M. Ali Köseoğlu

M. Ali Köseoğlu

Hüsnü Tuna’yı aforoz etmek!

Hepimiz daha özgür bir Türkiye istiyoruz.

Prof. Dr. Atilla Yayla, Atatürk’ün hatırasına hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı davada 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılıyor…

Şimdi bundan daha fenasını söyleyeyim.

AK Parti Konya Milletvekili Hüsnü Tuna, kişisel görüşünü açıkladığı için parti disiplinine sevk ediliyor.

Birkaç gün önce, CHP Konya Milletvekili Atilla Kart’ın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’ne milletvekili dokunulmazlıklarını götürmesini eleştirmiş; bunun Türkiye’nin iç meselesi olduğunu söylemiştim.

Hele hele bir parlamenterin, kendi meclisinden ümidini kesip, yargılanmak için AİHM’e başvurması akıllara ziyandı.

İşte görüyorsunuz, Türkiye’de milletvekillerinin de tam manasıyla özgür iradelerini ortaya koymalarının önünde ciddi engeller var.

Hüsnü Tuna, başörtüsü ile ilgili kendi kanaatini açıkladığı için –bir nevi- yargılanacak.

Şimdi Tuna’nın görüşlerini bir kenara bırakıp, biz kendi görüşlerimizi ortaya koyalım…

Türkiye’de başörtüsünün önündeki engeller sadece üniversitelerle sınırlı değildir.

İnançları gereği eğitim hakları ellerinden alınan binlerce bayanın üniversiteye gitmeleri önündeki engeli kaldırmaya yönelik, AK Parti ve MHP uzlaşmasını takdirle izliyoruz.

Türkiye yasalarında başörtüsünün yasaklandığı bir madde var mı?

Yok!

Peki, bu yasakçı zihniyet nereden türüyor?

Yasaları kendi keyfiyetine göre yorumlayıp, bunun adına da demokrasi diyen bir grubun akıl almaz tutumundan.

AK Parti ve MHP, ülkenin yıllardır kanayan yarası haline gelen bu konuyla ilgili somut bir adım atmış ve nihayet bir uzlaşmaya varmışlarsa, ne güzel deyip bir kenarda oturamayız.

Özgürlükler, sonuna kadar verilmediği müddetçe bir anlam ifade etmez.

Bu ülke, açığıyla kapalısıyla hepimizin…

Dolayısıyla ülke kaynaklarından hepimizin açık ya da kapalı ayırt edilmeden eşit bir şekilde faydalanmasını sağlayacak bir ‘demokrasi’ye bizi birileri inandırmalıdır.

AK Parti yönetimi de zor zamanlarda kriz yönetimini başarmış bir parti olarak, Tuna’nın açıklamalarını bir siyasinin ve onun gibi düşünen binlerce insanın görüşü olarak alıp kabul etmelidir.

Üniversitelere başörtüsü özgürlüğü getirilmeye kalkılırken, bir siyasetçiyi susturmaya kalkmak hiç yakışı kalır bir tutum değil.

Türkiye’nin umudu haline gelmiş bir siyasi hareketin, kendini merkeze çekme çabasıyla oluşturduğu yapıda, Tuna gibi düşünenlerin varlığı da gayet tabidir.

Bu tabiliği bozarsanız, toplumun güvenini de sarsmış olursunuz.

AK Parti Konya Milletvekili Hüsnü Tuna’nın yasağın kamuda çalışan personel için de kaldırılması gerektiğini söylediği görüşü neden yargılanıyor, anlayabilmiş değilim.

Madem kamuda başörtüsü yasak(!)

İnsan hakları bu yasakla çiğneniyor demektir.

İnsanlara haklarını vermek bu çağda bir erdem haline gelse de ‘iktidarların’ gayet tabi bir ödevidir.

Tuna’nın sözleri üzerine parti disiplin kurulunu harekete geçiren AK Parti yönetimine, bir CHP’linin Tuna’nın düşüncelerine benzer düşüncelerini hatırlatayım.

Belki rahatlamaya vesile olur.

Son genel seçimlerde CHP Sakarya İl Başkanlığı’ndan istifa ederek CHP’den 1. sıra milletvekili adayı olan Necdet Çakar, başörtüsünün inancın gereği takıldığını belirterek, serbest bırakılmasını isteyenlerden.

Çakar şöyle diyor: “İnsanlar inancı gereği başörtüsü takıyor. Bu konuda Kur’an ayetleri var, bir takım emirler var. Kişiler, inancını yaşayabilmeli, özgürce hareket edebilmelidir. Asıl başörtüsü sorununu CHP çözmeli. CHP'nin çözüm önerisine de kimse karşı çıkmaz. CHP’liler de Müslüman. Hiç bir CHP’linin cenazesi bu güne kadar kiliseden kalkmadı.”

O halde Tuna’yı aforoz etmeye kimsenin hakkı yok!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum