Gözde sarı nokta hastalığı

Gözde sarı nokta hastalığı

Yakın Doğu Üniversitesi (YDÜ) Hastanesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Erol Dülger, sarı nokta hastalığının, merkezi, kalıcı, merkez görme kaybı ile seyreden yaşlı nüfusu etkileyen bir göz hastalığı olduğunu ifade etti.

65 yaş üstü bireylerde başlıca kalıcı görme kaybı sebepleri arasında bulunan sarı nokta hastalığı hakkında bilgiler veren Yrd. Doç. Dr. Dülger, kişilerde göz küresinin kabaca üç katmandan oluştuğunu, en dış kısmın sert tabaka, orta kısmın damarlı ağ tabaka ve en iç kısmın ise retina denilen sinir tabakasından oluştuğunu belirtti. Retina üstünde merkezi görmeyi sağlayan hücrelerin bulunduğunu ve tıpta maküla adı verilen bir alan bulunduğunu söyleyen yrd. Doç. Dr. Dülger, bu alanda yaşlanmaya veya ağ tabakasından gelen damarlanmalara bağlı olarak maküladaki hücrelerde bozukluk ve merkezi görme kaybı gerçekleştiğini ifade etti.

Sarı nokta hastalığında risk faktörleri
Sarı noktanın, genetik yatkınlık ve çevresel faktörlerle ortaya çıkan multifaktöryel bir hastalık olduğunu söyleyen Dülger, başlıca risk faktörleri arasında kişinin ailesinde veya akrabalarında sarı nokta hastalığı bulunması, sigara kullanımı, ileri yaş, kötü beslenme, kalp hastalığı, tansiyon hastalığı, obezite, hareketsizlik ve romatizmal hastalıklar olduğunu ifade etti.
Bulguları
Sarı nokta hastalığında bulguların düz çizgilerde eğrilme, görüntünün merkezinde siyah nokta olması ve kişilerin yüzlerini ayırt etmekte zorlanma olduğunu belirten Dülger, sarı nokta hastalığının göz muayenesi ile tespit edilebileceğini belirtti. “Kareli Kağıt” testi ve göz anjiosunun (FFA), hastalığın durumu ve tedavi planının oluşturulmasında kullanıldığını bu işlemlerin 5 yada 10 dakika içerisinde poliklinik ortamında uygulanabileceğini belirtti.
Tedavi yöntemi
Sarı nokta hastalığının kuru ve yaş tipi olmak üzere 2 formu olduğunu ifade eden Dülger, tedavi ile hastalığı tamamen ortadan kaldırmanın henüz mümkün olmadığını belirterek, şunları söyledi: “Tedavilerin amacı hastalığı aynı seviyede tutmak veya ilerlemesini yavaşlatmaktır. Tedavide sarı nokta hastalığı için özel hazırlanmış göz vitamin-mineral-omega3 yağ asitleri içeren tabletler kullanılabilmektedir. Hastalığın durumuna göre bazı göz içi enjeksiyonların da uygulanması gerekebilir.”
“Vitamin, mineral, omega-3 yağ asitleri ve antioksidan alımındaki azalma gözün işlevini bozabilmektedir”
Sarı nokta hastalığında yaşlanma ve genetik yatkınlığın kontrol edilemeyen risk faktörleri arasında olduğunu dikkat çeken Dülger, ancak sigara kullanımı varsa bırakılması gerektiğini belirtti. Yrd. Doç. Dr. Erol Dülger şöyle devam etti: “Sigaranın tüm dokularda olduğu gibi gözde de zehirli atıkların oluşmasına ve yenilenemeyen hücre hasarına yol açarak hastalığa sebep olduğu düşünülmektedir. Düzenli yaşam tarzı, egzersiz ve beslenme; hazır gıdalar yerine yeşil sebze, havuç ve balık tüketimi (özellikle omega-3ten zengin somon balığı) önerilmektedir. Gözdeki sinir tabakasının vitamin ve mineral tüketiminin, diğer dokulara göre 5 kat daha fazla olabileceği düşünülmektedir. Sonuçta vitamin, mineral, omega-3 yağ asitleri ve antioksidan alımındaki azalma gözün işlevini bozabilmektedir.”
Sarı nokta hastalığında düzenli göz muayenesi ve tedavi başlanması önemli
Sarı nokta hastalığında tedavi uygulanmadığı takdirde merkezi kara lekenin genişlediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr. Erol Dülger, hastalığın geri dönüşümsüz tam körlüğe kadar ilerleyebileceğini belirtti. Hastalığın, ailesinde sarı nokta hastalığı olan bireylerde ve ağır sigara içicilerde 40-45 yaş arasında görüldüğünü söyleyen Yrd. Doç. Dr. Erol Dülger, bunların dışındaki bireylerin, 50 yaşından itibaren doktorun önerileri ışığında düzenli göz muayenesi yaptırması gerektiğini ifade etti.