Kadınları ve çocukları öldürmeyi iyi bilen otorite güç(!) bir milleti toptan yok emenin zevkini çıkara çıkara tüm dünyanın gözü önünde insanlıkla dalgasını geçmeye, var olalıdan beri işlediği cinayetlerine yeni zenginlikler(!) katmaya devam ediyor…

           Savaş hukuku mu?

           Hak getire…

           Ateşkes mi?

           Otorite güç(!) ne zaman isterse…

           Mısırın yeni firavun’u tünelleri ve Refah kapısını kapattı.

           Filistin’e tek seçenek kaldı:

           Ölmek!

           Tek dişi kalmış Medeniyetin temsilcileri(!) kınalar yakarak üç maymunları oynuyor. Bu vahşete karşı tek güçlü ses Türkiye ve Katar'dan…

           Duyarlı STK’lar ayakta…

           Sonuç değişmiyor:

           Altı cihetten ablukaya devam…

           İsrail’in Siyonist zihniyetli yöneticileri dengesiz güç kullanmaya ve öldürmeye devam ediyor…

           Havadan yüzlerce ton zehirli gaz içeren bomba yağdırdıktan sonra şimdi de “Sil, süpür, yok et!” harekâtı başladı karadan...

           Bir yanda sahipsiz Filistin halkı diğer yanda dünyevîleşmiş, gaflet, taassup ve dalalet içinde dünya Müslümanları… Başlarında makam ve mevki hırsı uğruna satılmış Yezid’in çağdaş versiyonları…

           Otorite güç(!) İron Dome(Demir Kubbe) savunma sistemiyle kendini koruma telaşında. Bu sistemin her ateşlenmesi en az yüz bin dolara mal oluyor.

           Bu maliyet şuursuz Müslümanların içtikleri kola, sigara ve diğer Yahudi menşeyli hazır gıdalar ile kullandıkları temizlik maddeleri ve beyaz eşyalardan karşılanıyor.

           İçilen her kola, alınan her paket sigara hem içeni vuruyor/zehirliyor hem de Filistin’in ve yeryüzünün mazlumlarını vuruyor/öldürüyor…

           Hem mazlumların katili hem de kendi katilimiz durumundayız…

           Otorite güç(!), sinsi planlarla, kendi medyası BBC ve yandaş medyasıyla bir ateşkes yalanı yayıyor dünyaya, ertesi gün öldürmeye devam…

           Kör ve sağır dünyanın gözü önünde orantısız güç kullanarak sivillere ve özellikle çocuklara yönelik katliamlara devam…

           Dün Hz. İsa(as)’ya zulmeden, Hz. Meryem(r.anha)’e iftira atan, Hz. Yahya(as) ve Hz. Zekeriyya(as)’yı hunharca katleden, Hz. Musa(as)’yı “ti”ye alan Siyonist zihniyetin torunları bugün de masum çocukları, savunmasız kadınları ve sivilleri alçakça bir soykırıma tabi tutuyor; çok mu?!

           Ya bizler ne yapıyoruz?!

           Kına(yak)mak la, İsrail mallarına bağımlı hale gelmekle bir sonraki katliamların altyapısını hazırlıyoruz…

           Bize kına(yak)mak düştü, onlara da öldürmek!...

           Tüm İslâm coğrafyası kan ağlıyor ve buna bizim içimizdekiler sebep oluyor. Sözde Müslüman ülkelerin başındaki satılmış yöneticiler sebep oluyor. Bu yöneticilere destek verenler de en az onlar kadar sorumludur bu katliamlardan. İsrail’e destek veren firmaların mallarını tüketenler de bu cinayetlere ortaktır.

           Bu coğrafyalardaki kötü gidişe dur diyebilen, dik duran, sözüyle özü bir olan yöneticileri desteklemek; tarafını belli etmek, güçlü ama âdil olmak,  tam bağımsızlıktan ve mazlumlardan yana olmak sadece her Müslüman için değil her insan için de bir haysiyet sorunudur/sorumluluğudur.

           Boşuna “Men dakka dukka!” dememişler.

           Bugün onlara olanın yarın bize de olmayacağının garantisi var mı?

           “…Öyleyse dünya hayatı ve aldatıcılar bizi Allah(cc)’ın adını kullanarak aldatmasın!...”

           Cennet ucuz değil ve dahi Cehennem lüzumsuz değil…

           Ya izzet ya zillet!

           Allah(cc)'ın rahmetinden ancak kâfirler umudunu keser.

Allah(cc)’a emanet olunuz.