İSTANBUL (AA) - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşarı Ahmet Erdem, "Önümüzdeki dönemde bölge olarak toplumun her kesimini kucaklayacak, istihdamı önceleyecek içermeci bir kalkınma için tüm sosyal taraflarla dayanışma ve işbirliği içinde başta ILO olmak üzere uluslararası kuruluşların desteğiyle yeni yol ve yöntemler, yeni politikalar üretmek hükümetlerimizin önceliği olmalıdır. Ancak bu yolla teknolojik, demografik, çevresel, ekonomik, sosyal ve daha da ötesi yapısal alanlarda şaşırtıcı hızdaki değişimleri göğüsleyebilir ve uygun çözümler üretebiliriz." dedi.

Erdem, Türkiye'nin ev sahipliğinde düzenlenen Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) 10. Avrupa Bölge Toplantısı genel kurul oturumundaki konuşmasında, ILO Genel Direktörü Guy Ryder tarafından sunulan "Avrupa'da ve Orta Asya'da İnsana Yakışır İşlerin Geleceği: Fırsatlar ve Zorluklar" başlıklı rapora ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Oslo'da 2013'te düzenlenen son Avrupa Bölgesel Toplantısı'ndan 4 yıl sonra ve 2008 mali krizinden bu yana geçen 8 yılda, bölgedeki 51 ülkede istihdam ve ekonomik toparlanmanın, gelecekle ilgili eşitsizlik ve belirsizliklerin giderek artması nedeniyle oldukça yavaş bir ivme kaydettiğini dile getiren Erdem, bölgedeki üye devletlerin ve işletmelerin yeterli sayıda iyi iş imkanı sağlayıp, istihdam kalitesini arttırabilecek ve ekonomik büyüme kazançlarının adil ve kapsayıcı bir şekilde paylaşılmasını sağlayacak koşulları oluşturma yeterliliği noktasında endişelerin sürdüğünü söyledi.

Erdem, ekonomilerinin veya özel ekonomik modellerinin niteliğinden dolayı krizden nispeten az sayıda ülkenin yara almadan çıkabildiğini, çoğu ülkenin ise krizin reel ekonomileri ve işgücü piyasaları üzerindeki etkilerinin hafifletilmesine yardımcı olan, mali teşvik ve işgücü piyasası politikalarını aktif olarak uyguladığını anlattı.

Ahmet Erdem, raporda ele alınan NEET (çalışmayan, eğitim ve öğrenim görmeyen), genç işsizliği, uzun süreli işsizlik, dezavantajlı grupların kötüleşen şartları, teknolojik gelişmeye ayak uydurmak için gerekli becerilerle donanımlı iş gücünün hazırlanması, sosyal ve demografik gelişmelerin oluşturduğu baskı, yeni çalışma türlerine cevap verebilecek diyalog mekanizmalarına olan ihtiyacın, gelecekte daha istikrarlı çalışma hayatı için cevap aranması gereken alanlar olduğuna işaret etti.

Bölgenin homojen bir yapıya sahip olmadığına, bir ülke veya bölgede oluşan istikrarsızlık ve huzursuzlukların diğer ülkeleri etkilemesinin, sıklıkta tecrübe edinilen bir gerçeklik olduğuna değinen Erdem, birlikte ve dayanışma içerisinde sorunlara cevap ve çözüm aranması gerektiğini vurguladı.

- Alınan tedbirler

Erdem, 2008'de ortaya çıkan küresel mali krizin, küresel ekonomide daralmaya ve ardından iş gücü piyasalarının artan işsizlik ve özellikle dezavantajlı gruplar için kırılgan istihdam koşullarıyla karşı karşıya kalınmasına yol açtığını belirterek, şöyle devam etti:

"Türkiye özeline döndüğümüzde ise küreselleşme ve ekonomimizin diğer ülke ekonomileri ile bütünleşmiş yapısı, ülkemizin de yaşanan finansal krizden etkilenmesine yol açmış; ancak siyasi istikrar ve her alanda uygulanan etkili politikalar sayesinde ekonomi ve istihdam alanındaki olumlu performansımız önemli ölçüde devam etmiştir. 2015'te beklentileri aşarak yüzde 4'lük büyüme gerçekleştiren Türkiye, son olarak 2017'nin ikinci çeyreğinde de yüzde 5,1'lik büyüme oranını yakalamış ve böylece OECD ülkeleri büyüme ortalaması olan yüzde 2,4'lük oranı da ikiye katlamıştır. Büyüme oranları istihdama olumlu yansımış, işgücüne katılma ve istihdam oranları özellikle kadınlarda artış göstermiş, işsizlik oranında da kriz öncesi rakamlara dönülmüştür."

Tüm dünyada istihdam piyasalarında olumsuz sonuçlara neden olan 2008 küresel ekonomik krizi ile mücadele amacıyla Türkiye'nin çeşitli çalışmalar yürüttüğünün altını çizen Erdem, istihdam teşvikleri olarak adlandırılan çalışmaların, öncelikle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı koordinesinde yürütüldüğünü söyledi.

