GRAFİKLİ - Başkanlığının ilk yılında Trump'ın uluslararası toplumla imtihanı

GRAFİKLİ - Başkanlığının ilk yılında Trump'ın uluslararası toplumla imtihanı

ABD Başkanı Trump'ın birinci yılındaki tartışmalı politikaları, küresel anlaşmalar ve ittifaklara ilişkin agresif yaklaşımı uluslararası toplumu bir araya getiren en büyük platform olan 193 üyeli BM'de soğuk rüzgarlar estirdi- Trump'ın BM Genel Kurulu'nda

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER (AA) - BETÜL YÜRÜK - ABD Başkanı Donald Trump'ın birinci yılındaki tartışmalı politikaları, uluslararası anlaşmalar ve ittifaklara ilişkin agresif yaklaşımı Birleşmiş Milletlerde (BM) de hissedildi.

ABD'nin BM'ye yaptığı finansal desteği azaltmakla kalmayan Trump, uluslararası anlaşmalardan ve BM bünyesindeki örgütlerin bazılarından da geri çekildi.

Trump'ın BM'ye yönelik politika değişikliğinde ve maddi desteği azaltma tehditlerinde Washington yönetiminin İsrail-Filistin sorununa yönelik politikaları fazlasıyla etkili oldu.

Başkanlık görevine geldiği ilk günden beri eleştirdiği BM'ye ABD'nin finansal desteği azaltacağı tehdidini sıkça dile getiren Trump, fon kesintisi adımını da BM Genel Kurulu'nda ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanımasını kınayan ve reddeden kararın ardından atmış oldu.

Trump, Türkiye ve Yemen tarafından BM Genel Kurulu'na getirilen Kudüs kararına lehte oy kullanan ülkelere finansal desteği kesme tehdidinde bulunmasına rağmen karar 9'a karşı 128 "evet" oyuyla kabul edildi.

Bunun üzerine ABD, 2018-2019 mali yılında BM'nin bütçesine aktaracağı kısımdan 285 milyon dolar azaltma kararı aldı ve Trump yönetiminin BM Genel Kurulu'nda yaşadığı yenilginin faturası da BM'ye kesildi.

BM'nin 5,4 milyar dolarlık genel bütçesinin yüzde 22'sini ve yıllık 7,9 milyar doları bulan 16 BM barış gücü misyonunun bütçesinin yüzde 28,5'ini sağlayan ABD, örgüte hala en fazla katkı yapan ülke konumunda bulunuyor.

Trump, "Filistinlilere yılda yüzlerce milyon dolar ödüyoruz ve karşılığında hiç saygı görmüyoruz. Uzun süredir gecikmiş barış anlaşmasını İsrail ile müzakere etmek bile istemiyorlar... Artık barışı konuşmak istemeyen Filistinlilere neden gelecekte büyük miktarlarda ödeme yapmamız gereksin?" açıklamasıyla fon kesintisi tehditlerinden birini de BM Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşuna (UNRWA) yaptı.

ABD'nin İsrail-Filistin sorununa bakışı ve benimsediği politika Trump'ın BM temsilcisi Nikki Haley'nin açıklamalarında da kendini gösterdi.

ABD yönetimlerinin BM dahil her zaman ve platformda İsrail'i savunduğu, BMGK'de İsrail-Filistin sorununu ilgilendiren 40'tan fazla karar tasarısını veto ettiği ancak önceki ABD Başkanı Barack Obama döneminde bu desteğin "mecburiyetten ve ABD siyaseti gerektirdiği için verildiği ve çok da gönülden olmadığı" yorumları yapılırken, Obama ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun arasının pek iyi olmadığı biliniyordu.

Obama'nın görev süresinin son günlerinde BMGK'ye gelen karar tasarısı bunun açık göstergesi oldu. İsrail'in yerleşim birimi inşalarını kınayan ve bunlara derhal son verilmesini isteyen tasarı, ABD'nin veto yetkisini kullanmayıp çekimser kalmasıyla kabul edilmiş ve İsrail buna büyük tepki göstermişti.

Haley, göreve başlamasının ardından bu politikanın değiştiğini açık şekilde belirterek, "Böyle bir şeye bir daha asla izin vermeyeceğiz." açıklaması yapmış, İsrail-Filistin sorununun BMGK'de her ay görüşülmesini eleştirerek bu toplantıları "İsrail'i hırpalama seansları" olarak nitelendirmişti.

Trump ise BMGK'nin bu kararına "20 Ocak'tan sonra işler farklı olacak." mesajıyla tepki göstermiş, "BM, büyük bir potansiyele sahip olmasına rağmen şu an sadece insanların bir araya gelerek konuşup iyi vakit geçirdiği bir kulüp, çok üzücü." değerlendirmesinde bulunmuştu.

Trump yönetiminin İsrail konusundaki hassasiyetini ortaya koyan bir diğer olay ise BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in eski Filistin Başbakanı Salam Fayyad'ın BM Libya Özel Temsilcisi olarak atamayı teklif ettiğinde ortaya çıktı. Guterres, Fayyad'ı aday gösterdi ancak Haley buna karşı çıktığı için bu atama gerçekleşmedi.

- ABD, BM Barış gücü misyonlarına yardımı azalttı

ABD'nin BM'ye yaptığı mali yardımlardaki kesintiler barış gücü misyonlarına da yansıdı ve bu misyonlara aktarılan fonlarda 600 milyon dolarlık kesintiyle gidildi.

Ayrıca yine ABD'nin çağrısı üzerine, yıllık maliyeti 1,2 milyar doları bulan BM'nin Demokratik Kongo Cumhuriyeti'ndeki "en büyük ve en masraflı" misyonundaki askerlerinin sayısının azaltılması kararı alındı. Haiti'de de 13 yıldır görev yapan barış gücü misyonu (MINUSTAH) kapatıldı.

- Trump, ABD'yi Paris İklim Anlaşması'ndan çekti

Donald Trump, "Önce Amerika" politikası kapsamında ABD'yi eski Başkan Barack Obama yönetimi tarafından imzalanan çeşitli küresel sözleşmelerden de çekti.

Trump'ın hem ABD'de hem de dünya genelinde büyük tepki çeken kararlarından biri ülkesini iklim değişikliğiyle küresel mücadeleyi hedefleyen Paris Anlaşması'ndan çekme kararı oldu.

Trump, 1 Haziran'da uzun vadede siyasi ve ekonomik açıdan sonuçlar doğurabilecek tartışmalı bir karara imza atarak, seçim kampanyası sırasında verdiği önemli vaatlerden birini daha yerine getirdi.

İklim değişikliğini inkar eden ve bunun "Çin uydurması" olduğunu savunan Trump, bu anlaşmayı "Çin ve Hindistan gibi ülkelere avantaj sağlarken ABD'yi dezavantajlı bir konuma düşürüyor olması" iddiasıyla eleştiriyordu.

Trump, selefi Obama'nın izlerini silme yönündeki hedeflerinden birine daha ulaşmış olsa da ABD, Suriye ve Nikaragua'nın Paris İklim Anlaşması'nı imzalamasının ardından bu deklarasyona destek vermeyen tek ülke konumuna düştü.

Ancak ABD bu anlaşmadan geri çekilmiş olsa da karar hemen yürürlüğe giremiyor. Anlaşmanın yasal hükümlerine göre, ABD, çekilme talebini anlaşmanın yürürlüğe girmesinden üç yıl sonra yani en erken 4 Kasım 2019 tarihinde BM'ye iletebiliyor. Talebin kabul edilmesini takip eden sürecin yaklaşık bir sene sürecek olması nedeniyle ABD anlaşmadan resmi olarak Kasım 2020'de ayrılabilecek.

Türkiye'nin de aralarında olduğu 190'dan fazla ülkenin imzaladığı 4 Kasım 2016 yılında imzalanan Paris İklim Anlaşması küresel ısınmayla dünya çapında mücadele edilmesi için atılmış en önemli uluslararası adımlardan biri olarak görülüyor.

- ABD, UNESCO'dan çekildi

Trump'ın ABD'nin yer almasını istemediği diğer bir kurum ise Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) oldu. UNESCO'dan çekilme kararını 12 Ekim'de dünyaya ilan eden Trump yönetimi, karara gerekçe olarak UNESCO'nun "İsrail karşıtı tutumu" ve kurumdaki "yapısal reform ihtiyacını" gösterdi.

ABD'nin hemen ardından İsrail'in de UNESCO'dan ayrılma kararını açıklaması, iki ülkenin bu kuruma karşı ortak pozisyon aldığını net bir şekilde ortaya koydu.

Ancak söz konusu karar, UNESCO Anayasası'nın 2'nci maddesinin 6'ncı bölümüne göre, 31 Aralık 2018'de hayata geçebilecek.

- BM Nüfus Fonuna yardımlar durduruldu

ABD'nin finansal desteğini kestiği ilk kuruluş, diğer BM örgütlerinden farklı olarak hükümetler tarafından gönüllü olarak finanse edilen BM Nüfus Fonu (UNFPA) oldu.

Trump yönetimi, 3 Nisan'da Çin'deki "zorunlu kürtaj ve gönüllü olmayan kısırlaştırma programlarına destek verdiği ya da bu tür programlara katıldığı" iddiasıyla UNFPA'ya yaptığı maddi yardımı durdurma kararı da aldı.

UNFPA'ya en fazla fon sağlayan 4. ülke olan ABD, bu kuruluşa 2015 yılında 75 milyon dolar yardım yapmıştı ve yardım miktarında her yıl azalmaya gidilmişti.

- ABD göçmen ve mülteci anlaşmasından çekildi

Trump'ın Beyaz Saray'daki birinci yılında ABD, uluslararası bir anlaşmaya daha sırtını döndü ve politikalarına ters düştüğü gerekçesiyle 3 Aralık'ta New York Mülteci ve Göçmenler Deklarasyonundan da ayrıldı.

Göçmen ve mültecilerin haklarının korunmasını içeren deklarasyon 2016 yılında BM Genel Kurulu'nda kabul edilmişti.

Ayrıca ABD'nin BM Daimi Temsilcisi Haley, "İsrail karşıtı" olmakla eleştirdiği 47 üyeli Cenevre Merkezli İnsan Hakları Konseyinden ABD'nin çekileceğini sık sık dillendirse de Trump yönetimi bu konuda henüz bir adım atmadı.

- ABD ve Kuzey Kore arasındaki gerginlik BMGK gündeminden düşmedi

Trump'ın ilk yılında BM gündemini en fazla meşgul eden konulardan biri de ABD ve Kuzey Kore arasındaki "nükleer gerginlik" oldu. Kuzey Kore'nin nükleer programına ve füze denemelerine hız vermesi, Trump ve Kuzey Kore lideri Kim Jong-un'un karşılıklı kışkırtıcı açıklamaları ve bu iki ülkenin savaşın eşiğine gelmesi defalarca acil olarak toplanan BM Güvenlik toplantılarına damga vurdu.

Kuzey Kore'yi güçlü ekonomik yaptırımlarla köşeye sıkıştırarak müzakere masasına getirmeyi hedefleyen Trump yönetimi, BMGK'de Pyongyang'a yönelik yaptırım kararları alınmasında başı çekti.

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :