Hrant Dink cinayeti davası

Hrant Dink cinayeti davası

Dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdürü Faruk Sarı:- "Delillerin ortaya konması için Trabzon'daki kamu görevlileri ellerinden geleni ortaya koymuşlardır. Olmasaydı, şüphelilerin ses kayıtları gözaltına alındıkları tarihte silinmiş olacaktı. O ses kayıtları

İSTANBUL (AA) - Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in 19 Ocak 2007'de öldürülmesine ilişkin 35 kişinin yargılandığı davada savunma yapan dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdürü Faruk Sarı, "Delillerin ortaya konması için Trabzon'daki kamu görevlileri ellerinden geleni ortaya koymuşlardır. Olmasaydı, şüphelilerin ses kayıtları gözaltına alındıkları tarihte silinmiş olacaktı. O ses kayıtlarının cinayetin aydınlatılmasında ciddi katkısı olduğunu düşünüyorum." dedi.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada savunması sorulan Sarı, kendisinden önce Trabzon İstihbarat Şube Müdürü olarak görev yapan sanıklardan Engin Dinç'in 19 Eylül 2006'da Afyon'a tayininin çıktığını belirterek, Dinç'ten sonra aynı görevi üstlendiğini, Trabzon'un o dönemde olaylar bakımından çok yoğun olduğunu ve Dinç'in de kendisini bu şehirle ilgili bilgilendirdiğini söyledi.

Hrant Dink cinayetinin işlendiği gün fail Ogün Samast'ın babasının emniyete geldiğini anlatan Sarı, "Oğlunu bilgisayar üzerinden izletilen görüntülerle teşhis etti ve cinayeti neden işlediğini bilmediğini, Samast'ı, Yasin ile yolda yürürken gördüğünü, şüpheli olabileceğini söyledi. Olay günü Samast'ın evinde aramalar yapıldı. Terör ve asayişten sorumlu emniyet görevlileri kafelerde Ogün Samast'ın kullandığı bilgisayarların hard disklerine el koydu. Savcılığın talebi üzerine Yasin Hayal ve yanındaki şahıslar gözaltına alındı, ev ve iş yerlerinde aramalar yapıldı." şeklinde konuştu.


- "Tuncel ısrarla bilgi vermedi"

Samast'ın babasının verdiği bilgilerin İstanbul Emniyet Müdürlüğüne bildirildiğini ve Samsun'a giriş yapmasının ardından gözaltına alındıktan sonra İstanbul'a gönderildiğini aktaran Sarı, sanıklarından Mehmet Ayhan'ın, yardımcı istihbarat elemanı olan Erhan Tuncel'i telefonla aradığını ifade etti.

Sanık Sarı, "Erhan Tuncel, Dink cinayetiyle ilgisinin olmadığını, Yasin Hayal'in de hayatını kurmaya çalıştığını söylüyor. Bunlar telefon tapelerinde de mevcuttur. Engin Dinç, İstanbul ile görüşmeler yapıyor. Muhittin Zenit de Erhan Tuncel'i arıyor, Tuncel, Yasin Hayal'in cinayeti işlemediğini ifade ediyor. Tuncel'i ilk kez o gece istihbarat şubede gördüm. Ogün Samast'ı tanımadığını söyledi. Ercan Demir, Muhittin Zenit ve Mehmet Ayhan sorgusunda da Tuncel'in bilgi vermediğini tekrar etti." ifadesini kullandı.


- "Tuncel'in jandarma görevlileriyle görüştüğü bilgisi aldık"

Faruk Sarı, Ercan Demir'in, "Tuncel'in ödemeler yapılmasına rağmen ısrarla bilgi vermediği, kendisinden istifade edilemediğini" söylediğini anlatarak, Tuncel'in bu gerekçelerle elemanlıktan çıkarıldığını, teknik takibe alındığını ve Tuncel'den sonra yardımcı istihbarat elemanı aradıklarını ancak başarılı olamadıklarını söyledi.

Erhan Tuncel'in, jandarma görevlileriyle 45-50 görüşme yaptığı bilgisini aldıklarını kaydeden Sarı, "Jandarma görevlileri ile görüşmesi üzerine Ercan Demir ve Mehmet Ayhan, Tuncel ile görüşme isteği duyuyor. Tuncel de, 'jandarma sizden çok para veriyor' şeklinde serzenişte bulunuyor. Tuncel, 9 ay bilgi getirmemişti ve bu nedenle prosedüre uygun olarak emniyetle ilişkisi kesildi." diye konuştu.

