Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

İHRAMCIZÂDE ANILIYOR

Hakk’a yürüyüşünün 40. yılında İhramcızade İsmail Hakkı Toprak hazretleri anılıyor. Bu münasebetle, 04 Ekim 2009 tarihinde Sivas Atatürk Kültür Merkezinde çok sayıda bilim adamının katılımıyla İhramcızâde İsmail Hakkı Toprak sempozyumu yapıldı. Halk tarafından büyük katılım gösterilen ve ilgiyle takip edilen bu bilgi şöleni, coşkulu geçti.  İhramcızade’yi çeşitli yönleriyle ele alan yirmi bir küsur bildiri sunuldu.  Bu makalemde yapılan tartışmaların bir değerlendirmesini sunmak istiyorum.

İhramcızade, bir vâris-i enbiya olarak yaşadığı dönemin bütün siyasi, sosyal ve içtimai çalkantılarına karşı seferi önemsemiş ve daima manevi olanın peşinden koşmuştur. Bir cemiyet adamı, vakıf insanı ve gönül insanı olarak çevresindeki insanlara zor zamanlarda hep ümit, kardeşlik, hoşgörü ve merhamet ahlakı aşılamıştır.

Bilindiği gibi şehirlere ruh veren insanlar vardır. İşte Sivas şehrinin ruhuna ruh katan insanlardan birisi de İhramcızade hazretleridir. Bu sebeple vefatının 40. yılında Sivas Belediyesi’nin desteğiyle tarihi bir şahsiyet olan bu zatın anılması kayda değer bir faaliyet olmuştur. Çünkü o, Allah demenin yasak olduğu, tekke ve zaviyelerin kapatıldığı bir dönemde, Allah’ın arzının bir çalışma alanı olarak seçmiş, halkın ruh kökünün kurumaması için gece-gündüz büyük gayretler sarfetmiş bir insan-ı kâmildir. O, sadece, gönüller inşasıyla değil, bayındırlık hizmetlerindeki faaliyetleriyle de öncülük yapmıştır. Başta Sivas İmam-Hatip Okulu olmak üzere 54 esere imza atmıştır.

İhramcızade, insana hizmet etmeyi en büyük ibadet bilmiş, çevresindeki insanlara, insanı, insan olarak sevmeyi öğretmiştir.

Çağımız bir tüketim çağıdır. Modern insan,  her şeyi tüketiyor.  Gitgide medeniyet ve kültür hafızasını yitiren nesiller ortaya çıkıyor. Her şeye kolay ulaşılıyor. İşte şehirlerimize ruh katan İhramcızade gibi maneviyat erlerini ve değerlerini bir daha anmak suretiyle hem nesillerimize onları tanıtmış ve hem de kaybettiğimiz hafızamızı yeniden tazelemiş oluruz. Bu açıdan İhramcızade sempozyumu büyük önem taşımaktadır. O hep şunu dermiş: “Bütün bir dünya bizi tanıdı, Sivaslılar hâriç.” Her tarafta bu böyle değil mi? Değerlerimizi yitirdikten sonra mı anlayacağız?

İhramcızade, gönül köprüleri kuran bir gönül mimarıdır.

Evet, merkez, insan-ı kâmilin bulunduğu yerdir.

İhramcızade, Şemseddin Sivasi Sivas’ı çağının merkezi yapmıştır. Aynı şekilde Hz. Mevlana’da Konya’yı merkez yapmıştır. Onlar hep, insan kitabı yazmıştır.

İhramcızade, bir ameli ahlak kahramanıdır. Onun gönül dünyasında husumete ve düşmanlığa yer yoktur. O, çağımızın bir âliminin ifadesiyle, muhabbet fedaisidir. Hayatı boyunca,  daima bardağın dolu tarafını görmüştür. O, davası uğruna bin münafığın nazını çekmeyi kendisine ahlaki bir ilke edinmiştir.

O, tam bir hasbîlik ahlakı ortaya koymuştur. Alan değil, daima veren el olmuştur. Allah’ın rızasını herşeyin üstünde tutmuştur.

