Selman S. Akyüz

Selman S. Akyüz

Giray Bulak’ın “Keşke”leri

“Keşke 2-1 öndeyken bir gol daha bulup maçı koparmak için oyuncularıma önde basmaları, yüklenmeleri için baskı yapmasaydım. Bazen doğruları yapmak için hamle yapıyorsunuz ama maalesef tutmayabiliyor. Pozisyonun dönüşünde kalemizde gol gördük”

Giray Bulak’ın Galatasaray ve Trabzonspor maçlarında keşke demeyi ne kadar çok sevdiğini gördük. Raşit Çetiner gibi 8 kişiyle defans yapan bir teknik direktörden sonra bu iyi bir gelişme. Bazen hamle yapıp keşke demeye razı olmak gerekiyor.  

Ancak ben de diyorum ki; “Keşke bu iki maçı da kaybetmenin nedenleri bu kadar kolay açıklanabilseydi. Keşke…”

Konyaspor baskı yaptığı için, üçüncü gole ulaşmak istediği için yenilmedi. Konyaspor kontrolsüz saldırdığı için yenildi.

Maçın ilk yarısında adam paylaşımındaki hata nedeniyle Umut’un kafa golü geldi. Her zamanki gibi dünya umurunda olmayan, ne yaptığını bilmeyen İsmail Güldüren’e, ön libero olmasına rağmen 3 metre önündeki topa müdahale etmeyen, sıkışan arkadaşına yardım etmemek için köşe bucak kaçan Fahri Tatan’a ve Erhan Albayrak’ın “Bağımsız” oynamasına rağmen Da Silva, Veysel ve “Biyonik adam” Erdal Kılıçarslan, maçın yenilgiyle sonuçlanmayacağına inanan en önemli oyunculardı.

Ama nedense, ilk yarının 2-1 sonuçlanması Atatürk Stadyumu’nu dolduran yaklaşık 18 bin kişinin ikinci yarı için umutlu olmasına yetmedi. Gol olmadan önce basın tribününde adeta isyan ettim. Trabzon’un üçlü hücum hattını durdurmak için maça üçlü savunma ile başlayan Giray Bulak, dörtlü savunmaya döndü ve İsmail’i sol bek yaptığı an maçın galibiyetle bitmeyeceğini anladım. Haftalardır kötü olan İsmail’e, Erhan’ın kapattığı kulvarı vermek akıl işi değildi. Arkada yine İsmail’i bırakıp Da Silva’yı gol bölgesine Erhan’ı da sol kulvarı tamamen boş bırakacak şekilde onun arkasına gönderirseniz, yani “İleride basın bitirelim şu işi” derseniz mağlubiyet kaçınılmaz olur. Isaac Promise o bölgeyi iyi kullanmaya başlamışken, Trabzonspor’un başka gol şansı yokken, Cihan’ı yerinde bırakıp sol kanadı boşaltıp İsmail’e teslim ederseniz rakibe “Gel de at” diyorsunuz bir anlamda.

Giray Bulak ile oynanan iki büyük maçta ortaya çıkan çok önemli bir sonuç var. Bulak, Çetiner gibi korkak oynatmayacak. Çetiner gibi bazı oyuncular üzerinde takıntıları yok. En büyük kazancın ise Erdal Kılıçarslan olduğu açık bir şekilde ortaya çıktı.

Önemli olan ikinci konu ise; bu takım Anadolu’nun en büyük futbol kitlesinden birinin bulunduğu Konya’da taraftarı kahrederek maç kaybetmeyecek. Kızılacaksa trilyonlar almasına rağmen kaçak güreşen oyuncuya kızılacak. Fatura kesilecekse eleştirilere aldırmayan, kendine çeki düzen vermeyen “Tecrübeli” olduğu iddia edilen defans oyuncusuna kesilecek.

Büyük takımlara karşı oyunu çirkinleştirmeyen futbol anlayışına kimse kızmıyor. Kontrolü elden bırakmamak, eldeki gücü kontrollü kullanmak kaydıyla.

Önceki ve Sonraki Yazılar