Salih Sedat Ersöz

Salih Sedat Ersöz

Kardeş katli ve bazı yorumlarla ilgili yazı

 

Yücel Kemendi bey, geçen hafta yazdığı “Kardeş Katli” başlıklı yazısında aşağıdaki cümleleri kurdu. Kopyalayıp yapıştırarak aynen alıyorum.

“Onun için bu tür tarihi konuları yazan Tarihçiliğe yada her konuda fikir beyan eden soytarılara seslenmek istiyorum. Eğer gerçekten bir kastınız yoksa bu konuyu yazmayın hatta hiç tarihi konulara girmeyin alanınız neyse kendi alanınızda yazın, Dini konuları, İlahiyatçılara. Ekonomiyle ilgili konuları, Ekonomistlere. Sağlıkla ilgili konuları, Sağlıkla ilgilenenlere. Tarihi konuları da Tarihçilere bırakın. Siz maymuncuk değilsiniz her kapıyı açamazsınız, her kapının kendi anahtarı vardır.”

Ben de bu yazının altına şu yorumu yapmıştım: “Değerli kardeşim; Dini konular sadece ilahiyatçılara, tarihi konular da sadece tarihçilere bırakılmayacak kadar önemlidir. Selamlar.”

Yücel bey, aynı konuya devam ettiği dünkü yazısına yorumlara cevap vererek başladı ve yukarıdaki cümleleri aynen tekrar kullandı.  

Yücel bey kısaca diyor ki, “herkes kendi alanında yazsın, her konuda fikir beyan eden soytarıdır.”  Ben başka bir anlam çıkaramadım.

O zaman ben başta olmak üzere, tarihçi olmadığı halde tarihi konuları yazan ve anlatan, ilahiyatçı olmadığı halde dini konuları yazan ve anlatan herkes soytarı grubuna giriyor.

Tarihi, dini, edebi konuları yazmak için mutlaka ilgili bölümden mezun olmak gerekmiyor.

Şayet insanda tarih öğrenme isteği yoksa üniversitelerin tarih bölümünde okumak kişiye çok fazla bir şey katmıyor.

Aynı şekilde insanda dini konularda uzmanlaşma isteği yoksa ilahiyatta okumak da, kişiye çok fazla bir bilgi katmıyor.

Edebiyat mezunu olan her kişinin edebi olduğunu, edebiyatta ileri derecede olduğunu, şair veya yazar olduğunu söylemek mümkün mü?

Buna karşılık tarih mezunu olmayıp da, tarih bölümünden mezun olan ve tarihçiyim diye gezinenlerden daha fazla tarihi bilgiye sahip olanları hepimiz biliyoruz.

Yine ilahiyat mezunu olmadığı halde, ilahiyatçıları cebinden çıkartacak derecede dini bilgilerde uzman olan nice şahsiyetler tanıyoruz.

Edebiyat mezunu olmadığı halde, edebiyatçılara edebiyat öğretecek derecede edebi şahsiyetler var.

Yine okuduğu tüm okullarda Arapça dersi görenlere, Arapça öğretecek kadar ileri derecede Arapça bilen ve konuşan nice insanlar tanıyoruz.

İsim mi istiyorsunuz?

Ülkemizin tartışmasız en büyük tarihçilerinden Kadir Mısıroğlu hukukçudur ama bir tarih uzmanıdır. Tarihçiyim diyenler eline su dökemez.

Edebiyat alanında ün yapmış bir isim olan Yavuz Bülent Bakiler hukukçudur ama bir edebiyat uzmanıdır. Edebiyatçıyım diyenler eline su dökemez.

Din ve Edebiyat alanında hâlâ eline su dökülemeyen milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy bilindiği gibi veterinerdi ama şu anda bile onun seviyesine ulaşan kaç kişi var?

Dini konularda o kadar çok isim var ki say say bitiremezsiniz. İlahiyat mezunlarına din öğretecek kadar uzmanlaşan insanlar biliyoruz.

Merhum Necmeddin Erbakan hocamız bunların en başında gelir. Erbakan hocamız, dini konuları yorumlamada ülkemizin din otoritesi olarak bilinen isimlere ders verecek kadar derin bilgiye sahipti. Motor profesörü olduğu kadar din profesörü de idi.

İki gün önce kaybettiğimiz Prof. Dr. Osman Çataklı ağabeyimiz inşaat mühendisi idi ama dini konularda ilahiyattan en üst derecede mezun olanlar bile eline su dökemezdi. Allah rahmet eylesin. Mekânı cennet olsun.