İslam ahlakının temel ilkelerinden birisi de diğerkâmlıktır. Hz. Peygamber; “Bir kimse kendi nefsi için arzu ettiği bir şeyi mü’min kardeşi için de istemedikçe iman etmiş olmaz” buyurmuşlardır. Bu insanın, sadece kendisi için değil, başkaları için de yaşaması anlamına gelir. Biz bunun en açık örneğini İsmail Hakkı Toprak Efendinin hayatında görüyoruz. Onun hayatında fedakârlık ve paylaşma ahlakı hiç eksik olmamıştır.

İslam’da başkalarının söz ve kanaatleri konusunda “güzel düşünmek” bir ibadet olarak kabul edilmiştir. Bundan dolayı İhramcızade Hazretleri,  İslam’ın ahlaki bir erdem olarak değerlendirdiği “hüsn-ü zan” sahibi olma düşüncesini, ameli hayatında hep ortaya koymuştur.

İhramcızâde, insanların dinine ve inancına bakmaksızın her insana saygı duyulmasını tavsiye etmiş ve kendisi de ahlaki bir ilke olarak bu bakış açısını korumuştur. Tam bir gönül ehli olan Efendi Hazretleri, hayatı boyunca hiç kimse ile tartışmamış, toplumun bütün kesimleriyle iyi geçinmiştir.

İhramcızâde Hazretleri, insanları, diline, etnik kökenine ve inancına göre değerlendirmediği gibi mezhebine göre de değerlendirmemiştir. O, bütün insanlara Âdemin çocukları olarak bakmıştır. Bunun için onun ziyaretine Alevisi de gelir, Sünnisi de gelir, yerine göre bir başka dinden, mezhepten olan insanlar da gelirdi. Herkes ondan bir şeyler alır-giderdi.

İhramcızade İsmail Toprak Hazretleri, tam bir merhamet ahlakı abidesiydi. Çünkü tasavvufun temel ilkesi; “yaratana hürmet, yaratılana şefkat”tir. Bu yaratılan ister insan, ister bir kuş ya da ister bir hayvan olsun, fark etmez.  Bu sebeple Hacı İsmail Hakkı Toprak Hocamız, bütün bir varlığa şefkat ve merhametle yaklaşmış ve çevresindeki gönüldaşlarına da hep aynı bakış açısını telkin etmiştir.

Modern çağın en büyük hastalıklarından birisi de kanaatsizliktir. Gönül gözü aç olan insanın dünya gözü asla doymaz. Onda, tam bir sahip olma duygusu vardır. Bu duyguya sahip olan insan varlık içinde yaşasa bile devamlı açtır. Ancak, bu psikolojik rahatsızlığı ve aşırı hırs duygusunu kanaat ahlakı dizginleyebilir. Bundan dolayı İhramcızâde Hocamız, çevresindeki dostlarına ve ihvanlarına; “gardaşım! Haline kanaat et” demek suretiyle bu konuda da ölçü vermiştir.

İslam’ın en büyük amacı, iyi insan yetiştirmektir. Onun için Müslüman, çevresindeki insanlara güven verir. O, kendi mutluluğunu asla başkalarının mutsuzluğu üzerine bina etmez.  İşte tasavvufi ahlakın amacı da budur. Bundan dolayı İhramcızade İsmail Hakkı Toprak Hazretleri, gerçek anlamda kardeşliğin ilk vazifesi; incinmemek ve incitmemek dermiş.  Bu sebeple o, kendisine ve mensuplarına karşı her türlü hakareti yapanlara bile daima bu ameli ahlak örneğini sergilemiştir.

Görüldüğü zaman Allah akla gelen tüm salih insanların ortak niteliklerinden birisi de “mütevazı, mahviyet” sahibi olmalarıdır. Biz aynı erdemli davranışı İhramcızade’de de görüyoruz. 

İhramcızade Hazretleri “ahde vefa” sahibi bir insandır.

Onun belki de en büyük özelliği, hayatı boyunca ulaşılmaz insan olmayışıdır. Çünkü kendisine ulaşılmaz olunan bir kimsenin hayatı da ulaşılmaz olur.

Bu sebeple Hakk’a vuslatının 40. yılında dönümünde bu büyük insanı, tekrar rahmet ve minnetle anıyor, bu sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçenlere bir defa daha teşekkür ve takdirlerimi sunuyorum.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.