Son zamanlarda Mustafa Kemal Atatürk’ün yönetim şekli, tarzı hakkında ilginç tartışmalar yaşanmakta.

Hatta birileri sımsıcak kalorifer sıcaklığında oturdukları köşelerinden kalkıp Mustafa Kemal Atatürk’ü diktatör olarak suçlayabilmektedir.

Tarbulsgarp’tan Balkanlara, Çanakkale’den Sina Filistin cephesine, savaş alanlarında ömrünü geçirmiş İstiklal harbi başkomutanına, hayatının tamamını milletine adamış bir lidere bu suçlamayı yapmak için Mustafa Kemal’i ve hayatını hiç bilmiyor olmak gerekir.

Atatürk’e dönük bu suçlamaların cevabını pek çok olay ve örneklerle vermemiz mümkün.

Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir diyen ve millete dayalı bir devlet inşa eden birine böyle bir suçlamanın yönetilmesi akıl alınası bir durum değildir.

Ancak biz bu örneği biraz daha somutlaştıralım, Mustafa Kemal Atatürk’ün bir Konya ziyaretinde Rus Büyükelçisiyle aralarında geçen bir diyaloğu bu ithamlarda bulunanlara ithaf edelim.

Bu diyalog üzerine etraflıca düşünsün bu kişiler…

Bilindiği üzere, Atatürk Anadolu'yu ziyaretlerinde hep halkla iç içedir.

Onların arasındadır ve halkın dertlerini dinler, onlarla birlikte olmaktan çok memnundur.

Bununla ilgili pek çok görsel yazılı belge mevcuttur. Ama ben sizlerle sadece birisini paylaşacağım.

Mustafa Kemal Anadolu’ya geçerek Ankara'ya yerleştiği, ilk Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni açtığı günden ölümüne kadar Konya'ya da 13 kere gelip gitmiş, bu gelişlerinde çoğu zaman günlerce kalmıştır.

Mustafa Kemal Atatürk bu gelişlerinden birinde Konya İstasyonunda Vali vekili Mustafa Abdülhalik (Renda), Rüştü Paşa, Mevlana Dergahı Postnişin vekili Adil Çelebi, Demiryolları Genel Müdürü Behiç (Erkin), Belediye Başkanı M. Muhlis (Koner), Konya milletvekilleri, jandarma ve polis birlikleri, okullar, esnaf ve halktan çoğu sabırsızlıkla bekliyorlardı.
Akşama doğru Konya'ya gelen Atatürk, halkın arasına karışmış, İstasyondan şehre doğru yürümektedir.

Bu sırada yanında bulunan Rus Büyükelçisi Aralof, Atatürk'ün kulağına eğilerek:
“Ekselans! Arabalara binsek daha iyi olmaz mi?” demiştir.

Atatürk Elçiye dönerek:

“ Endişe etmeyiniz. Ben milletimden korkmuyorum. Ona güveniyorum. Yürüyelim” cevabını vermiştir.

Medyada köşe başında atıp tutanlara… İşte Mustafa Kemal Atatürk…