Sanık Sarı, "Erhan Tuncel'in cinayetle ilgili kamu görevlilerini ciddi olarak yanılttığı ortadadır." dedi.


- "İmha etmediğim ses kayıtlarının cinayetin aydınlatılmasına büyük katkısı oldu"

Dink cinayetinden sonra şüphelilerin yakalanmasının ardından ses kayıtlarının yasa gereği imha edilmesi gerekirken, cinayetin aydınlatılması için imha edilmemesi gerektiğini düşündüğünü ve cumhuriyet savcısıyla görüşerek bu konuda bir çözüm üretmeye çalıştığını anlatan Sarı, "Savcı bana, 'bunların dışarıdaki irtibat ve ilişkileri ortaya çıkarmak için kayıt altına alabilirsiniz, ta ki İstanbul sizden kayıtları isteyene kadar' dedi. 'Yasal mıdır?' diye sorduğumda, 'yasal' dedi. Bu bilgi ve öneri doğrultusunda alınan şahısların ses kayıtları imha edilmedi. 27 Şubat 2007'de mahkeme kararıyla elimizdeki ses kayıtları, DVD'ye kaydedilerek İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildi, geri kalanların hepsi de başka kayıt olmayacak şekilde imha edilmişti. Yani delillerin ortaya konması için Trabzon'daki kamu görevlileri ellerinden geleni ortaya koymuşlardır. Olmasaydı o ses kayıtları alınan tarihte silinmiş olacaktı. O ses kayıtlarının cinayetin aydınlatılmasında ciddi katkısı olduğunu düşünüyorum." diye konuştu.

Savunmasının ardından Faruk Sarı'nın çapraz sorgusu yapıldı. Sarı, mahkeme heyeti, savcı ve sanık ile müdahil avukatlarının sorularını yanıtladı.

Davanın sanıklarından dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler ile "Ramazan Akyürek, 'bu iş İstanbul'a kalır' dedi" şeklinde bir konuşmasının olmadığını savunan Sarı, şunları kaydetti:

"Güler'e Erhan Tuncel'le ilgili bilgi verdim. Dinlenildiği, elemanlıktan çıkarıldığı gibi beyanlarımızı kendisine aktardım. Bu süreç içinde İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek'i aradım, C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer ile görüştüm. Yılmazer bana, "Tuncel'in önemli olduğu, isminin deşifre edilmemesi gerektiği, tehlikeye atılmaması, cinayetle doğrudan ilgisinin olmadığı, gerekirse tüm bilgilerin kendilerinde olduğu' beyanında bulundu."


- "Jandarma görevlilerinin sorumluluk alanıydı"

Trabzon'daki Pelitli bölgesinin jandarma görevlilerinin sorumluluk alanında olduğunu ve adli olaylarda jandarma birimlerinin müdahalesi gerektiğini de öne süren Sarı, "Bir kısım jandarma görevlileri de geçtiğimiz dönemde 6 ay 3 ay gibi ceza aldılar. Daha farklı bilgilere sahip olduklarını, farklı usullerle cinayet keşfi ve malzeme temini yaptıklarını burada öğrenmiş bulunuyoruz. Bugün yine soruşturmada farklı unsurlarda bilgi sahibi olduklarını dün başkanımın da (Engin Dinç) söylediği gibi öğrendik." dedi.

Faruk Sarı, İstihbarat Şube Müdürlüğüne kendisine Ramazan Akyürek'in atadığını ve 26 yıl boyunca hizmet verdiğini belirterek, "Yıllarca mücadele ettiğim suçlarla suçlanmam acı bir hadisedir. İthamlardan uzağım. Savcılığa verilen yanlış beyanlarla mağdur edildim. 'Silahlı terör örgütü üyeliği' gibi bir suçlama ağır bir hakarettir. Ben kamu görevlisiyim ve görevimi mevcut kanunlar çerçevesinde yerine getirdim. Soyut ve mesnetsiz suçlamaları reddediyorum, beraatimi talep ediyorum." diye konuştu.


- "Müfettiş Şükrü Yıldız bütün evrakları gördü"

Mahkeme heyeti başkanı Canel Rüzgar'ın sorusuna karşılık, "Engin Dinç tarafından Dink cinayeti konusunda tarafıma bilgi verilmemiştir." diyen Sarı, Dink cinayetini araştırmak için Trabzon'a gelen müfettişlere istihbaratta ne kadar belge varsa temin ettiklerini ve valilik odasında çalışan müfettişlere aydınlatıcı bilgiler verdiklerini de kaydetti.

Bir süre sonra müfettişlerden davanın sanığı olan Şükrü Yıldız'ın da Trabzon'a geldiğini ve kendisinden evrak saklama iddiasının gerçeğini yansıtmadığını belirterek, "Yıldız, 'inceleme yapacağız' dedi. Benim müfettişe evrak göstermemem söz konusu olamaz. O bana, 'bu evraklar risk oluşturur, avukatlara da vereceğiz, medyada yayınlanır, yayınlanmasını istemiyorum, içinde özel bilgiler var' dedi. 'Ne yapabilirim?' diye sordum. Belgelerin altına, 'temin edilmiştir, iade edilmek üzere gönderilmiştir, ihtiyaç duyulduğunda Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğünden her zaman temin edileceği açıktır' şeklinde şerh düşmemi istedi. Şükrü Yıldız bütün evrakları gördü. 17 defa, 'ses getirici eylem' ifadesi geçiyor. Ben bütün bu evrakların özetini yazdım. Tamamı müfettişin elindeydi. Dosyanın suretini alabilirdi ama almamayı tercih etti ve bana altına şerh düşürttü. Bana yazdırabilirdi." ifadesini kullandı.


- Engin Dinç'in görev yerinin değişmesi

Engin Dinç'in görev yerinin değiştirilmesiyle ilgili bilgi vermesi için kürsüye çağrılan sanıklardan dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay ise, şunları söyledi:

"Trabzon'un o zaman içinde bulunduğu hassas sorunlar yoğun şekilde devam ediyordu. Engin'le bizim çalışmamız hazirana kadar devam etti. Sohbetlerimizde Dink'le ilgili durumdan bahsetmişti. O zamanlar Faruk Sarı Trabzon'a gelmeyi talep etti ama benim de tanıdığım, disiplinli, çalışkan bir kamu görevlisi olduğunu bildiğim için isteğim vardı. Engin Beyin, 'beni görevden aldılar' ifadesi doğru bir ifade değil. Yaz mevsimi tayinlerin olduğu mevsimdir. Emniyette personelin atama değişikliğinde söz sahibi İstihbarat Daire Başkanlığı'dır (İDB). Hiç bir il emniyet müdürünün istihbarat şube müdürüne, 'seni görevden alırım' deme yetkisi yoktur. Eğer rahatsızlığı varsa, valilik veya İDB'ye dile getirmek üzere belirtir. Faruk Beyin Trabzon'a gelmesinde istekli olması, benim de bunu onaylamam üzerine, Ramazan Akyürek'e telefonla, 'Kırklareli'ndeki arkadaş Trabzon'a gelmek istiyor' dedim. 'Atamasını yapabiliriz' dedi. Benim Engin Dinç'in alınması gibi bir tasarrufum söz konusu değildir. Engin Dinç'in TİB'e gitme durumundan İDB'nin de haberi varmış. Ben düşüncemi başkanlıkla paylaştığımda onay verdiler. İDB Başkanı, 'şu anda mümkün değil' diyebilirdi. Tayin ve atamada bir sıkıntı yaşanmadan Engin Bey yerine Faruk Bey (Sarı) atandı. Engin Bey, TİB'e gitmekten vazgeçtiğini ifade etti, niye bilmiyorum. Afyon İDB Şube Müdürlüğüne tayini çıktı sonra. Atama işlerinde rutin bir işlem bu.

Trabzon'da korkunç bir olay trafiği vardı. Trabzon'daki personel bıkkınlık içindeydi, bunalmıştı. Birbirleriyle selam verecek halleri kalmamıştı. Öyle bir durumda da bu kadar yorgun, yıpranmış olduğunu düşünerek de yeni bir isim, yeni bir enerji düşündüm. İşlerimizi daha düzgün yürütürüz diyerek böyle bir talepte bulundum İDB'den yoksa Engin Dinç'i görevden alma tutumum olmadı. Olması da mümkün değil."

Duruşma yarın devam edecek.



AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :