun, bu ağız ve diş sağlığı polikliniği için yazdıklarını burada sizinle paylaşmak istiyorum.

 “Merhaba Hocam; 12 yaşında oğlumun Ortodonti tedavisi için internetten yaptığım araştırma sonucunda D………….. ağız ve diş sağlığı polikliniğini buldum, inceledim, güzel ve kaliteli bir yer gibi gördüm.

Annemle beraber kliniğe girdik, çalışanlar asık suratlı, asabi duruşlu insanlardı.

Doktorun asistanı Röntgen çekmek üzere oğlumu bir odaya götürdü, bende takip ettim. Odada çocuğumu sürekli azarladı. Benim takip ettiğimden habersiz çocuğumun ağzını yüzünü buruşturuyordu, davranışının sertleştiğini görünce içeri girdim, haklı olarak sinirlendim ne yaptığını sordum. Çocuk beni dinlemiyor dedi,

Bende el insaf, sizi takip ediyorum çocuk her söylediğini yaptı derken sesimi biraz yükseltince,

Bizim konuşmalarımızı duyan kurumun sahibi olduğunu söyleyen Dr K.S geldi. Özür dileyip olayı anlama inceliği göstereceği yerde, insani olmayan tavırlarla 60 yaşındaki annem ve beni azarlayıp bizi mekânından kovdu.

Ben Hasta memnuniyetinin sizin için hiçbir önemi yok mu deyince, yok efendim, size hizmet vermeyeceğiz gidin istediğiniz yere şikâyet edin dedi,”

Hocam ilgilenirseniz çok teşekkür ederim saygılar

 

İlgilendim değerli kızım,

Gazeteciliğin gereği ilk işi yaptım, malum yerle, bu yerin patronu Dr K.S ile görüşmek için harekete geçtim.

Telefon konuşmamızın bir bölümünü de aynen yazıyorum, İsterseniz kararı okurlarım versin.

 

Alo; Ben Yücel Kemandi, Memleket gazetesi köşe yazarıyım. Bugün G.S isimli hasta yakınıyla yaşadığınız olayla ilgili aramıştım. Olayı köşeme taşımak istiyorum, tek taraflı yazmak istemedim, onun içinde sizinle görüşmek istiyorum, isterseniz oraya geleyim, isterseniz gazeteye gelin, isterseniz telefonla görüşelim.

Telefonda Dr K.S olduğunu söyleyen kişi,

Kızgın ve sinirli bir şekilde

“Yazamazsın kardeşim yazarsan mahkemeye başvururum, o kadın haksızdı çocuğu uslu durmadı benimle ilgisi de yok. Asistanımla tartıştı, bağırdı çağırdı, bende gereğini yaptım onu attırdım”

 

Sonra ben, biraz daha yüksek sesle;

Beyefendi eğer böyle konuşacaksanız benim sizinle konuşacağım bir şey yok. Ben neyi yazıp neyi yazmayacağımı size sormam. Ben tek taraflı yazmamak için sizi de dinlemek istedim.

Bana üç şey söyleyebilirsin; Bir. Olay şöyle oldu. İki. Ben bu konuda konuşmak istemiyorum, Üç. Şimdiki yaptığınızı yaparsınız.

Bu saldırgan tavrınız beni de rahatsız etti. Ben hâkim değilim, savcı değilim, benimle konuşmak zorunda da değilsin. Ancak bunun bir usulü var.

Dr K.S. Ben haklıyım kardeşim, ben sıradan doktor değilim, bu kurumun sahibiyim. Benim yerimde siz olsaydınız bu kadının bağırması karşısında ne yapardınız?

Beyefendi; Sizin yerinizde ben olsaydım, Müşteri her zaman haklıdır bilhassa haksız olduğu zaman der ve hasta yakınından özür diler ve olayı kapatırdım.

 

Sayın doktorum, bildiğiniz gibi bu telefon konuşması bu kadar değil. Konuşmamızın tamamıda bende kayıtlı, konuşmamızın sonundaki tavrınız da çok olumluydu onun içinde teşekkür ederim.

Keşke o tavrınızı öncede gösterseydiniz.

Hani bana sormuştunuz ya siz olsaydınız ne yapardınız diye; bu tavrınız devam ettiği sürece, sizin kliniğinize,  değil çocuğumun dişini, düşmanımın dişini bile emanet etmezdim...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
8 Yorum