Komik Muhalefet Halleri!

Türkiye’de son yıllarda epey koalisyon gördük. Koalisyonlar da çoğu defa kötü yâd edildi. Ama bugüne kadar böylesine bir koalisyona hiç şahit olmamıştık. İlk çok ilginç bir koalisyon girişimine sahne oldu Türk siyaseti gecen hafta. Adı sanırım “muhalefet koalisyonu”ydu.  Rahşan Hanım işini gücünü, ölümle pençeleşen eşini bir kenara bıraktı, ‘vatanı kurtarmak’ adına “sağlı-sollu” turlara başladı bu koalisyon için. Peki vatan, millet kimden kurtarılacak AKP’den. Kim kurtaracak? Eski siyasiler. Yani, Süleyman Demirel, Mesut Yılmaz, Tansu Çiller,  İsmail Cem’den oluşan güçlü bir koalisyonla Türkiye kurtulacak..

Bu arada Deniz Baykal, Devlet Bahçeli, Mehmet Ağar gibi fiilen muhalefet yapan partilere de gidilecek.

Tabii gidildi de.

Ne oldu? Fiili muhalefet bu girişimlerin AKP’nin gücünü arttırmasından başka bir işe yaramayacağını ortaya koydu. Rahşan Hanım’ın bu girişimini iktidarın alternatifleri olan bu siyasi partiler ciddiye bile almadılar, hatta MHP genel başkanı Devlet Bahçeli Rahşan hanıma randevu bile vermedi.

Bu sayede eski siyasilere de gün doğdu. Mesela Mesut Yılmaz’ın “aklandım” siyasete dönüyorum salvolarını izledik birkaç gün boyunca. İşte en çokta buna güldüm. Nasrettin Hoca’nın torunu olduğum için gülmeyi ve güldürmeyi severim. Pek çoğunuz Mesut Yılmaz’ın hiç de güldürükçü biri olmadığını düşünüyorsunuz değil mi? Ama ben yıllar sonra onu televizyon ekranlarında görünce güldüm. Güldüm ve çok da düşündüm. Tıpkı Nasrettin Hoca fıkraları gibi güldüren-düşündüren bir adam.

Evet çok düşündüm. Mesela, Mesut Yılmaz üç dört yıldır neredeydi çok merak ediyorum. Hatta düşünürken, Mesut Yılmaz kendisinin bu ülkenin bir zamanlar başbakanı olduğunu hatırlıyor mu diye de içimden geçirmedim desem yalan olur. Bu altı yıllık süre zarfında O’nu hiç göremedik. Yurtdışında mıydı, yurt içinde miydi bilen yok.  O’nun bu durumu bana Nasrettin Hoca’nın bir fıkrasını hatırlattı.  Hoca’ya bir gün  “ya Hoca senin hanım çok geziyor” demişler, o da “o kadar çok gezse bir gün de bizim eve uğrardı ”demiş.

Mesut Yılmaz’ın “papatyalar” marifetiyle başbakanlık koltuğundan indirdiği Akbulut’la yaptığımız bir sohbette Akbulut:. “Benim aleyhime çıkan pek çok fıkranın üretim merkezi bizim partiydi” diyordu.  Mesut Yılmaz da ö dönemde bu fıkraların piyasaya sürülmesinden keyif alanlardan biriydi. Belki de birkaç fıkra da o katmıştı “Akbulut koleksiyonu”na.

Evet, bu ülkede Mesut Yılmaz ne yaptı? Ne katkısı oldu? Diye soranlara yalnızca Akbulut fıkraları diyebileceğiz sanırım.

Rahşan Hanım’ı buradan uyarıyorum,  işin içinde Mesut Yılmaz gibi,  Süleyman Demirel, İsmail Cem gibi siyaset duayenleri varsa bu girişimlerden olsa olsa “komik muhalefet halleri” çıkar. İyi ki fiilen muhalefette olanlar sizi dikkate almadılar. Yoksa durumunuz gerçekten “ağlar mısın güler misin” olacaktı.

O yüzden de bu işi ciddiye almayan diğer siyasi liderlere yani cari muhalefete dua ediniz. Onların gördüklerini inşallah sizler de görmüşsünüzdür. Görmüyorsanız yakında kitapçılarda “komik muhalefet halleri” kitabını en çok satan kitaplar listesinde görme durumunda kalacaksınız. Uyarmadı demeyin.

Son olarak; bu tip arayışlara soyunanlar size sesleniyorum;  AKP hükümetinin zarar verdiğine, bu ülkeyi kötüye götürdüğüne inanıyorsanız, gidersiniz seçime ve Türk milletinin şaşmaz sağduyusuna müracaat edersiniz. Son on beş yılda kimi yetersiz gördüyse değiştiren bu millet AKP’yi de yetersiz gördüyse seçim marifetiyle değiştirir. Yeterlileri getirir. Ayrıca kendine çok güvenen AKP’li siyasilerin iddia ettiği gibi istikrarı partiler sağlamaz. AKP bunu bilmiyor, sanırım. İstikrarı sizi oraya getiren millet sağlar. Ve canı sıkılırsa, yani bu istikrarın üzerine hiçbir şey koyamadığınızı görürse, yeni bir istikrar kapısını aralar. Bunu hiçbir güç engelleyemez. Çünkü millet yalnızca seçimlerde özgür olduğunun bilincindedir. Bu özgürlüğünü de en iyi şekilde kullanır.

Önceki ve Sonraki Yazılar