Erdem, şu bilgileri verdi:

"Başlıca teşviklerimiz arasında İşbaşı Eğitim Programları düzenleyerek genç istihdamı sağlayan işverenlere yönelik 42 aya kadar sigorta primi desteği ile kadın ve gençleri istihdam eden işverenlere yönelik 48 aya kadar prim destekleri yer almaktadır. Kadınların iş gücüne katılım oranında son yıllarda istikrarlı bir artışın söz konusu olması ve NEET oranında önemli oranda düşüş gözemlenmesi bu alanda yaşanan pozitif gelişmelerdir. Bu durum, bizi öncelikle genç nüfusa dönük eğitim ve istihdam bağlantısını güçlendirecek, gençlerin bilgi çağının veya dördüncü sayani devriminin gereklerine uygun şekilde yetiştirilmesini sağlayacak politikalar üretmeye yöneltmektedir. Bu sene başında başlattığımız istihdam seferberliği kapsamında ortaya koyduğumuz irade ile 2017 sonuna kadar özel sektör işverenlerine mevcut çalışanlarına ilave alacakları her bir sigortalı için sigorta ve vergi yüklerini karşılayarak destek sağlıyoruz Geçen yılın haziran ayından bu yana 1 milyondan fazla istihdam oluşturulmuş olması, alınan tedbirler ve yürütülen çalışmaların önemli bir göstergesidir."

- "Türkiye göç politikalarında önemli tecrübeye haiz hale geldi"

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşarı Erdem, Türkiye'nin 1960'lı yıllardan itibaren bölgedeki birçok ülkeye göç verirken, göç alan bir ülke konumuna geldiğini belirterek, "Türkiye halen göç alan, göç veren ve transit ülke konumuyla göç politikalarında önemli tecrübeye haiz hale gelmiştir. Bakanlığımız bünyesinde oluşturulan Uluslararası İşgücü Genel Müdürlüğü, gerekli politikaları üretebilecek ve piyasayı düzenleyebilecek personel ve imkanlarla donatılarak, bu alandaki boşluk ortadan kaldırılmıştır." dedi.

Sosyal güvenlik sisteminin bir taraftan aktüeryal denge, diğer yandan yeni çalışma türleri ve sosyal koruma tabanının genişletilmesi esas alınarak elden geçirildiğini ve etkin hizmet verebilen bir yapıya dönüştürüldüğünü anlatan Erdem, alınan tedbirlerle ekonomik krizin etkilerinin asgari düzeye indirilmesinin yanı sıra iş gücünün geleceğe hazırlanmasının, çalışma piyasalarının günün ihtiyaçlarına uygun şekilde güvenceli esneklik sağlayarak, iş gücünün gelecek endişesinin giderilmesinin hedeflendiğini söyledi.

Erdem, hızlı değişim nedeniyle alınan tedbirlerin süratle eskiyebildiğini ve sıklıkla yeni adımlar ve yeni politikalara ihtiyaç duyulduğunu belirterek, "Önümüzdeki dönemde bölge olarak toplumun her kesimini kucaklayacak, istihdamı önceleyecek içermeci bir kalkınma için tüm sosyal taraflarla dayanışma ve işbirliği içinde başta ILO olmak üzere uluslararası kuruluşların desteğiyle yeni yol ve yöntemler, yeni poltikalar üretmek hükümetlerimizin önceliği olmalıdır. Ancak bu yolla teknolojik, demografik, çevresel, ekonomik, sosyal ve daha da ötesi yapısal alanlarda şaşırtıcı hızdaki değişimleri göğüsleyebilir ve uygun çözümler üretebiliriz." diye konuştu.

- "İnsan onuru ve insanca yaşama hakkı herşeyin üstündedir ve kutsaldır"

Türkiye'de sosyal ortakların ve ilgili kamu kurumlarının kapasitesinin geliştirilmesi ve her seviyedeki sosyal diyaloğa ilişkin farkındalığın arttırılması ve güçlendirilmesi için AB'nin mali, ILO'nun teknik desteğiyle çalışma hayatında sosyal taraflarla diyalog projesi yürütüldüğünü ifade eden Erdem, Türkiye'ye sığınan Suriyelilere yönelik çalışmalarda da ILO'nun teknik desteğinin görüldüğünü söyledi.

Erdem, her krizi aşmanın öncelikli yolulun insanı merkeze almak olduğunu belirterek, "Üretim ve verimlilik artışı, ekonomik kalkınma, teknolojik gelişme gibi kavramlar sonuçta insana hizmet ediyorsa bir anlam taşıyacaktır. Zira insan onuru ve insanca yaşama hakkı herşeyin üstündedir ve kutsaldır. Öyleyse küresel ekonomik krizleri aşmanın en kolay ve en düşük maliyetli yolu da insanı önceleyen bir anlayışla uluslararası işbirliğini sağlayarak, küresel barışı tesis etmek ve hakim kılmaktır." ifadelerini kullandı.

AA