FETÖ'nün medya yapılanmasına "darbe çağrışımı" davası

FETÖ'nün medya yapılanmasına "darbe çağrışımı" davası

Tutuklu sanık Ahmet Altan:- "Bu iddianın (subliminal mesaj) saçmalığı, suçun ağırlığından bile daha büyüktür. Hakkımızdaki iddialarla ilgili bir tek somut kanıt gösterin, bir daha savunma yapmayacağım ve en ağır hükümde bile temyize gitmeyeceğim"- "Somut

İSTANBUL (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimini önceden bildikleri iddiasıyla 17 sanığın yargılandığı davada beyanı sorulan tutuklu sanık Ahmet Altan, "Bu iddianın (subliminal mesaj) saçmalığı, suçun ağırlığından bile daha büyüktür. Hakkımızdaki iddialarla ilgili bir tek somut kanıt gösterin, bir daha savunma yapmayacağım ve en ağır hükümde bile temyize gitmeyeceğim." dedi.

İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katılımı sağlanan sanık Ahmet Altan beyanda bulundu.

Cezaevinde ifadesini hazırlayıp mahkemeye sunmaları için avukatlarına verdiğini, düzeltmeler yapılacağını ve taslak halini okuyacağını belirten Altan, yargıçların tanrısal bir dürüstlüğe sahip olması gerektiğini ifade ederek, şunları söyledi:

"İnsanların bir din çevresinde toplanmalarını sağlayan, tanrının dürüstlüğüne olan inançlarıdır. Tanrı yalan söyleyemez. Söylerse inandırıcılığını kaybeder. İnsanlar da yargıçlara güvenmeli. Yargıçların mutlak dürüst olması lazım. Milleti millet, devleti devlet yapan yargıçlardır. Devletin içinden yargıcı çıkarırsanız devlet silahlı çeteye dönüşür, devlet olma vasfını kaybeder. Devleti silahlı çeteden ayıran yargıçların varlığıdır. Yargıç yoksa devlet yoktur. Yargıcı da yargıç yapan, diploması veya kürsüsü değil, tanrısal dürüstlüğe sahip olması ve insanların bu dürüstlüğe inanmasıdır. Yalancı bir tanrı olamayacağı gibi yalancı bir yargıç da olamaz. Mahkemede yalan söyleyen bir yargıç görevine devam edemez. Yalan söylerse kendi yargıçlığı gibi devleti de yok eder."

- "Hiçbir yargıç somut kanıt gösteremedi"

Mehmet Altan ile birlikte "subliminal mesaj verme" suçundan gözaltına alındıklarını ancak daha sonra bu suçlamanın kaybolduğunu ve 15 Temmuz darbe girişimini gerçekleştirdikleri iddiasıyla yargılandıklarını aktaran Altan, "Bu iddianın saçmalığı, suçun ağırlığından bile daha büyüktür. Her ay yapılan incelemelerde tutukluluğumuzla ilgili yargıçlar hakkımızda 'somut kanıtlar olduğunu' söylediler. Siz dahil hiçbir yargıç, hiçbir somut kanıt gösteremedi. Şunu net söylüyorum; hakkımızdaki iddialarla ilgili bir tek somut kanıt gösterin, bir daha savunma yapmayacağım ve en ağır hükümde bile temyize gitmeyeceğim. Ömrümün sonuna kadar bir hücrede sessizce oturmaya razı olacağım. Bütün yargıçlara açıkça sesleniyorum, tek bir kanıt gösteremezsiniz. Çünkü biliyorsunuz bütün iddialar yalan." diye konuştu.

Somut kanıt olmadan verilecek bir kararda yargıcın yargıçlık vasfını, devletin de devletlik vasfını kaybedeceğini öne süren Altan, "Kendiniz ve devletiniz hakkında bir karar vermek zorundasınız. Somut kanıt göstermeden bizi yargıladığınızı sanırken kendinizi yargılamak zorunda kalırsınız. Sizden çok daha yaşlı, tecrübeli bir yazar olarak tavsiyem, kendinizi, mesleğinizi, milletinizi ve devletinizi toparlamanız, kurtarmanızdır." ifadesini kullandı.

- "İddianame bir utanç belgesi"

Beyanı alınan tutuklu sanıklardan Mehmet Altan da bir yılı aşkın zamandır tutuklu olduğunu ve bugüne kadar sulh ceza hakimlikleri de dahil aldığı kağıtlarda yazılanların hiçbir şekilde değişmediğini iddia ederek, "Türk Ceza Kanunu'nda da tanımlanmayan bir suçlamayla gözaltına alınmam ve bu suçlamanın sulh ceza hakimliği tarafından onaylanarak tutuklanmam, hukukun olmadığını baştan beri zaten ispatlıyor." dedi.

Gözaltına alındığını ve 12 gün sonra 22 Eylül 2016'da asılsız bir haberde yayınlanan bir cümleyle tutuklandığını belirten Altan, "İddianame, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun açık hukuk kurallarına aykırı, varsayımlara dayalı yazılmış bir utanç belgesidir." iddiasında bulundu.

Asılsız bir iddiayla tutuklanması gibi hukuka aykırı iddianamenin mahkeme tarafından kabul edilmesine de şaşırdığını aktaran Altan, 14 Temmuz'da katıldığı bir televizyon programında söylediği, altı çizilmiş 3 cümle nedeniyle yargılandığını anlattı. Altan, askeriyenin yeni bir kanunla hukuk denetiminin dışına çıkmasına yönelik eleştirilerde bulunulan programda, gündeme ilişkin açıklamalar yaptığını kaydetti.

- "Yargıtay'ın kararı, iddianameyi çökertti"

Darbeyi nasıl bildiklerine dair hiçbir kanıt olmadığını öne süren Altan, "Ayrıca darbeyi bilmek de suç değil. Bu sorunun cevabını ,Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 15 Temmuz darbe dosyası kararıyla yanıtlıyor. Kararda, 'Fiilin işleneceği konusunda bilginin iştirak bakımından önemi yoktur.' diyor. 'Doktrinde de aynı görüş savunulmuştur.' denilmiştir. Kararda, 'Olsa olsa bildiğini ihbar etmemekten doğan sorumluluk vardır.' deniliyor. Yargıtay'ın bu kararı, zayıf iddianameyi tamamen çökertmiştir." şeklinde konuştu.

Mehmet Altan, darbe ilgili ifadelerini eski yazılarında da dile getirdiğini ve kendisiyle ilgili iddiaları mahkemede teker teker çürüttüğünü savunarak, evinde 6 adet 1 ABD doları bulunmasıyla ilgili şunları söyledi:

"İkametgahımdaki aramada 6 adet 1 dolar bulunduğu iddiası anlamsız. Yırtık, tedavülden kalkmış, yıpranmış, bir kadın çantasında, eski serili dolara anlamsız bir anlam yükleniyor. Amaç da budur. Özel olarak muhafaza edilmeleri söz konusu değil. Seyahat bakiyesi olduğu aşikar. Örgüt üyesi olmadığıma göre F serisi bir doları hangi maksatla saklayacağım? Silah bulundurmak kadar tehlikeli hale gelmiş, biliyorum, özel anlamı olsa bunu neden saklayayım? F serisi bir dolarların örgüt üyesi öğrencilere dağıtıldığı belirtiliyor. Buna rağmen, 'delil' demek, abesle iştigaldir. Mağduriyetimin en tatsız tarafı, yersiz suçlamalara cevap vermeye çalışmak. Bu yırtık, çok eski, tedavülden kalkmış, seyahatlerden kalmış bir dolar medyaya servis edilmiştir. İddianame, 'FETÖ'cü hakim ve savcıların bu numaraları yaptığını' söylüyor. İddianameyi yazan savcı, aynı şeyi kendisi yaptı. Polis memuru gizledi yırtığını paraların. Tedavülden kalkmış çünkü. Videosunu da öyle çekti. Böyle böyle bir yerden gelip buradan hak bekliyoruz."

- "Hukuksuzluk süreci mağduruyum"

Darbe girişiminden iki gün sonra kendisi hakkında, "başkentçi" adlı bir Twitter hesabından "tutuklanacağı" yönünde mesaj yayınlandığını hatırlatan Altan, "Kaçacağım da iddia ediliyor. Niye kaçayım? Gayrimeşru bir şey içinde bulunmadım, ne kaçması? Hukuksuzluk sürecinin mağduru olarak ben de demokrasiyi savunduğum için nasibimi alıyorum. Hukuk dışı müdahalenin gün ışığına çıkarılması ve 'başkentçi' hesabının kime ait olduğunun ortaya çıkarılmasını istiyorum. Suç duyurusunda bulunuyorum. 30 yıllık hocayım, okuldan da attılar." savunmasını yaptı.

Kendisi gibi suçlanan birçok sanığın tutuksuz yargılandığını ve bazılarının da tahliye edildiğini hatırlatan Altan, "Keyfilikse bu hukukun dışında bir durum. Ama ben yargıya güvenmek istiyorum. Yargının adil, bağımsız, objektif ve hukuktan yana olduğuna inanmak istiyorum." dedi.

Duruşma sanık ve sanık avukatlarının beyanlarının alınmasıyla devam ediyor.

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :