Saffet Yurtsever

Saffet Yurtsever

Hece Dergisi

TYB Konya şubesinin 2013 yılı Etkinlik Takviminin 23. Programını da tarihe kayıt düştük. Başlık; “Edebiyatımızda Dergicilik ve Hece” idi…

“Hece” deyince önce şiir geliyor insanın aklına. Yıllar önce bana da öyle gelmişti ve o intiba ile elime almıştım. Fakat kazın ayağı öyle değilmiş…

Yunus Emre’nin;

“Başları ucunda hece taşları
Ne söylerler ne bir haber verirler”

Mısralarından yola çıkılarak dergiye “HECE” ismini koyduğunu söylüyor derginin editörü ve aynı zamanda isim babası olan Abdurrahim Karadeniz.

Hece, çok yönlü bir edebiyat dergisi; Türkçe`nin kültürel ve tefekkür mirasını birlikte solumanın, duygu ve ifade ortaklığıyla birlikte huzur arayışının sonucu olarak doğduğunu biliyoruz.

Hece; birlik, beraberlik ve işlevsellik boyutuyla öne çıkıyor.

Hece; çözülmeyen, küsmeyen, enaniyet libasına bürünmeyen; birbirine, edebiyata, estetiğe, liyakata, zarafete, inceliğe gönül veren edebiyat savaşçılarının sürdürdüğü uzun soluklu bir efsanenin adı oluyor.

Başlangıçta her ayın on beşinde çıkan dergi daha sonra her ayın birinde kitapçılarda olacak şekilde basılmaya başlandı ve hâlen de öyle devam etmektedir.

Her sayısında yeni öyküler, şiirler, eleştiri yazıları, deneme yazıları, söyleşi yazıları ve inceleme yazılarının yanı sıra kitap tanıtımları da okuyucuların beğenisine sunuluyor.

Her sayısında yeni bir yazarla karşılaşabilirsiniz ve hatta bu siz bile olabilirsiniz. Yeter ki çorbada tuzunuz olmasını isteyin. Özel sayılarıyla da göz ve gönül dolduran Hece dergisi, Hece Yayınlarıyla da çeşitli türlerde birçok kitap yayımlıyor.

Hece dergisi editörü Abdürrahim Karadeniz’in konuşmacı olarak katıldığı programın moderatörlüğünü yine aynı dergide birçok öyküsünü okuduğumuz Necmettin Erbakan Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Abdullah Harmancı yaptı. Dergilerin, Yeni Türk Edebiyatının donukluğu ve kalıplaşmışlığı dışında çok daha hareketli ve bereketli olduğunu vurgulayan Harmancı, batılılaşma hareketine de lokomotif görevi yaptığını; edebiyatçılarımızın aynı zamanda birer düşünür olduklarını ve dergilerin bu düşünürleri belgeleyen tutanaklar olarak değerlendirdiğini söyledi.

Yazarların düşüncelerinin, ideolojilerinin, poetikalarının künhüne varıldığı serlevhalardır dergiler.

Üstat Necip Fazıl, şiir için; “mutlak hakikati aramaktır.” diyor. Oysa bana göre sadece şiir değil edebiyat türlerinin tamamı mutlak hakikati aramak, kendini ve yaratanını bilmektir. Kulluğun inceliklerine vâkıf olmaktır.

Hece’de geleneğin tekrarı değil geçmişin mirasını geliştirerek yeni kuşaklara aktarabilme telaşı ve heyecanı vardır.

Cemil Meriç; “Kitap zamanın dışında gazete ise zamanın kendisidir. Kitap fazla ciddi, gazete ise fazla sorumsuzdur. Bunların yanında dergi, pür-tefekkürün kalesidir. Bir dönemin çehresini menfaatsiz bir biçimde sunar.”

Meriç; dergiyi bir zekâlar topluluğunun eseri, bir neslin vasiyetnâmesi olarak görür.

Sezai Karakoç ise dergi için; “sıradan bir seçki değildir; bir düşünüş ve duyuş beraberliğidir.” der.

Kemal Süreyya da; “çağımız edebiyatı bir dergi edebiyatıdır. Dergiler izlenmeden bir ülkenin edebiyatı üstüne hele hele Türk edebiyatı için tam kavrayıcı bir düşünceye ulaşılamaz” tespitini yapar.

Dergileri yazarlar ve okurlar şekillendirirken, diğer taraftan da dergiler yazarları ve okurları şekillendirir düşüncesini paylaştı Harmancı alıntılarla.

Dergilerin son yirmi yıldır altın dönemini yaşadığını, dijital dilin devreye girmesiyle bu dönemin sona ereceğini de hatırlatmadan geçmedi…

Hece dergisinin editörü Abdurrahim Karadeniz’in; Konya ile ilgili üzerinde çok derin tesirlerin ve izlerin olduğunu, lise yıllarında ilk şiirlerinin Konya’da çıkan bir dergide yayınlandığını, Konya ilahiyatta okumuş bir öğretmeninin şekillenmesinde çok tesirleri olduğunu, Selçuklu eserlerinden haz duyduğunu, Konya’dan başka bir yerde de konuşmadığını söylemesi beni şahsen çok etkiledi. Balık misali biz içinde olunca kıymetini bilemiyoruz Konyalılar olarak…

Hece dergisinin geleneğini ve yenilikçi oluşunu Nuri Pakdil’den ödünç aldığı cümlelerle ifade ediyor editör Karadeniz; “Bir ayağı Mekke’de diğer ayağıyla dünyanın her tarafını gezen bir dikkattir bizim geleneğimiz. Geleneği oluşturan; sağ ayağımızın Mekke’de sabit olmasıdır. Yeniliğimiz ise diğer ayağımızla dünyanın her tarafını dolaşıyor oluşumuzdur.”

Hece dergisinin 1997’den itibaren günümüze kadar olan serüvenini Harmancı’nın sorularına cevaplar vererek bir saat gibi bir sürede cevaplayan Karadeniz; çok ilginç anılarından birinde, Deprem Özel sayısındaki yanlışlıkla çıkan boş bir sayfa için olmadık yorumların yapıldığını anlattı sanat-edebiyat çevrelerinde... Bir elinde kadeh, bir eli cebinde sanat eserlerini değerlendirdiğini sananların aslında hiçbir şeyden anlamadıklarını, anlamadıklarının anlaşılmaması için de olmadık yorumlar yaptıklarını söylemesi, dinleyenlere tebessüm ettirdi.

Türk edebiyatında başarılı dergi yayımcılığıyla önemli bir misyonu üstlenen Hece Dergisi’ne bundan sonraki yayın hayatında da başarılar diliyoruz.

Bu sohbet ziyafeti için de TYB Konya Şubesi Başkanı M. Ali Köseoğlu ve Yönetim Kurulu’na, Hece Dergisi editörü Abdurrahim Karadeniz’e ve programın moderatörlüğünü yapan Abdullah Harmancı’ya ve konferans salonunu bizlere açan İl Halk Kütüphanesi Müdürü Hasan Coşar’a teşekkür ediyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.