Günümüzün büyük şairlerinden Cengiz Numanoğlu asker kökenli olup emekli binbaşıdır. Yazdığı bütün şiirlerinin kaynağı Kur'an'dır. Kur'an ile ilgili çalışması, araştırması ve bilgisi olmasa bu şiirlerin ortaya çıkması mümkün olmazdı. Kendisini yakından tanıdığım için rahatlıkla şunu da söyleyebilirim ki, üstat Cengiz Numanoğlu'nun, birçok ilahiyatçıdan fazla Kur'an ile ilgili, Ayetler ile ilgili, hadisler ile ilgili incelemesi, faaliyeti ve hayatta tatbik etmesi söz konusudur.

Konya’mızdan da örnekler verilebilir. Mesela inşaat mühendisi Mehmet İncili ağabeyimizin dini konulardaki uzmanlığı ve Dr. Mustafa Güçlü ağabeyimizin tarih konusundaki uzmanlığı tartışılabilir mi?

Yine Konya’da Dr. Hulusi Baybal ağabey vardı. Kendisi tıp doktoru idi ama dini konularda hocalara ve ilahiyatçılara ders verirdi. Allah rahmet eylesin.

Büyük şair ve yazar merhum Ali Ulvi Kurucu dini tahsil yapmıştı ama edebiyatçılara ders verecek kadar edebi bilgiye sahipti.

Bu misaller çoğaltılabilir. Son olarak şunu demek istiyorum. Bir konuda yazı yazmak ve söz söylemek için illaki o konunun bölümünden mezun olmak gerekmiyor. Kendisini her yolla yetiştiren bir insan, yetiştiği alanda söz söylemeye de yazı yazmaya da yetkilidir, muktedirdir.

Ayrıca Yücel beyin yazısının devamında da belirttiği gibi “tavuktan, hindiden kurban olur” diyen ve dini tahrif etmek için çabalayan nice ilahiyatçılar var. Dini, TV’lere çıkarak zırvalayan ve milletin kafasını bulandıran ilahiyatçılara mı bırakacağız? 

Veya tarihi konuları tahrif eden, yalanları tarih diye yazan ve anlatan, ecdadımıza küfür ve hakaretler savuran nice tarihçiler var. Tarihi, tarih diye nesillerimize yalan yanlış zırvalar aktaran, Selçuklu ve Osmanlı’yı kötüleyen, ünlü sultanlarımızı hain olarak anlatanlara mı bırakacağız?  

Yücel bey soytarı dese de, kendisinin de bildiği gibi 55 yıldır okuduğum binlerce eserden yararlanarak, 45 yıldır devam ettiğim sohbetlerden feyz ve ilham alarak ve de kendime güvenerek bu konularda yazmaya, konuşmaya devam edeceğim İnşaallah…  Şunu da belirteyim, Osmanlıdaki kardeş katli konusunda Yücel bey ile aynı düşüncelere sahibim.

***   ***   ***

15. Ufuk Turu konusu olan dünyevileşme ile ilgili yazılarıma, ismini gizleyerek Gonyalı rumuzuyla yorum yazan bir vatandaş şöyle diyor:

“Hangi lüks otel de dünyevileşmeyi konuştunuz, bir de bunun finansmanını kim sağladı? Asgari ücretli bir işçi olarak zırnık hakkım varsa öbür dünyada alacağım.”

Yine aynı minval üzere Salim Kaymaz’da şu yorumu yapmış:

“Memleket gazetesinde konuyla ilgili bir haber yok bu yazar yazıyor neden acaba galiba parasız bursa gezisi yapmış.”

Bu yorumların iyi niyetli yapıldığını varsayarak, yanlış düşünceleri düzeltmek adına cevap veriyorum:

Ufuk Turu Toplantılarına davet edilen konuşmacılar ve basın mensupları ücret ödemiyorlar. Bunun dışında kalan herkes parasını ödeyerek katılıyor. STK temsilcileri de böyledir. Bu bağlamda ben de tespit edilen ücret neyse ödeyerek gidiyorum.

Evet otel lüks bir oteldi. Lüks otellerde Müslümanların da kalma hakları vardır. Bu bir vebal değildir. Yeter ki dünyevileşme zihinlerde ve kalplerde olmasın. Hakkınız varsa tabi ki öbür tarafta alırsınız.  

Memleket gazetesinde Ufuk Turu ile ilgili haberin yayınlanmaması, gazetenin haber politikası ile ilgili bir konudur. Ben gazetenin haber politikasına karışmam, onlar da benim yazılarıma müdahale etmiyorlar. Sağlıklı ve mutlu yarınlar efendim.   

Önceki ve Sonraki Yazılar