Arif Köse /ey kavmim

Arif Köse /ey kavmim

Gizli Tehlike

Çokça kullanırız şu sözü: “Allah “her şeyle karşıma gel, kul hakkıyla gelme” der”.  Buradan anlıyoruz ki kul hakkının farkındayız. Peki, dilde farkında olduğumuz bu

tehlikenin, günlük yaşantıda hakkını veriyor muyuz? Örneklendirelim:

            Faizden kaçıyorsunuz, bulaşmıyorsunuz ama bir tanıdığınızın herhangi bir şekilde faizle iştigal ettiğini biliyorsunuz ve hiç uyarmıyorsunuz. “Herkesin aklı var, fikri var” dediniz geçtiniz. Hem vallahi hem billahi o tanıdığınız hesap gününde yakanıza yapışacak “neden beni uyarmadın” diye ve sizden davacı olacak: “Allah’ım, bu biliyordu benim günahımı ama uyarmadı” diyecek.

            Çocuğunuz okula gidiyor, iyi kötü sınıfları geçiyor ama namaz kılmıyor ve siz de ses etmiyor, üzerine gitmiyorsunuz. İşte kul hakkıdır bu. Hesap gününde herkes aynı yaşta olacak ve çocuğunuz size hesap soracak “neden bana namazı emretmedin” diye. Çocuğunuzun üzerinizdeki hakkıdır dini öğretmeniz ve namazı emretmeniz.

”Çocuklarınıza yedi yaşına girdiklerinde namazı emredin…” (Ebu Davud)

“Hepiniz çobansınız ve hepiniz elinizin altındakilerden sorumlusunuz” (Buhari)

            Kırmızı ışık yandı, aracınızla durabileceğiniz halde durmadınız ve araçların veya yayaların geç geçmesine sebep oldunuz. Kul hakkını başka nerede ararsınız ki?

            Paranız olduğu halde borcunuzu parça parça ve gecikmeli ödediniz veya ödemediniz.

Aklıma bir şarkı sözü geldi: “Ben sormazsam Allah sorar, yanarsın yar”

            Hep anlatılır: Sefere çıkan Osmanlı askerlerinin, üzümlerini yedikleri bir bağa fazlasıyla bedelini iğneledikleri. Elbisesinin eteğinde uyuyan kedi uyanmasın diye elbisesini kesen bir İslam ümmetine atfediyoruz kendimizi ama deveyi havuduyla yutuyoruz.

            Allah sizi Türkiye’de, bir başka kulunu Afrika’da yarattı. Siz de o kul da kendine İslam dinini seçti. Böylece din bağıyla bağlanmış ve kardeş olmuş oldunuz. Siz, ihtiyaçlarınızı giderecek olandan fazla dünyalığa kavuştunuz. Afrika’daki Arakan’daki kul ise içecek su bile bulamadı. Sizin o kardeşinizin elinden tutmayıp zevke sefaya dalmanız, ev üzerine ev, araba üzerine araba alıp değiştirmeniz, telefonun televizyonun milyarlığına, evin trilyonluğuna kaçmanız, tatil beldelerinde yayıla yayıla keyif çatmanız kul hakkıdır.                                                                                                                                     “Onların mallarında isteyen ve isteyemeyen için bir hak vardır” (Zariyat Suresi, 19. Ayet)

Birinin gıybetini yapmanız veya yapılmasını dinlemenizdir kul hakkı.

Sahibi olduğunuz basın yayın organında haklının değil güçlünün yanında olmanızdır, eleştirmeniz gerekenleri eleştirmemeniz, milleti yanlış bilgilendirmeniz, millete Hakk’ı haykırabilecekken, insanlara doğruyu gösterebilecekken, objektif olmanız gerekirken, paranın geldiği yöne yelken açmanızdır kul hakkı.

            Çekirdeğin, fıstığın üzerine daha güzel tat versin diye Mono Sodyum Glutamat (MSG) eklemendir kul hakkı,

Deri olmayan ayakkabıya yemin ederek “deridir” demen,

Süte su katman, ihaleye fesat karıştırmandır kul hakkı.

Otobüste arkaya ilerlemeyerek birilerinin binememesine sebep olmandır kul hakkı.

Matematik dersinde din anlatman, din dersinde siyaset yapmandır kul hakkı

Malı alırken verdiğin ödeme sözüne uymamandır kul hakkı.

Sırada vatandaş beklerken randevusuz gelen müteahhidi odana almandır kul hakkı.

 

Boynuzsuz koyunun hakkını boynuzludan alacaktır Allah, seninkini mi bırakacak?

O gün “ye kürküm ye” olmayacak,

O gün “Efendim, Başkanım” diye peşinizde dönen dili dışarıda yalakalar olmayacak, O gün para, altın, makam, visa, çek-senet geçmeyecek,

O gün koruyucu amirler olmayacak,

O gün kızdıklarınızın üzerine gönderdiğiniz kuvvetleriniz olmayacak,

O gün harama fetva veren hocalar olmayacak,

O gün açıklarınızı kapatan muhasebeciler olmayacak,

O gün güçlü ortaklarınız olmayacak,

O gün üçkâğıt dönmeyecek beyler,

Çoban Süleyman ile Sultan Süleyman bir olacak o gün…

            “Resulullah sorar: Müflis kimdir biliyor musunuz? Müflis o kimsedir ki kıyamet günü namaz, oruç ve zekât sevaplarıyla gelir. Ancak öyle alacaklıları (hakkına girdikleri) vardır ki, iyiliklerinin sevabı şuna buna verilir ve üzerindeki kul hakları bitmeden sevapları biterse, hak sahiplerinin günahları kendisine yüklenir ve cehenneme atılır” (Müslim)

            İşte kul hakkının akıbeti,

            “Bir kadın, eve hapsettiği bir kedi yüzünden cehenneme gitti. Kediyi hapsederek yiyecek vermemiş, yeryüzünün haşeratından yemeye de salmamıştı” (Müslim)

            Buyurun cenaze namazına…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum