'Gezi davası kararı tesadüf değil, projedir'

'Gezi davası kararı tesadüf değil, projedir'

Eğitimciler Birliği Sendikası Konya Üniversite Şube Başkanı Şenol Metin, Gezi Parkı davası kararlarının tesadür değil, proje olduğunu belirterek, "Yeni bir toplumsal mühendislik çalışması ile karşı karşıyayız" dedi.

Eğitimciler Birliği Sendikası Konya Üniversite Şube Başkanı Şenol Metin,  “Mayıs 2013'te İstanbul'da başlayan ve zamanla Türkiye'ye yayılan Gezi Parkı eylemleri nedeniyle biri tutuklu 16 sanığın yargılandığı davada karar açıklandı. Davanın tek tutuklu sanığı Osman Kavala'nın da aralarında olduğu dokuz kişinin beraat ettiği davada;  İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi beraat gerekçesini, Osman Kavala hakkında "söz konusu suçlardan hukuka uygun somut ve kesin delil bulunmaması" olarak açıkladı, ve zekamızla dalga geçti.  Yedi sanık hakkında çıkarılan yakalama kararları ise kaldırıldı. Bu dava ve kararı gösterdi ki; 12 Eylülü yargılayamayan hukuk sistemimiz 28 Subatçılar berat ettirmişti. ‘Ergenekon Terör Örgütü değildir’ kararı verebilmişti. Gezi vandallarını da tahliye edebilmişti.  Ahir Kelam uğruna can verdiğimiz devletimizin hukuk sisteminin  ultra-sekuler ulusalcıları, devletin asıl sahibi Beyaz Türkleri yargılama yetkisi yokmuş. Öğrendik” dedi.

Ama darbeciler de bilsin ki; milletin vicdanında mahkumsunuz!

“Sürecin anlaşılabilmesi için  Türkiye ve Mısır’da her iki ülkede de eşzamanlı olarak başlatılan Gezi olayları ve Mursi’nin devrilmesi ile sonuçlanan sürece dair  İsrailli diplomatın ‘güneydeki düşmanımızı düşürdük, kuzeydeki düşmanımızı ise düşüremedik ama sarstık.’  olarak tanımlaması ve Gezi’nin hemen ardından nihai darbeyi vurmak için başlatılan 17-25 Aralık  FETÖ Paralel kalkışmasını dikkat çekmek gerekir” diyen Eğitimciler Birliği Sendikası Konya Üniversite Şube Başkanı Şenol Metin, “27 Mayısın, 1971 Muhtırasının, 12 Eylülün, 28 Şubatın, Ergenekon, Yakamoz, Ayışığı Darbe Planlarının, E-Muhtıranın, Gezi Kalkışmasının, 17-25 Aralıkın, 15 Temmuzun Hain Kalkışmasının sahibi müesses nizamın yerli işbirlikçisi ultra seküler Beyaz Türklerden oligarşidir. Bu oligarşi Türkan Saylan’ın ‘Biz Asılız’ sloganlaştırmasında kendisini bulan 200 yıllık Beyaz Türk iktidarının  egemenliğini sürdürme projesidir” diye konuştu.

Yeni bir toplumsal mühendislik çalışması ile karşı karşıya olunduğunu kaydeden Metin şunları söyledi:  “Son 18 yılda ilmek ilmek dokunan vesayetin tasfiyesi  sürecinde vesayetin;  15 Temmuzda 251 şehidin kanı pahasına yenildiğini düşünürken, önce Eski  Genel Kurmay Başkanı ‘Borucu Paşa’ İlker Başbuğ’un ‘sanki süreçteki yol vermesi yokmuş gibi ’ FETÖ Siyasi kanat tartışmalarını başlatması, üstelik bunu ordumuz hem Libya’da hem de Suriye’de çok kritik bir süreçte iken yapması, ardından Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu süreci köpürtmesi, yine ardından CIA Kuruluşu RAND’ta çıkan darbe imaları.. Evet, Son günlerde yaşananlar gösterdi ki, gündemden düşürdüğümüzü  sandığımız vesayetten beslenen demokrasi dışı güçler, hala milletin egemenliğini ve demokrasiyi tehdit edebilecek araçlara sahiptir.

18 yıldır milletimiz bu tip projeleri boşa çıkarmasını bilmiştir.  Proje sahipleri 15 Temmuzda tasfiyesi deklare edilmiş imha süreci yaşayan, beyin ölümü gerçekleşmiş, kalbi durmuş vesayetçi güç merkezlerine botoks uygulaması ile yeni bir form verilmesi ve PR çalışmasıdır, suni teneffüs ile vesayetin ve oligarşinin yaşadığını ıspat gayretidir.  Bu süreç bir projedir ve bu projeyi akamete uğratacak yine milletin vicdanıdır, milletin kadim beka refleksleridir. Küresel Muesses Nizamın yerli işbirlikçileri; ‘Kasabadaki tek oyun demokrasidir.’ Bunu içselleştirmeden bu coğrafyada var olma şansınız yok.

Kaynak:haber merkezi

Etiketler :