İklim Değişikliğinin Gıda ve Tarım Sektörüne Etkileri

İklim Değişikliğinin Gıda ve Tarım Sektörüne Etkileri

Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Güldal: - "Gıda denetimleri geçmiş yıllara göre çok daha etkili yürütülmektedir. Buna rağmen denetim sonrası cezalandırmalar İzmir’de azaldı. Bu da, İzmir’in, üretim ve satış noktaları konusunda bakanlığın kriterlerine

İZMİR (AA) - Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Ahmet Güldal, gıda denetimlerinin geçmiş yıllara göre çok daha etkili yürütülürken, denetim sonrası cezalandırmaların İzmir’de azaldığını, kentte üretim ve satış noktaları konusunda bakanlığın kriterlerine daha çok uyduğunu gösterdiğini belirterek, "Çok yakında yasal değişiklik yapılarak, taklit ve tağşiş yapan firmalara daha ağır cezalar getirecek bir hazırlık söz konusu" dedi.

Dünya Gıda Günü kapsamında Ege Bölgesi Sanayi Odasında (EBSO) düzenlenen "İklim Değişikliğinin Gıda ve Tanım Sektörüne Etkileri" konulu seminerde konuşan Güldal, Başbakan Binali Yıldırım’ın geçen hafta “Milli Tarım Pojesi”yle bundan sonra tarım sektörüne ışık tutacak önemli projeleri açıkladığını hatırlattı.

Güldal, tarımda planlama yapılması gerekliliği tezinin arkasını dolduracak birkaç yıllık çalışmanın ürünü sonuçların bu projeyle kamuoyuna sunulduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:

"Tarımda kullanılan su yeterli değil. Bu nedenle bakanlık olarak üretim planlaması yapılırken, su kısıtlılığı göze alınarak, Başbakanımızın da açıkladığı ‘havza bazlı destekleme modeli’ geliştirildi. Bu modelin temelinde de sulamayla ilgili imkanlarımız bulunmaktadır. Su gerektiren ürünler su sıkıntısı olmayan bölgelerde, su gerektirmeyen ürünler de kurak bölgelerde yetiştirilecek. Bu uygulama 2017’de hayata geçirilecek.

Hayvancılık için de birkaç başlıkta destekleme modelleri açıklandı. Süt üretimi için damızlık tesislere yüzde 50 hibe destek sağlanacak, böylece damızlık üretimi Türkiye’de gerçekleştirilecek. Kırmızı et ihtiyacı için de bölgeler tespit edildi, destek sağlanacak."

- Gıda denetimleri

Türkiye’nin güvenli gıdada üretimden gelen kaynaklarını çok iyi kullanmak için planlı bir döneme girdiğini ifade eden Güldal, gıda denetimlerinin geçmiş yıllara göre çok daha etkili yürütüldüğünü, İzmir’in 54 bin 460 civarında gıda denetimiyle ile İstanbul’dan sonra en çok denetim yapan ikinci il konumunda olduğunu söyledi.

Güldal, buna rağmen İzmir’deki denetim sonrası cezalandırmaların azaldığını belirterek, "Bu da İzmir'in, üretim ve satış noktaları konusunda bakanlığın kriterlerine daha çok uyduğunu gösteriyor." dedi.

Taklit ve tağşiş mücadelesinde de İzmir’in süt ürünleri başta olmak üzere bakanlığın açıkladığı listeye girdiğini aktaran Güldal, “Bize bunun nedenini soruyorlar. Çünkü Türkiye’nin en çok süt üretimi yapan kenti İzmir. Bilerek ya da bilmeyerek yanlışa düşen firmalar çıkıyor. Onlar da tespit edilip kamuoyuna duyuruluyor ama yakın gelecekte uygulanacak olan bir yaptırım var. Çok yakında yasal değişiklik yapılarak, taklit ve tağşiş yapan firmalara daha ağır cezalar getirecek bir hazırlık söz konusu." diye konuştu.

- "Dünyada 1,3 milyar ton yiyecek çöpe gidiyor"

EBSO Yönetim Kurulu Başkan Vekili Erdoğan Çiçekçi de ekonomik açıdan bakıldığında, Türkiye’nin başta 78 milyonluk nüfusuna olmak üzere, her yıl ülkeyi ziyaret eden milyonlarca turiste ve içinde bulunulan coğrafyada yaşayan 1,5 milyar insana doğrudan gıda ve içecek arz ettiğini söyledi.

Bu nedenle tarım politikalarında sürdürülebilir üretime ve önleyici tedbirlere öncelik verilmesi gerektiğini belirten Çiçekçi, "Çok sevindiricidir ki, bu hafta sayın Başbakan ne dedi? Sevindirici tarım desteklerini ve tarımın önemini açıkça ortaya koyan duyurular yaptı. İnşallah bunla gerçekleşir ve ülkemiz de bir tarım ülkesi olmanın heyecanıyla çalışmaya devam eder." dedi.

Çiçekçi, gelişmekte olan ülkelerde yaklaşık 1 milyar insanın aşırı yoksulluk içinde yaşarken, dünyada yüzde 40'ı yenilebilir durumdaki 1,3 milyar ton yiyeceğin çöpe gittiğini, kaynakların etkin ve verimli şekilde kullanımının zorunlu hale geldiğini, buna küresel iklim değişiklikleri boyutu da eklenince hassasiyet ikiye katlandığını ifade etti.

Yapılan araştırmaların, dünyanın yakıtsız kalmadan önce susuz kalacağını, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 40'ının susuzluk riskiyle karşı karşıya olacağını öngördüğünü aktaran Çiçekçi, "21. yüzyılın en büyük tehlikesinin kuraklık ve susuzluk olarak gösterilmesinin ana nedeni de budur. O nedenle, bugünden tedbirlerimizi almak zorundayız." diye konuştu.

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :