Salih Sedat Ersöz

Salih Sedat Ersöz

Hangi biriyle uğraşalım?

Ortadoğu’da öyle önemli olaylar cereyan ediyor ki hepsi de Türkiye’yi ilgilendiriyor.

ABD’nin, Irak’ı işgali sonrasında gelinen son durum…

Suriye iç savaşında gelinen son nokta…

Mısır’daki Müslüman Kardeşlere yapılan darbe sonrasındaki gelişmeler…

Suudi Amerika ve Birleşik Amerika Emirliklerinin Katar’a uygulamak istedikleri ambargo hatta darbe girişimi…

ABD’nin, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma kararı… 

ABD’nin, PKK ve uzantısına yapmaya devam ettiği binlerce TIR silah yardımı…

Bütün bu olayların Türkiye’yi ilgilendirmediğini söylemek safdillik olur.

Çok değil, henüz 100 yıl öncesine kadar bu olayların olduğu toprakların tamamı sizin ise ve de bu olaylar sizin şu anda sahip olduğunuz topraklarınızın çevresinde ve sınırlarında cereyan ediyorsa hepsi sizi ilgilendirir. Hem de direkt ilgilendirir.

15 Temmuz darbe girişimi ve sonrası mı?

Bu zaten doğrudan ülkemizi ilgilendiren bir konu…

Şu bir gerçek ki bu olayların tamamının arkasında yıllardır müttefik olarak, dost ülke olarak bildiğimiz ABD var.

ABD, sadece kendi menfaatini düşünen, kendi menfaati uğruna diğer ülkelerin haklarını gasp eden bir politika izliyor.

Bu arada haklarına sahip çıkmak veya kendi aleyhinde olan bir gelişmeyi engellemek için girişimde bulunan ülkeleri de hemen düşman kategorisine almaktan çekinmiyor.

Zira başka ülkelerin hakları ABD’yi zerre kadar ilgilendirmiyor. O sadece kendi menfaatini düşünüyor. Başkasının onun gözünde hiç ama hiç önemi yok.

Diğer ülkeler, ABD’ye koşulsuz şartsız uyarlar, yani uşak veya köle konumunda olurlar ise onun gözünde bir nebzecik değer ifade edebilirler.

Ancak şu bilinmeli ki efendilerin sıkıştıkları anda ilk yiyecekleri köleleridir.

Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu andan itibaren ABD’yi müttefik ve dost olarak kabul ettiği için, bazı kısa zaman dilimleri haricinde sürekli onun uydusu konumunda hareket etmiştir.

Son yıllarda bu durum değişmiş, artık Türkiye kendi haklarına sahip çıkan, diğer ülkelerdeki mazlumlara kol kanat geren, yapılan zulümleri en yüksek perdeden dile getiren bir ülke konumuna erişmiştir.

İşte ABD’yi rahatsız eden budur.

Yıllardır ABD’nin her dediğine ve her isteğine “evet” diyen Türkiye nasıl olur da onun arzu ve isteklerinin dışında bazı adımlar atar?

Türkiye nasıl olur da “Dünya beşten büyüktür” diye haykırabilir?

Türkiye nasıl olur da Suriye politikasında ABD ile değil de Rusya ile birlikte hareket eder?

Türkiye nasıl olur da Suudi Amerika’ya karşı Katar’ın yanında yer alır?

Türkiye nasıl olur da Mısır’daki darbeye ABD’ye rağmen karşı olur?

Türkiye nasıl olur da ABD’nin Kudüs kararına bütün gücüyle karşı çıkar ve İslâm İşbirliği Toplantısından, ABD’ye rest çeken, “Kudüs Filistin’in başkentidir” kararı çıkartır?

Türkiye nasıl olur da ABD’nin gayri meşru çocuğu olan İsrail’e kafa tutar?

Ve Türkiye nasıl olur da 15 Temmuz darbe girişiminden ABD’yi sorumlu tutma cesaretini gösterebilir?

İşte ABD bütün bunlara tahammül edemiyor.

O istiyor ki yıllardır olduğu gibi ABD ne diyorsa Türkiye baş üstüne desin.

Ama şimdi karşısında bambaşka bir Türkiye var.

Şimdi karşısında kendi haklarına sahip çıkan yeni bir Türkiye var.

İşte bu durum ABD’yi çıldırtmaya yetiyor.

Kendisini dünyanın efendisi olarak gören, “ben güçlüyüm istediğimi yaparım” diye pervasızca hareket eden ABD, Türkiye’nin bu adımları karşısında şok üstüne şok yaşıyor.

İşte bunun içindir ki Türkiye’ye karşı kullanılmak üzere PKK’ya binlerce TIR dolusu silah vererek etrafımızı kuşatıyor.

İşte bunun içindir ki 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında duruyor, destekliyor, hatta planlıyor.

İşte bunun içindir ki Zarrab davası ile Türkiye’yi ekonomik olarak sıkıştırmak istiyor. 

Peki Türkiye ne yapıyor?

Bu kadar büyük ve önemli sorunların üstesinden nasıl gelmeyi planlıyor?

Türkiye, bütün bunların hangi biriyle uğraşsın?

Kendi haklarına, kendi sınırlarına, kendi geleceğine sahip çıkan, zalimin karşısında mazlumların yanında olan ve en gür sada ile her ortamda Hakk’ı haykıran Türkiye doğru yoldadır.

Büyük devlet olmak kolay değil. Hepsiyle uğraşacağız ve vazifelerimizi eksiksiz yerine getireceğiz.

Şunu unutmayalım, Allah’ın gücü ABD’nin gücünün kat kat üstündedir. Rabbim dilerse bu ABD’yi saniyede yerin dibine batırıverir.

Allah, ABD ile biz Müslümanları imtihan ediyor. Zalim ABD’nin yanında mı yoksa Hakk’ın yanında mı yer alacağız? İşte imtihanımız bu…

Suudi Arabistan, Suudi Amerika olarak bu imtihanı çoktan kaybetti. 

Biz Türkiye olarak Hakk’ın yanında yer almaya devam edelim, Rabbim bize yardım edecektir.

Bu arada yine Rabbimizin emri olan, en modern silahlarla donanmamız gerektiğini de unutmayalım.

Ve ne yapıp edip nükleer silaha sahip olalım. Zira bu silahlar üzerimize çullanan düşmana caydırıcı etki yapacaktır.  Sağlıklı ve mutlu yarınlar efendim.   

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar