Prof. Dr. Ali Akpınar

Prof. Dr. Ali Akpınar

İnsan niçin aşırı uçda olur?

İslâm, itidal dinidir. Mümin, denge ve ölçü adamıdır. İslam Ümmeti, adalet ve ölçülü olmayı hedefine koyan denge toplumudur. Kur’ân pek çok ayetinde, dengeli, ölçülü olmayı; sınırları aşmamayı emreder durur. İki aşırı uç olan ifrat ve tefrit çizgisinde olanlar hep kınanır ve müminlerden onlardan olmamaları istenir.

Böylece sizi insanlara şahit ve örnek olmanız için tam ortada bulunan/vasat bir ümmet kıldık.[1]

Vasat Ümmet, orta, dengeli, adaletli, hayırlı anlamlarına gelir. Vasat, kenar anlamına gelen tarafın zıddıdır. İki aşırı uç olan ifrat ve tefrit de aynı şekilde vasatın karşıtıdır. Vasat, bir şeyin tam ortası ise, ifrat bir ucu, tefrit ise öteki ucu demektir. Zaten İslam ümmetinin tanımlayan pek çok ayette onun hayırlı, gündemi belirleyen ve gidişata tanıklık eden, adaleti ayakta tutan bir toplum olduğu sürekli vurgulanmıştır.

Hayat Düsturumuzun ilk suresi olan ve sürekli okuduğumuz Fatiha suresinin sonunda, Rabbimizden hidayet istiyoruz. Hidayette daim ve kâim olmayı diliyoruz. Kendilerine nimet verilen peygamberler, doğrular, şehitler ve Salihlerin dosdoğru yolunda kalmayı istiyoruz. Ardından iki sınıftan olmamayı, bu iki grubun yoluna/durumuna düşmemeyi istiyoruz. Onlar, gazaba uğrayanlar ve sapıtanlardır. Bu iki grup ifrat ve tefritin içerisine düşenlerdir. Kendilerine Peygamber geldiği, Kitap indiği halde, Kitabın ilkelerini tahrif edenler, Peygamberin yolundan sapanlardır. Dünyevileşen Yahudiler, dünyadan kopup ruhbanlaşan Hıristiyanlar başta olmak üzere, Allah’ın dosdoğru/mutedil yolundan çıkan herkestir.

Peki, bütün bunlara rağmen Müslüman, niçin aşırı uçlarda yer alır? Şimdi, görebildiğimiz aşırılıklardan yola çıkarak bu soruya cevap bulmaya çalışalım:

İslam’ı doğru tanımadığı için, sorunlarının çözümünde İslam’ı hakem kılmadığı için aşırılıklara düşebilir insan. Oysa İslam’da tüm soruların cevabı, tüm sorunların çözümü vardır.

İslam’ın öğretileri/gerçekleri ile zihni, gönlü, söylem ve eylem dünyasıyla doyuma eremeyen insanlar ifrat ve tefrite düşer, kendi açlıklarını buralardan gidermeye çalışırlar.

Bir mümin, karar ve davranışlarında merkeze İslam’ı ve Allah Rızasını koymaz da tam tersine merkeze, nefsini ve mensup olduğu grubunu koyarsa aşırılıkların adamı olur. Bu durumda o mümini yöneten, Rabbi değil, kendi hizbi ve kendi çıkarları olacak ve bu da onun yoldan sapmasına neden olacaktır.

Yapması gerekenleri vaktinde yapmaz, günah ve isyanlar içerisinde iflasın eşiğine düşerse; iflastan kurtulmak için radikal kararlar alma ihtiyacı duyar ve hayatının kumarını oynar.

Yüce Rabbim cümlemizi,yolunu dosdoğru bir şekilde anlayan, O yolda olan ve ölen istikamet sahiplerinden eylesin.

 

[1] 2 Bakara 143.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum