GRAFİKLİ - Fransa'da zamanlaması siyasete ayarlı saldırılar

GRAFİKLİ - Fransa'da zamanlaması siyasete ayarlı saldırılar

Fransa'da son dönemde düzenlenen terör saldırılarının seçimlere yakın tarihlerde gerçekleşmesi dikkati çekiyor- Son yıllarda düzenlenen saldırılar ile seçimler arasında zamanlama açısından paralellik göze çarpıyor- Saldırganların ortak özelliği, sorunlu b

PARİS (AA) - ÖMER AYDIN - Fransa’da son yıllarda düzenlenen terör saldırılarının, ülkenin siyasi gündemi ile paralelliği dikkati çekiyor. Saldırganların profili hakkında tartışmalı bilgiler ortaya çıkarken, bu kişilerin yönetim ve güvenlik güçleri ile olan ilişkileri de soru işaretleri oluşturuyor.

En son perşembe akşamı Paris’in dünyaca ünlü bulvarı Champs-Elysees’de gerçekleşen ve bir polis memurunun hayatını kaybettiği, biri turist olmak üzere iki kişinin yaralandığı saldırı, akla Fransa’da daha önce düzenlenen terör saldırılarını getirdi.

2012 yılından önce Fransa’da değişik nedenlerle terör saldırıları gerçekleşse de, saldırıların sistematik hale gelişi ve yöntem bakımından benzerlik gösterişine, Toulouse’da bir Yahudi okuluna düzenlenen saldırı başlangıç olarak gösterilebilir. Saldırı, Cezayir göçmeni bir aileden gelen ve çevresinde hırsızlık, kapkaç ve adi suçlar işlemesiyle bilinen Muhammed Merah tarafından düzenlendi. Kamuoyunda “motosikletli katil” olarak bilinen Merah’ın bir hafta içerisinde Montouban ve Toulouse’da düzenlediği üç ayrı saldırıda 7 kişi hayatını kaybetti.

Merah’ın hırsızlık, kapkaç, yankesicilik gibi suçlar nedeniyle girdiği cezaevi dönemi sonrasında Fransız istihbaratı tarafından görevlendirildiği, birçok ülkeye bu yönde seyahatler gerçekleştirdiği şeklindeki ciddi iddialar da aylarca ülke gündeminden düşmedi.

Merah’ın mart ayında gerçekleştirdiği saldırılar, bir ay sonra düzenlenen Fransa cumhurbaşkanlığı seçimlerinin en belirleyici ve kampanya sürecinin en çok konuşulan konularından biriydi. Seçimi, güvenlik politikaları ve banliyölerde şiddet haberleriyle Fransız seçmeninin yakından tanıdığı Nicolas Sarkozy kıl payı kaybetti.

2013’te Fransa seçim ve terör saldırısı bakımından sakin bir yıl geçirirken, Avrupa Parlamentosu seçimlerinin yapıldığı 2014’te yine bir terör saldırısı gerçekleşti. Brüksel’de bulunan Yahudi Müzesi’ne düzenlenen saldırıda Mehdi Nemmouche isimli Fransız vatandaşı, 4 kişiyi öldürdü. Saldırı AP seçimlerinin yapıldığı gün düzenlenmişti.

Saldırıyı DEAŞ adına gerçekleştiren Nemmouche’un hayat hikayesi, Fransa’daki diğer saldırganlardan farksız. 3 aylıkken bakımevine verilen Cezayir kökenli bir babanın 3 çocuğundan biri olan Nemmouche, saldırı gününe kadar hırsızlık, yaralama, soygun ve tehdit nedeniyle en az 8 kez hapis cezası aldı. 2012’de cezaevinden çıkan Nemmouche’un soluğu Suriye’de aldığı biliniyor.

Bir diğer saldırı ise, Fransa tarihinin uluslararası alanda en çok ses getiren terör saldırısı olarak görülen Charlie Hebdo mizah dergisine düzenlenen baskın oldu. Dergi yazarlarının da aralarında olduğu 12 kişinin hayatını kaybettiği saldırıyı Said ve Şerif Kuaşi kardeşler düzenledi. Saldırının ertesi günü, Amedy Coulibaly isimli saldırgan önce Montrouge semtinde bir polis memurunu öldürdü, ardından da Porte de Vincennes’de bulunan bir Yahudi marketine saldırarak 4 kişinin hayatına son verdi. Coulibaly, markete düzenlenen rehine operasyonunda öldürüldü.

7 ve 8 Ocak’taki saldırılar, Fransa’da yine bir seçim arefesinde gerçekleştirilmişti. Departman Meclisleri seçimine damgasını vuran olayların başında Paris saldırıları geliyordu.

Küçük yaşta babalarını kaybeden Kuaşi kardeşler, fuhuş bataklığına düşen ve daha sonra intihar eden bir annenin geriye bıraktığı, Paris’in pedofili merkezi olarak bilinen 19. bölgesindeki Auberviliers sokağında yalnızlığa terk edilen 5 kardeş olarak kayıtlara geçti. Daha sonra yetimhanelerde büyüyen Kuaşi kardeşlerin de diğer saldırganlarla ortak yönü, hırsızlık, gasp, adam yaralama gibi suçlardan dolayı sayısız kere cezaevinde girmek olarak gösteriliyor.

- Bataclan saldırısı

Fransa’da şimdiye kadar kaydedilen en büyük terör saldırısı olan Kasım 2015 saldırılarının düzenlendiği günlerde yine Fransız halkı sandığa gitmeye hazırlanıyordu. 6 ve 13 Aralık 2015 tarihlerinde yapılan Bölge Meclisleri seçiminin tek gündem maddesi olduğu ülkede, 13 Kasım akşamı Paris’in 6 ayrı bölgesinde düzenlenen saldırılarda 130 kişi hayatını kaybetti. Üç ayrı koldan düzenlenen saldırılar sonrası Fransa’da hayat tamamen değişirken, terör ve saldırıların sonuçları, üç hafta sonra yapılan seçimlerde sandığa yansıdı. Seçimlerde sol zayıflarken, sağ ve aşırı sağ oy patlaması gerçekleştirdi.

Fransa yönetimi, saldırıları gerçekleştiren 9 kişiden Salah Abdeslam dışındakilerin öldürüldüğünü açıkladı. Bu kişiler dışında saldırıya yardım ettikleri veya saldırganlara destek verdikleri düşünülen çok sayıda kişi sorgulandı. Şimdiye kadar Fransa’da gerçekleşen en büyük terör saldırısı olan Kasım 2015 saldırılarıyla alakalı olduğu düşünülen 30’a yakın kişi hakkında soruşturma açıldı.

Bataclan saldırganı Fuad Muhammed-Aggad, Cezayir kökenli bir ailenin çocuğu. Küçük yaştayken anne-babasının boşanması sonrası ekonomik zorluklar ve sosyal sorunlar içerisinde büyüdüğü biliniyor.

Bir diğer saldırgan Samy Amimour ise, Paris’in Drancy banliyösünde erken yaştayken ayrılmış feminist bir anne ve ticaret ile uğraşan “Batılı yaşam tarzını benimsemiş” bir ailenin oğlu.

Saldırganlardan Abdelhamid Abaaoud ise, Belçika’ya yerleşen Faslı bir ailenin çocuğu. 20’li yaşlarına kadar her hangi bir kaydı olmayan Abaaoud, yaşadığı mahallede gece hayatına düşkünlüğü, sık sık sarhoş olup çevresine zarar vermesi ve kavgalarıyla bilinen biri.

Bataclan saldırısını düzenleyenlerden 1985 doğumlu İsmail Ömer Mustafa, Faslı bir baba ve Portekizli bir annenin çocuğu. Zor bir çocukluk dönemi geçiren Mustafa, 2004-2010 yılları arasında hırsızlık, kapkaç gibi küçük suçlardan dolayı 8 kez hüküm giymiş. 2 çocuk babası olan Mustafa'nın, 2013’te Suriye’ye gittiği biliniyor.

13 Haziran 2016’da gerçekleşen Magnanville saldırısında iki polis memuru hayatını kaybetti. Saldırgan 25 yaşındaki Fas kökenli Larossi Abballa’nın saldırı gününe kadar çok sayıda adi suç işlediği ortaya çıkarken, 2013’te 3 yıl hapis cezasına çarptırıldığı kaydedildi. Abballa’nın daha sonra terör örgütü DEAŞ ile ilişkiye geçtiği açıklandı.

2016’da gerçekleşen bir diğer saldırı Fransa’nın turizm şehri Nice’de meydana geldi. Fransa Milli Günü’nde kalabalığın içine kamyonla düzenlenen saldırıda 86 kişi hayatını kaybetti. Saldırgan, Mohamed Salmene Lahouaiej-Bouhlel’in uzun yıllar depresyon tedavisi gördüğü, evlendikten sonra eşine şiddet ve işkence uyguladığı, alkol bağımlılığı, uyuşturucu ve cinsel sorunlar dahil çok sayıda nedenden dolayı boşanma aşamasında olduğu açıklandı.

Champs-Elysees saldırısını gerçekleştirdiği açıklanan Karim Cheurfi’nin önceki yıllarda aldığı çok sayıda hapis cezası ve gözaltı kararı bulunuyor. Saldırganın 39 yaşındaki Karim Cheurfi olduğunu açıklayan Paris Cumhuriyet Savcısı François Molins, bu kişinin daha önce 4 kez mahkum olduğunu bildirdi.

Saldırganın ilk defa 2001 yılında cezaevine girdiğini kaydeden Molins, yine polis yaralamanın da içinde olduğu toplam 4 mahkumiyet ile 14 yıl cezaevinde kaldığını söyledi. Güvenlik kayıtlarında radikalleşme veya DEAŞ ile yakınlığına dair bir kayda rastlanmayan Cheurfi, bu yılın şubat ayında bir ihbar üzerine gözaltına alınıp delil yetersizliğinden serbest bırakıldı. Yakın çevresi ve eski avukatı da, Cheurfi'nin dinden uzak, psikolojik sorunları olan, asosyal biri olduğu yönünde Fransız basınına açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı seçimine iki gün kala gerçekleşen son terör saldırısı sırasında tüm adaylar televizyonda canlı yayınlanan açık oturum programında halka hitap ediyordu. Sandığa gitmeye hazırlanan vatandaşa seslenmek için belki de son fırsatı değerlendirmeye çalışan adaylar, gelen saldırı haberi ile adeta şok yaşadı. Tüm adaylar, Fransa’nın daha çok güvenliğe, daha çok korunmaya ve güvenlik görevlisine ihtiyacı olduğunu belirten açıklamalarla ilk tepkilerini canlı yayında verdi.

11 adayın yarışacağı seçimde aşırı sağın temsilcisi Marine Le Pen anketlerde birinci gösterilirken, bağımsız aday Emmanuel Macron ikinci sırada yer alıyor. Sağın adayı François Fillon ve aşırı sol aday Jean-Luc Melenchon arasındaki üçüncülük çekişmesi ise sürüyor.

Son yıllarda her seçim öncesi bir terör saldırısına maruz kalan Fransa’da aşırı sağ bu seçimlerden oy oranını artırarak çıkmıştı. Bu kez saldırının sandığa nasıl yansıyacağı ise en çok merak edilen konuların başında geliyor.





AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :