İdarenin Denetim Mekanizmaları Çalıştayı

İdarenin Denetim Mekanizmaları Çalıştayı

Danıştay Başkanı Güngör:- "İdari uyuşmazlıklar için dava açılmadan önce ya da yargılama aşamasında ara bulucu veya uzlaştırıcı gibi alternatif uyuşmazlık çözüm yollarını öngören bir mevzuat değişikliği yapılması ihtiyaç olarak ortadadır"- "Genel İdari Usu

ANKARA (AA) - Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, "İdari uyuşmazlıklar için dava açılmadan önce ya da yargılama aşamasında ara bulucu veya uzlaştırıcı gibi alternatif uyuşmazlık çözüm yollarını öngören bir mevzuat değişikliği yapılması ihtiyaç olarak ortadadır." dedi.

Güngör, Kamu Denetçiliği Kurumu tarafından bir otelde düzenlenen "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde İdarenin Denetim Mekanizmalarının İncelenmesi Çalıştayı"nda konuştu.

Zerrin Güngör, 16 Nisan 2017'de halk oylamasına sunulan ve kabul edilen değişiklikle anayasada ve bu anlamda hukuk ile yönetim sisteminde köklü değişiklikler gerçekleştirildiğine değindi.

Anayasada devletin, bir hukuk devleti olduğunun belirtildiğini anımsatan Güngör, hukuk devletini, "hak ve özgürlüklerin güvence altına alındığı, devletin tüm unsurlarıyla evrensel hukuk kurallarına tabi olduğu, bireyin ve toplumun hukuk güvenliğinin sağlandığı devlet" olduğunu kaydetti.

Hukuk devleti ve yargı denetiminin insan haklarının güvencesi olduğunun altını çizen Güngör, hukuk devleti ilkesinin, diğer bireyler gibi idarenin de hukukla kayıt altına alınmasını gerekli ve mühim kıldığını vurguladı. Güngör, bunun da bir hukuk sisteminde daha güçlü konumdaki kamu otoritesi ile birey arasında ayrım yapılmamasına, adaletin kılıcının her iki taraf için de aynı keskinlikte olmasını ifade ettiğine dikkati çekti.

Hukukun üstünlüğüne dayalı çoğulcu ve demokratik ülkelerde kamu gücünü kullanan idarenin, hukuka uygun bir şekilde kurulup işletilmesi ve hukuka bağlı kalmasının sağlanmasının son derece önemli olduğunu ifade eden Güngör, bu anlamda hukuk devleti ilkesinin hayata geçirilebilmesinin, idarenin her türlü eylem ve işleminin yargı denetimine tabi olmasına bağlı olduğunu söyledi.

Demokratik bir hukuk devletinde yargının, temel hak ve özgürlükler ile toplumun ve bireylerin sahip olduğu temel değerlerin koruyucusu ve güvencesi olduğuna işaret eden Güngör, "Mahkemeler, ayrım gözetmeksizin herkesin ve her kesimin hakkını, hukukunu korumak, idarenin hukukun içinde kalmasını sağlamak için başvurulacak hak arama kapısı olarak bilinmelidir." diye konuştu.

Güngör, temel hak ve özgürlüklerin yargısal güvence altına alınmadığı, idari eylem ve işlemlerin yargısal denetime tabi olmadığı bir düzende hukuk devletinden söz edilemeyeceğinin altını çizdi.

Ancak bu yargısal denetimin hangi organlar ya da hangi yargı mercileri tarafından gerçekleştirileceği konusunda çağdaş ülkelerde farklı sistemler bulunduğunu vurgulayan Güngör, şöyle devam etti:

"İdari eylem ve işlemlerin ilke yöntem ve teknik olarak özel hukuk ilişkilerinden farklılığı, idarenin işleyişini, yapısını ve sorunlarını bilen bir yargı düzeninin varlığını gerekli kılmaktadır. Adli yargının dışında ve müstakil mahiyette bir idari yargının mevcudiyetini gerektiren sebepler esasında idari rejimin ve idare hukukunun doğuşunu ve gelişmesini gerektiren sebeplerdir. İdari hizmetlinin nitelikleri, bu hizmetlerin yerine getirilmesinde uygulanan ilke, yöntem ve tekniklerin farklılığı nedeniyle idarenin eylem ve işlemlerinin yargısal denetiminin, bu konuda uzmanlaşmış, kamu yararıyla kişinin hak ve menfaatlerini dengeleyebilecek deneyime ve bilgiye sahip yargı mensuplarından oluşan ayrı bir yargı düzeninde yapılması hukuk devleti ilkesinin hayata geçirilmesi açısından hayati bir öneme sahiptir."

Bu gereksinimler sonucu ortaya çıkan idari yargının kendine özgü kuralları ve yargılama yöntemleri olan bir yargı düzeni olduğunu belirten Güngör, idari yargının, idari rejim sisteminin belirgin ögelerinden birisi olduğunu kaydetti.

Güngör, idarenin eylem ve işlemlerinin denetimi konusundaki sistemlerden biri olarak Fransa'da ortaya çıkan idari yargı sisteminde yürütmenin eylem ve işlemlerinden doğan hukuki uyuşmazlıkların çözümünün genel görevli mahkemelerce değil, özel görevli mahkemelerce yerine getirildiğini söyledi.

Bu modelin dünyada yargı ayrılığını benimseyen pek çok ülke tarafından da uygulandığını belirten Güngör, halen yargı birliği sistemini uygulayan ülkelerde dahi idari rejim ve idarenin özelliğini bilen özel görevli mahkemelerin kurulması eğiliminin kuvvet kazanmakta olduğunu aktardı.

- İdari yargı yetkisi

Güngör, Türkiye'de uygulanan idari rejimin, hukuk devleti ile temel hak ve özgürlüklerin kökleşmesinde, idarenin hukukla sınırlandırılmasında, ekonomik ve sosyal gelişmenin sağlanmasında yadsınamaz katkıları olduğunu söyledi.

İdari yargı yetkisinin, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimiyle sınırlı olduğuna dikkati çeken Güngör, şunları kaydetti:

"İdari yargı yetkisinin hukuka uygunluk denetimiyle sınırlı olması, idareye tanınan takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilmemesini zorunlu kılar. Kamu yararını elbette idare belirler. Ancak kamu yararı tercihini taşıyan işlemin hukuka uygun olup olmadığını yargı denetler.

Bir idari işlem ve eylemin hukuka uygun olup olmamasıyla yerinde ve yararlı olup olmaması, elbette farklı şeylerdir. İdari yargıç bir idari işlemi hukuka aykırı olmadıkça sadece yerinde ve yararlı olmadığı için iptal edemez. Takdir yetkisinin tanınması idare etmenin şartıdır. Ancak takdir yetkisi kamu hizmetinin etkin ve verimli yürütülmesi amacının dışına taşarak, hak ve özgürlüklerin ihlali sonucunu doğuracak şekilde kullanılmamalıdır. Bu çerçevede, idarelerin takdir yetkisini kullanırken, yargı kararlarıyla geliştirilen hukuk ilkelerini göz önünde bulundurmaları da çok önemlidir."

- "Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri"

Güngör, istikrar kazanmış yargı kararlarının idarece tüm emsal olaylara uygulanması ve böylece aynı konuda benzer davalar açılmasının önlenmesi bakımından yöneticilere inisiyatif verecek düzenlemelerin yapılması yönündeki beklentilerini vurguladı. Güngör, "Aynı şekilde gerek idarenin takdir yetkisinin kullanım sınırlarını gerekse bir işlem tesis ederken uyacağı usul kurallarını emsal olaylara uygulanacak ilkeleri belirleyen genel idari usul yasasının bir an önce çıkarılması, acil bir ihtiyaç olarak gündemdeki yerini korumaktadır." dedi.

Hukuk devleti ilkesinin yaşama geçirilmesi bakımından idari faaliyetlerin hukuka uygunluk denetimine tabi tutulmasında asıl görevin idari yargıya verildiğini belirten Güngör, şunları kaydetti:

"Aslolan uyuşmazlıkların dava yoluyla çözülmesidir. Ancak dava açılmadan önce veya dava açıldıktan sonra tarafların rızasıyla uyuşmazlıkların çözümüne yönelik alternatif çözüm yollarına duyulan ihtiyaç giderek artmaktadır. İdare hukukunda ve bu anlamda idarenin denetiminde alternatif uyuşmazlık çözüm yolları çağdaş hukuk sistemlerinin gündeminde olan bir konudur. Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleriyle uyuşmazlıkların çekişmeli hale dönüşmeden çözülmesi, bireylerin devlete olan güven duygusunun ve sadakat bağının güçlenmesini de sağlayacaktır. Bu tür yolların geliştirilmesi amacıyla yapılan yasal düzenlemelerde sürecin idare ve yargı aşamaları bütünlük içinde düzenlenmelidir. İdari uyuşmazlıklar için dava açılmadan önce ya da yargılama aşamasında ara bulucu veya uzlaştırıcı gibi alternatif uyuşmazlık çözüm yollarını öngören bir mevzuat değişikliği yapılması, ihtiyaç olarak ortadadır. Ancak alternatif uyuşmazlık çözüm yollarının gelişmesi, sadece gerekli yasal değişikliklerin yapılmasına değil, aynı zamanda toplumda ve hukuk aleminde bir kültür değişimine bağlıdır. Uzlaşma kültürü geliştikçe müzakere ve ara buluculuk teknikleri öğrenildikçe alternatif uyuşmazlık çözüm yollarının uygulanması da yaygınlaşacaktır."

Güngör, yasama adına idarenin denetlenmesi ve uyuşmazlıkların yargı yerine götürülmeden çözümlenmesi amacıyla 29 Mart 2013'te faaliyete geçen Kamu Denetçiliği Kurumunun başarılı ve verimli çalışmalarını sürdürdüğünü söyledi.

- Danıştayın görevleri

Danıştayın görevlerine de değinen Güngör, Danıştaya verilen idari görevlerin tamamının uyuşmazlık çıkmasını önleyen ya da uyuşmazlık doğduktan sonra yargı yoluna başvurulmadan uyuşmazlığın çözümlenmesini sağlayan görevler olduğunu kaydetti.

Danıştayın bu yönünün de öne çıkarılması halinde bireylerin ve kamunun kaynak ve enerjisinin gereksiz yere tüketilmesinin önüne geçilebileceği gibi sahip olduğu geniş idari tecrübeden yararlanma imkanı doğacağını ifade eden Güngör, bu nedenle adeta bir ön denetim mekanizması öngören bu sistemin işlerliğinin ve etkinliğinin artırılması gerektiğine inandığını vurguladı.

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :