“Gönlümüzdeki Mevlana” Söyleşileri Yapıldı

“Gönlümüzdeki Mevlana” Söyleşileri Yapıldı

“Gönlümüzdeki Mevlana” Söyleşileri Yapıldı

Mevlana’nın 745’inci Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Etkinlikleri çerçevesinde, Selçuk Üniversitesi Mevlana Araştırmaları Enstitüsü tarafından düzenlenen, “Gönlümüzdeki Mevlana Söyleşileri- IX” başlıklı ve “Mecalis-i Seb’a/ Hz. Mevlana ve Eğitim” konulu söyleşi, Selçuk Üniversitesi Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.

gonlumuzdeki-mevlana”-soylesileri--(1).jpg

Programa, Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Şahin, Selçuk Üniversitesi Genel Sekreteri İbrahim Halıcı, Cumhurbaşkanlığı Sosyal Politikalar Kurulu Üyesi Dr. Murat Yılmaz, Türkiye Maarif Vakfı Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün, Karadağ İslam Birliği Başkanı Rıfat Fejzic, Mevlana Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ali Temizel, akademisyenler ve çok sayıda öğrenci katıldı.

ŞAHİN: TACİKLER MEVLANA’NIN TACİKİSTAN’DA DOĞDUĞUNA İNANIYORLAR

Mevlana’nın önemli bir değer olduğunu söyleyen Selçuk Üniversitesi Rektörü ve Söyleşi Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şahin, “Biz yaklaşık bir ay önce Tacikistan’a gittik ve konumuz, gündemimiz Mevlana’ydı. Mevlana bağlamında ve zemininde o bölgede dini, kültürel ve tarihi bağlarımız olan insanlarla ortak bir çalıştay düzenledik. Orda yeni fark ettiğimiz şeyler oldu. Örneğin; Tacikler, şu iddiadalar; Mevlana’nın Tacikistan’ın wash Bölgesi’nde doğduğunu ve çok küçük yaşta babasının görevi vesilesiyle bugün Afganistan sınırları içerisinde olan Belh şehrine göç ettiklerini ifade ediyorlar. 8 yaşına kadar orada, 8 yaşından sonra da yaklaşık 8 yıl süren bir seyahat sonrasında önce Karaman’a ardından Konya’ya gelip yerleşiyor. Bu süreç aslında Mevlana’nın eğitim sürecinin devam ettiği bir süreç. Seyahat süreci, O’nun 3 kelimeyle özetlediği, ‘Hamdım-Piştim-Yandım’ ifadesinin de bir kısmının karşılandığı bir süreçtir” dedi.

“GÖNÜL BAĞINIZ YOKSA DİĞER İRTİBATLAR GEÇİCİ”

Mevlana’nın hem doğu hem de batıyla ilişki kurulabileceği ortak bir değer olduğunu aktaran Rektör Şahin, “Havayollarıyla, karayollarıyla deniz yollarıyla çeşitli ticari vesilelerle batı ve doğu toplumlarıyla ya da devletleriyle ilişkiyi kurabilirsiniz. Ama gönül bağınız yoksa veya yeterince güçlü değilse, diğer irtibatlar geçici olmaktadır” şeklinde konuştu.

“EĞİTİMİN MANEVİ, İNSANİ, AHLAKİ, SOSYAL VE TOPLUMSAL BOYUTU İHMAL EDİLMEMELİ”

Bugünün dünyasında eğitimin çok geliştiğini söyleyen Rektör Şahin, “Eğitimi biz tek boyutlu dünyevi eğitim olarak düşünüyoruz. İnsanları sadece et ve kemikten oluşan bir cisim olarak görüyoruz, eğitimde ve tek kriterimiz başarılı olmak, başarının ölçüsü de not olmaktadır. Oysa eğitimin manevi, insani, ahlaki, sosyal ve toplumsal boyutunu biz, ihmal edemeyiz. İhmal ettiğimiz zaman çok eğitimli ve donanımlı ama toplum için çok tehlikeli insanlar yetiştirebiliriz. Bizim buna müsaade etmememiz lazım. Dolayısıyla 3 boyutlu eğitim geliştirmemiz gerekiyor. Geçmişine bağlı, gününü yaşayan ve gelecekte de ahirette de hesap vereceğine inanan insanlar yetiştirmemiz lazım” dedi.

YILMAZ: FARKLI KİMLİKLİ İNSANLAR ÇÖZÜM ÜRETECEKTİR

Cumhurbaşkanlığı Sosyal Politikalar Kurulu Üyesi Dr. Murat Yılmaz, Türkiye çevresinde ve Dünya’da oluşturulan barış döneminin her defasında belli sınavlardan geçtiğini söyledi. Dr. Murat Yılmaz, “Bütün bunlar karşısında Türkiye’nin ve bölgenin etnik mezhebi bölgeci ve ayrışmaların ötesine geçecek müşterek bir kimlik ve eğitim politikasıyla iş birliği, dayanışma ve barış içerisinde problemlerine yoğunlaşması gerekiyor. Bunun yolu da her ülkenin kendi içerisinde bulunacağı kendi tarihine uygun ama son tahlilde demokratik çözüm yolları olacaktır. Çünkü demokratik çözüm yollarında toplumlar kendi kimlikleriyle ister istemez, yüzleşecekler ve kendi kimliklerinin etrafında yaşayan farklı toplumsal kesimleri dikkate alarak bir demokratik çözüm üreteceklerdir” dedi.

“DEMOKRASİYLE YENİ BİR EĞİTİM VE KÜLTÜR POLİTİKASI İNŞA E DİLECEK”

Önümüzdeki dönemde Türkiye’nin kültürel bir sıçramanın eşiğinde olduğunu belirten Dr. Murat Yılmaz, “Özellikle kültür ve eğitim alanındaki gelişmeler siyasi ve iktisadi gelişmeleri takip eder. Birtakım yollarla bir kimlik ve eğitim kültür politikası dayatmamız söz konusu olamaz. Çünkü artık demokrasi var. Bu demokrasi içerisinde bütün paydaşların katıldığı ortak bir havuzdan ortak bir paydayla yeni bir eğitim ve kültür politikası inşa edilecek ve bu çerçeve içerisinde de bunu taşıyan Konya gibi şehirlerimiz, bunu taşıyan Selçuk Üniversitesi gibi kurumlarımızla bu çözüme çok yakın olduğumuzu söyleyebiliriz. Önemli olan husus bundan sonrada aramızda farklılıklar tartışmalar olacak. Bütün bunların ortak bir faydada demokrasi ve özgürlük çerçevesinde hepimizin karşılıklı kabulüyle sonuçlanacağına inanmamız başarının şartıdır” şeklinde konuştu. 

FEJZİC: BATININ OYUNUNA GELMEYİN!

Karadağ İslam Birliği Başkanı Rıfat Fejzic, dünyanın yeni bir yapılanmaya gittiğini belirterek, Mevlana’nın aşk, sevgi, sözlerinin bugünkü dünya için en çok ihtiyaç olduğunun altını çizdi. Rıfat Fejzıc, “İslam alemi şu anda çok zor şartlar altında yaşıyor. Belli güçler Türkiye üzerinde, Türkiye’ye bir şeyler yapabilir miyiz? Diye uğraşıyorlar. Bu gelip geçecek bir şey. Ama devlet, huzur, barış, istikrar ve güven parayla satın alınmaz. İstediğiniz kadar cebinizde para olsun. İnanın Türkiye dışındaki Müslümanlar, belki de Türkiye’yi sizden daha fazla düşünüyorlar. Batının oyununa gelmeyin. Batılılar samimi değil ama siz öyle değilsiniz. İnsan insanın aynasıdır. Siz temiz bir aynasınız. Herkese kucak açıyorsunuz. Ama dünya artık maalesef, böyle bir dünya değil” dedi.

AKGÜN: ÜLKÜMÜZÜ DÜNYAYA GÖSTERECEĞİZ

Türkiye Maarif Vakfı Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün ise, “Yeniden ülkümüzü dünyaya götüreceksek eğer, değerler noktasında bir okuma yapılmalı. Bugün küresel sistemde çok büyük krizler var. Dünya düzeni, şuanda düzensizliğe dönüşmüş durumda. Bu tür kriz ve kaos durumlarında siyasi düzeni yeniden inşa etmenin yolları vardır. İlk olarak, Nizamülmülk’ün getirmiş olduğu çözüm. Bilginin yeniden üreteceği Nizamiye Medreseleri kuruyor. Eğitim, zihin inşa eder ve o büyük medreselerde inşa edilen eğitimle de Selçuklu ve Osmanlı’nın temeli atılıyor. İkinci bir yol olarak da insanların ümitlerini korumanız lazım. Bu ümit koruma aşamasında Mevlana’da önemli bir kişi oluyor. En önemli şey inşa edici olmak ve yıkmamaktır. En zor zamanlarda bile iyi şeyler yapmaya devam etmek. Hz. Mevlana’nın galiba bize en büyük mirası budur” diye konuştu.

Temizel: MEVLANA’YI İYİ TANIMALIYIZ

Selçuk Üniversitesi Mevlana Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ali Temizel, söyleşinin bu yıl ki başlığının “Mecalis-i Seb’a: Hz. Mevlana ve Eğitim” olduğunu söyledi. Mevlana’nın yüzyılları aydınlatan ve aydınlatmaya devam eden eserlerinden birinin de Mecalis-i Seb’a olduğunu belirten Prof. Dr. Ali Temizel, “Türkçe yedi meclis yani yedi vaaz sohbeti anlamına gelen bu küçük hacimli eserini önemli kılan yanlarından birisi de hiç şüphesiz Mevlana’nın, daha çok camideki yönünü, âlim Mevlana’yı, İmam Mevlana’yı başka bir ifadeyle Şems öncesi Mevlana’yı tanımamıza yardımcı olmasıdır. Bunlara ilave olarak bu eser, insanla ilgili olarak günlük dini ve sosyal yaşantısını, yaratıcısına karşı sorumluluğunu, ahiret inancına bağlılığından dolayı dünyada nasıl yaşaması gerektiğini anlatması bakımından önem arz etmektedir” dedi. Program sonrasında plaket ve katılım sertifikası takdim edildi.