FSM Vakıf Üniversitesinde "Af Tartışmaları" Paneli

FSM Vakıf Üniversitesinde "Af Tartışmaları" Paneli

Doç. Dr. Mehmet Emin Alşahin:- "Cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlü sayısı yaklaşık 300 bin. Bu 300 bin tutuklu ve hükümlünün yüzde 90'ından fazlasının işlediği suçlar genellikle çıkarılması düşünülen yasanın kapsamı dışında kalıyor"- "Çıkarılması dü

İSTANBUL (AA) - Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Emin Alşahin, yapılması düşünülen yargı reformuna ilişkin, "Cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlü sayısı yaklaşık 300 bin. Bu 300 bin tutuklu ve hükümlünün yüzde 90'ından fazlasının işlediği suçlar genellikle çıkarılması düşünülen yasanın kapsamı dışında kalıyor" dedi.

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesinde af, ceza indirimi ve infaz kanununda yapılması planlanan düzenlemeyle ilgili tartışmaların ele alındığı "Af Tartışmaları Paneli" düzenlendi.

Panelin açılışında konuşan Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Naim Demirel, af tartışmalarında her zaman bu affın kapsamında kimler olacağı sorusunun gündeme geldiğini anlattı.

"Af iyidir ama o suçun mağdurunun katılımı olursa iyidir" diyen Demirel, "Aksi takdirde olayın tarafı olmayınca bir af yapılması halinde, suçun mağdurlarının vicdanlarında rahatsızlıklar oluşabilir. Tüm bu dengelerin gözetilerek yapılması lazım." ifadelerini kullandı.

"Tarihsel Süreç İçerisinde Af Tartışmaları" başlıklı bir sunum yapan Prof. Dr. Murat Balcı da toplumsal olayların af konusunu etkilediğini dile getirerek, geçmişten bugüne Türkiye'de ve dünyada çıkarılan aflar ve kapsamlarına değindi.

- "40-50 bin hükümlünün cezaevinden çıkması düşünülüyor"

Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Emin Alşahin ise "Yargı Reformu Strateji Belgesi"nde 2 temel perspektif, 9 amaç, 63 hedef ve 256 faaliyetten bahsedildiğini belirterek, af benzeri düzenlemelerin dışında ceza ve ceza muhakemesine ilişkin de birçok önemli düzenlemenin söz konusu olduğunu söyledi.

Ekim ayında 1. Yargı Paketi'nin yayınlandığını, bu pakette birtakım alternatif çözüm yöntemlerine değinildiğini aktaran Alşahin, bazı suçlar yönünden ifade özgürlüğünün sağlanabilmesi adına istinaf sonrası temyiz imkanı sunulduğunu kaydetti.

Alşahin, toplumda da "2. Yargı Paketi" bakımından özellikle de afla ilgili ciddi bir beklentinin ortaya çıktığını ifade ederek, "Çünkü Yargı Reformu Strateji Belgesi'nde cezaların infazına ilişkin birtakım düzenlemelerin yapılacağı ifade ediliyordu. Bu belgede temel mantık, suç ve suçlulukla daha etkin mücadele sağlanması. Bu sağlanırken de yapılacak değişikliklerde toplumda herhangi bir cezasızlık algısının oluşmaması hedefleniyor." dedi.

Af ve benzeri düzenlemelerin genelde insanlarda farklı bir algıya sebebiyet verdiğini anlatan Alşahin, şunları kaydetti:

"Neticede suç işlemiş ve suçluluğu mahkeme kararıyla sabit olmuş ve cezaevine konulmuş kişilerden bahsediyoruz. Bu kişilerin cezaevinden daha erken bir zamanda çıkarılması elbette toplumda ciddi anlamda birtakım endişeleri de beraberinde getiriyor. Bunu önlemek maksadıyla özellikle 2. Yargı Paketi'nde cezaların infazına ilişkin bir indirim hedeflenmekte. Cezaevlerinin boşaltılması anlayışı terk edilmekte."

Alşahin, burada af benzeri çıkarılacak olan kanunda cezaevlerini boşaltma mantığının olmadığını vurgulayarak, "Cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlü sayısı yaklaşık 300 bin. Bu 300 bin tutuklu ve hükümlünün yüzde 90'ından fazlasının işlediği suçlar genellikle çıkarılması düşünülen yasanın kapsamı dışında kalıyor. Çıkarılması düşünülen kanunla birlikte cezaevlerinde ciddi bir boşalma söz konusu olmayacak. Ama kanunla birlikte 300 bin civarındaki tutuklu ve hükümlü bakımından ilk etapta yaklaşık 40-50 bin hükümlünün cezaevinden çıkması düşünülüyor." değerlendirmesini yaptı.

- "Değişiklikle denetimli serbestliğe bir sınır getiriliyor"

Özellikle yaşlı ve hamilelere ilişkin bir değişikliğin beklendiğini belirten Alşahin, burada konutta infaz, hafta sonu infaz ve gece infazın kapsamının genişletildiğini dile getirdi.

Alşahin, yeni doğum yapmış bir kadının işlediği suçtan aldığı ceza 3 yıldan azsa cezasını konutunda çekmesine ilişkin bir değişikliğin öngörüldüğünü anlatarak, "Mevcut infaz kanununda hamile bir kadın işlediği suçtan dolayı hapis cezasına mahkum edilmişse cezaevine girmesinde erteleme imkanı söz konusuydu. Bu düzenlemeyle 6 aylık sürenin 1,5 yıla çıkarılması planlanıyor. Hükümlü sağlık sorunları nedeniyle cezaevinde yaşamını tek başına idame ettiremiyorsa, bu hükümlüler bakımından 3 yıl ve daha az cezaya mahkum edilmişse, cezalarını konutlarında çekmeleri öngörülüyor." ifadelerini kullandı.

Alşahin, koşullu salıverilme bakımından beklenen değişikliklere ilişkin de şunları söyledi:

"Süreli hapis cezalarının infazında kişi aldığı cezanın 3'te 2'sini iyi halli olarak çektiğinde cezaevinden tahliye ediliyordu. Değişiklikle 3'te 2'lik koşullu salıverme sınırı yarıya düşüyor. Yani 30 yıl ceza alan kişi, koşullu salıvermeden 20 yıl, 1 yıl da denetimli serbestlik kapsamına girince 19 yılda tahliye olabiliyordu. Öngörülen düzenlemeyle birlikte 30 yıl ceza alan kişi, cezasının yarısını cezaevinde geçirdikten sonra yani 15. yılında koşullu salıvermeden faydalanabilecek. Buna ek olarak da denetimli serbestlik ile ilgili getirilmesi planlanan düzenleme var."

İkinci Yargı Paketi'nde özellikle kamuoyuna da yansıdığı kadarıyla ceza alan kimsenin mutlaka cezaevine girmesinin öngörüldüğünü dile getiren Alşahin, sözlerini şöyle tamamladı:

"Şu anki durumda 18 ay hapis cezası alan birinin cezaevine girmesine gerek kalmıyor. Bu da bir cezasızlık algısı oluşturduğu için yapılması düşünülen değişiklikle denetimli serbestliğe bir sınır getiriliyor. Koşullu salıvermeden faydalandıktan sonra kişinin 5'te 1 oranında denetimli serbestlikten faydalanması söz konusu. Örneğin 30 yıl ceza alan biri 15 yıl cezaevinde kalacak. 3 yıl da denetimli serbestlikten faydalanacak. Yani 12 yıl sonra tahliye imkanına kavuşmuş olacak. Mevcut düzenlemede 30 yıl ceza alanın cezaevinde kalma süresi 19 yıldı. Bir kimse 1 ay hapis cezasına mahkum edildiğinde, erteleme falan yoksa normalde cezaevine girmiyordu. Değişiklikle birlikte 1 ayın yarısı 15 gün, 15 günün 5'de 1'i 3 gün, yani bir kimse 1 ay hapis cezasına çarptırıldığında 12 gün cezaevinde kalması düşünülüyor. Tabi bunlar henüz teklif aşamasında, henüz meclis gündemine gelmemiş durumda. Birtakım şeylerde yine değişiklikler olabilir."

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :