"Kıbrıs'ta çözüm iki toplumun da faydasına"

"Kıbrıs'ta çözüm iki toplumun da faydasına"

Detay Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sabırlı:

Kıbrıs'taki müzakere sürecini değerlendiren medya temsilcileri, adada önemli bir fırsatın yakalandığına dikkat çekerek, eşitlik temelinde varılacak bir çözümün kalıcı barışı sağlayacağı gibi her iki topluma da önemli faydalar getireceğini belirtti.

Detay Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Oshan Sabırlı, AA muhabirine adada siyasi eşitliğe dayanan iki kesimli iki toplumlu federal devlet kurulması yönünde yürütülen ve Annan Planı'ndan bu yana çözüme en çok yaklaşılan müzakereleri değerlendirdi.

Annan Planı'nın halkoyuna sunulduğu 2004 dönemi ile kıyaslandığında Güney Kıbrıs dahil adada umut vaat eden gelişmeler yaşandığını belirten Sabırlı, "2004'teki referandumda Kıbrıs'ın güneyinde hayır çıkacağı belliydi ancak şu an Kıbrıs'ın güneyinde yapılan anket sonuçların Rumların da olası bir çözüme çok daha sıcak baktığını, çok daha hazır olduğunu gösterir nitelikte" diye konuştu.

- "Kıbrıs'tan daha küçük adaların daha büyük gelirleri var"

Çözümün Kıbrıs Türk toplumu için moral anlamında önemli bir itici güç ortaya çıkaracağını belirten Sabırlı, "(Kıbrıs Türk toplumu) Ekonomik anlamda da her şeyiyle Türkiye'ye bağlı olan bir sistemin yavaş yavaş dışına çıkabilecek. Kendi ekonomisini oluşturup kendi gücü ile ayakta durabilecek" ifadesini kullandı.

Çözümün adadaki refahı artıracağına da dikkati çeken Sabırlı, "Çözümün Kıbrıslı Türklerin faydasına olacağı kadar Kıbrıslı Rumların da faydasına olacağı kafalarda netleşmiş durumda. Bugün Kıbrıs'tan çok daha küçük ada ülkelerinin çok daha büyük ekonomik gelirlere, turizm gelirlerine sahip olduğu da bir gerçek. Kıbrıs'ta bir çözümün olması her iki topluma da ciddi faydalar sağlayacaktır" şeklinde konuştu

"Kıbrıslı Türkler 1974 sonrasında, çatışma sürecinin sona ermesiyle birlikte belli bir huzura kavuştular fakat geçen zaman zarfında, yaklaşık 40 yılı aşkın süredir, Kıbrıslı Türklerde aidiyet duygusunun tam yerleşemediğini gördük. Yani Kıbrıslı Türkler mülkiyetlerine 'mülkiyet' diyemedi. Oturdukları evlerine kendi evleri diyemedi çünkü göç kültürünün etkisinde, bir zamanlar Rumların yaşadığı bir coğrafyada, eskiden Rum tapusunda olan evlerde yaşıyorlardı ve yaşamaya da devam ediyorlar" değerlendirmesinde bulunan Sabırlı, çözüme ulaşılması halinde mülkiyet konusundaki soru işaretlerinin ortadan kalkacağına dikkat çekti.

- "Provokatif haberlere inanılmamalı"

Halk arasında özellikle mülkiyet konusunda endişelerin yaşandığına işaret eden Sabırlı, siyasi eşitlik temelinde, iki toplumlu, iki bölgeli bir federasyona dayalı bir çözüme varılarak bölgelerin ayrılacağını kaydetti. Sabırlı, "Halkın çok fazla spekülasyonlara kapılmaması, provokatif haberlere inanmaması gerekiyor. Oluşacak planın zaten son cümlesi şu: 'Her şeyde anlaşılmadıktan sonra hiç bir şeyde anlaşılmış değil'. Yani endişeye kapılmaya gerek yok diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

Sabırlı, Kıbrıs'ın Kuzeyinde yaşan Türkiye kökenli vatandaşlar üzerinden propaganda yapılarak  "gemilere doldurulup gönderilecekler" şeklinde iddialar ortaya atıldığını hatırlattı. "Annan Planı'nı Kıbrıs'ın Kuzeyinde vatandaşlık kazanmış tüm Türkiye Cumhuriyeti kökenlilerin Kıbrıs'ta kalması gündemdeydi" diyen Sabırlı, "Yeni süreçte de böyle bir şey olacağının bilgisi elimizde var. Yeni süreçte de kimsenin gitmeyeceğinin ortaya çıkmasını bekliyorum" şeklinde konuştu.

Çözümün, Türk toplumunun haklarının geriye götürmemesi gerektiğini de vurgulayan Sabırlı, "Nasıl olursa olsun bir çözüm olsun zihniyetinde değiliz. Annan Planı'nın da beş kez değiştiğini gördük. Çözüm süreci kazan-kazan mantığına dayanır" diye konuştu. Sabırlı, kalıcı barışın iki toplumun da kazanacağı bir anlaşma ile mümkün olduğuna dikkati çekti.

Kıbrıslı Türklerin savaş döneminde büyük acılar çektiğini ve Rumlarla ortaklık kurulamayacağına inanan çok ciddi bir kesim olduğunu belirten Sabırlı, bu insanları anlayışla karşılamanın yanı sıra 1974 sonrası durumdan haksız gelir elde edenlerin de bulunduğunu ve bu iki grubu ayırt etmek gerektiğine vurgu yaptı.

- "Önyargılar azaldı"

"Kıbrıs Türk toplumu en iyisini, en güzelini, sürdürülebilir bir barışı hak ediyor" diyen Sabırlı, adanın kuzeyinde yaşanan beyin göçünün de önüne geçilmesi gerektiğini, barışla birlikte adadan göç etmiş olan donanımlı ve iyi yetişmiş bireylerin de geri dönebileceğini söyledi.

Sabırlı, Annan Planı'nın oylandığı 2004'ten bu yana Rum halkının çözüm konusundaki tutumunun da değiştiğine dikkat çekerek, Rumların aradan geçen zaman içinde Kıbrıs Türk halkını daha iyi anladığını ve hazmettiğini söyledi. 2003'te adanın iki kesimi arasındaki geçişlere izin verilerek Rumların Türklere karşı önyargısının önemli ölçüde kırıldığına işaret eden Sabırlı "Sınırların açılması sonrasında ortaya çıkan tabloda, (Rumlar) Kıbrıslı Türklerin öyle çok da beklenildiği gibi eğitim düzeyi düşük olmadığını, Kuzey'in işgal altında olan bir bölge olmadığını, ter tarafta askerlerin olmadığını, Kıbrıslı Türklerin gettolarda yaşamadığını fark ettiler ancak ilişkilerin kurulmasına çok da hazır değillerdi" ifadelerini kullandı.

- "Rum kesiminde Pozitif değişimler var"

Kanal Sim Genel Yayın Yönetmeni Sami Özuslu da cumhurbaşkanı Akıncı'nın göreve gelmesi ile müzakere sürecinde önemli bir canlanma yaşandığını kaydetti. Özuslu, bunda da Cumhurbaşkanı Akıncı'nın verdiği barış mesajlarının yanı sıra belediye başkanlığı döneminde bölünmüş Lefkoşa'nın Rum tarafı ile yürüttüğü ortak projeler nedeniyle adanın güneyi tarafından tanınmasının ve önemli ölçüde sempati kazanmasının da etkili olduğuna dikkati çekti.

"Bugünkü atmosferde, bu pozitif havanın içinde dahi güven duygusunun mutlaka geliştirilmesi lazım" diyen Özuslu, Rum kesiminde Türkiye'ye karşı güven problemi yaşandığını, vatandaş, gazeteci, fikir öncüleri ve politikacılar düzeyinde yapılacak temaslarla bu sorunun aşılabileceğine işaret etti.

Özuslu, Rum halkının mevcut müzakere sürecine yaklaşımıyla ilgili de "Pozitif mesajlar var. Pozitif değişimler var ancak Kıbrıslı Rumların henüz zihinsel bir değişim yaşadığını söylemek için erken" değerlendirmesinde bulundu.

"Zihinsel dönüşüm biraz zaman alabilir ama Ortodoks kilisesi bile eski kilise değil, çözümsüzlüğü savunan ve her şeye kendi durduğu noktana bakan bir pozisyondan şimdi iki toplumlu kültürel mirasın korunması ve geliştirilmesi konusundaki çabalara destek verebiliyor" diyen Özuslu, toplumsal barışın sağlanabilmesi için ortak değerlerin öne çıkarılması gerektiğini, barış mesajları kadar okul kitaplarındaki ve kültürel konulardaki yaklaşımların da değişmesi gerektiğini söyledi.

"Ekonominin elbette Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıslı Rumların bir çözüm sonrasında başta turizm, eğitim ve inşaat sektörlerinde ciddi gelişmeler olacağı yönünde yakın dönemde yapılan bilimsel araştırmalar var" diyen Özuslu, ancak Rumların artan çözüm isteğini tamamıyla yaşadıkları ekonomik krizle ilişkilendirmenin doğru olmadığına işaret ederek şunları söyledi:

"Rum tarafı AB ve IMF (Uluslararası Para Fonu) ile yaşadığı sürecin sonuna geldiğini ve krizden çıktığın duyurdu. Buna rağmen sokaktaki vatandaş ekonomik krizin etkilerini yaşamaya devam ediyor. Ancak ekonominin belirli bir düzeyde olduğu kişi başına düşen gelirin Kuzey Kıbrıs ve Türkiye ile kıyaslandığında oldukça yukarılarda olduğu bir toplumdan söz ediyoruz. Bir temeli, ekonomik istikrarı var. Çalışanların tamamına yakının sendikalı ve iş güvencesinde olması bir başka artı değerleri. Dolayısıyla çözümle ekonomik krizin aşılacağı beklentisi Kıbrıslı Rumlarda aslında çok konuşulan bir konu olmadı. Krizin en derin olduğu günlerde bile iki konu birbiri ile bağlantılandırılmadı."

- "Haksız uygulamalar sona erecek"

Hem hava hem de deniz trafiği açısından Kıbrıs'ın son derece önemli bir konumda olduğuna dikkati çeken Özuslu, çözümle birlikte AB'ye tam üye Kıbrıs'ın Asya, Avrupa ve Afrika ile ciddi bir ticaret potansiyeli elde edeceğini söyledi. Özuslu, "Çözümle birlikte Kıbrıslı Türkler izolasyon dediğimiz, ambargo dediğimiz haksız uygulamaların üzerinden kalkması ile çok ciddi bir rahatlığa erişecek" diye konuştu.

Uluslararası ambargolardan önce hafif sanayiden konfeksiyona, tarımdan ve işlenmiş gıda ürünlerine kadar Kuzey Kıbrıs'ın önemli ihracat kalemleri bulunduğunu fakat ambargolar, izolasyonlar ve yanlış siyaset yüzünden bunların yok olduğunu dile getiren Özuslu, çözümle birlikte Kıbrıslı iş adamlarının dünya ile eşit koşullarda rekabet edebilmelerinin önünün açılacağını söyledi.

Zengin bir doğal, tarihi ve kültürel mirasa sahip adanın turizm alanında önemli potansiyele sahip olduğunu hatırlatan Özuslu, barışın turizmi de canlandıracağına işaret etti. Özuslu, anlaşmaya varılarak Maraş'ın ve ara bölgenin imara açılması ve adada yeni yerleşim birimlerinin inşa edilmeye başlanmasıyla birlikte inşaat konusunda da ciddi bir gelişmenin yaşanacağını kaydetti.

Barışın tesisiyle birlikte güvenlik harcamalarında da gerileme olacağına dikkat çeken Özuslu, "Ekonomik anlamda her bakımdan ileriye gidileceği kesindir ve bunu bilimsel araştırmalar da ortaya koyuyor" diye konuştu.

AA

Kaynak:Haber Kaynağı