FETÖ'nün Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu raporu (5)

FETÖ'nün Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu raporu (5)

Rapordan:- "FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminin arkasındaki odak olduğu gerçeğini ortaya koyacak yeni somut kanıtların ilgili kurumlarımızca gecikmeksizin paylaşılması büyük önem taşımaktadır"- "15 Temmuz darbe girişiminin akamete uğratılmasında güvenlik

TBMM (AA) - TBMM FETÖ'nün Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu raporunda, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminin arkasındaki odak olduğu gerçeğini ortaya koyacak yeni somut kanıtların ilgili kurumlarca gecikmeksizin paylaşılmasının büyük önem taşıdığı belirtildi.

Fethullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ/PYD) 15 Temmuz Darbe Gi̇ri̇şi̇mi̇ i̇le Bu Terör Örgütünün Faali̇yetleri̇ni̇n Tüm Yönleriyle Araştırılarak Alınması Gereken Önlemleri̇n Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu'nun taslak raporunda, FETÖ gibi ilk başlarda yasal ve zararsız görülen müteakip zamanlarda ise yasadışı kabul edilen tüm oluşumların önceden tespitinin yapılarak gerekli önlemlerin alınmasının önemli olduğu vurgulandı.

Bu durumda ülkelerin kendi çıkarları için siyasi, ekonomik ve hatta askeri yaptırımlar uyguladıkları ifade edilen raporda, "Ancak bazı devletlerin uluslararası ilişkilerde zor durumda kalmamak için gizli şekilde istihbarat birimlerini kullanarak ve terör örgütlerini biçimlendirerek veya destekleyerek o ülkeyi zayıflatma, meşgul etme dolayısıyla da istediğini yaptırma gayreti içinde olduklarını elde edilen verilerle görmekteyiz." değerlendirmesinde bulunuldu.

Diğer devletlerin istihbarat birimlerinin terör örgütleriyle ilişkisine de değinilen raporda, şunlar kaydedildi:

"İstihbarat birimlerinin terör örgütlerinin şekillenmesinde ve büyümesindeki etkisi muhakkak söz konusudur. Hatta geçekleştirecekleri eylemlerin zamanlamasında bile payları bulunabilmektedir. Ülkeler istihbarat birimlerini bu şekilde kullanabilmektedirler. Bu kapsamda ülkelerin terör algısı da farklı olabilmektedir. Bu durum her ülkenin bakış açısı ve menfaati yönüyle farklılık gösterebilmektedir. Örneğin bizim terör örgütü olarak kabul ettiğimizi Avrupa’daki birtakım ülkelerin veya Amerika’nın terör örgütü olarak görmemesi hatta bazen de açıktan destekleyerek bir dayanışma içinde bulunması ancak bu şekilde açıklanabilir."

Tüm terör örgütlerinin, ömürlerini sürdürebilmek için desteğe ihtiyaç duydukları aktarılan raporda, mali desteği olmayan hiçbir terör örgütünün faaliyetlerini sürdüremeyeceği, alınacak tüm güvenlik ve istihbarat tedbirlerinin örgütün toptan tasfiyesi için öncelikle mali kaynaklarının tespiti ve kurutulmasına yönelik olması gerektiği anlatıldı.

Ülke güvenliği göz önüne alındığında FETÖ ile mücadelede örgütün diğer ülkelerin istihbarat birimleriyle olan ilişkilerinin ve mali açıdan dünya çapındaki yapılanmasının da ortaya çıkarılmasının önemine değinilen raporda, sadece ülke içindeki örgüt elemanlarının tasfiyesinin mücadelenin yarıda kalmasına sebep olacağı dile getirildi.

- FETÖ'nün algı operasyonlarına karşı alınabilecek tedbirler

FETÖ'nün tüm bunları yaparken öncelikle algı operasyonuna büyük önem verdiğine işaret edilen raporda, "Elde edilen her türlü bilgi ve belgeyi istenilen şekilde yorumlayıp örgüt lehine servis ederek hedefteki bireyi veya kitleyi kendi rızası ile ikna etmek ve istenilen sonuca ulaşmak, örgütün algı operasyonlarının amacı olmuştur." ifadesi kullanıldı. FETÖ'nün bunları yaparken medya, internet, sosyal medya, şikayet, ihbar ve mektupları, propaganda ve dedikoduyu araç olarak kullandığı bildirildi.

Komisyon raporunda, şu bilgilere yer verildi:

"Bu yöntemi ve safhalarını incelediğimizde kişi veya kurum hakkında çeşitli dedikodu, bilgi ve belge yayımlamak, bu bilgi ve belgeleri büyütmek, şekillendirmek, çarpıtmak ve yaymak; diğer kitlelerin yaşananlara sessiz kalmasını sağlamak için korkutma-cezalandırma veya taltif-ödüllendirme taktiklerini uygulamak ve tepkisiz kalmalarını veya destek vermelerini sağlamak; mevcut algının kendi istedikleri şekilde oluşmasına engel olan ve karşı duranları da kanun, kural, ahlak tanımayan itibar suikastlarıyla yok etmek, masum insanları itibarsızlaştırmak; bunu sağlamak için, bilgi akışının bulunduğu kurum içi mekanizmaları ele geçirmek, çeşitli kaynaklardan planlı bir şekilde bilgi bombardımanı yapmak ve yapılan bu bombardımanı kurum içindeki yandaş kişiler ile bir şekilde desteklemek, böylece kişiler ve kurumları yıldırmak ve güçsüz bırakmak hedeflenmektedir."

- Aşama aşama FETÖ'nün algı operasyonları

Algı operasyonunun özellikle atama, sicil ve terfi dönemlerinde arttığının gözlendiğine dikkat çekilen raporda, bu kapsamda itibarsızlaştırılması hedeflenen kişileri ve karar makamını etkileyecek kişilerin belirlendiği, itibarsızlaştırılması istenen kişi ve kurum hakkında bilgi toplandığı, kişi ve kurumların değer yargılarının değiştirildiği, hedef kitlenin değişen değer yargıları ile uygulanacak algı operasyonuna hazır hale getirildiği aktarıldı.

İknaya hazır hale gelen kişi ve kurumlara algı araçları kullanılarak bilgi bombardımanı yapıldığı, bunun için kuralsız, kanunsuz, denetimsiz bir mecra olan sosyal medyanın en uygun zemini sağladığı ifade edildi.

Algı operasyonlarının mühimmatının yalanlar olduğu dile getirilerek gerçek birkaç bilgi ve belgenin yanında sosyal ortamda hazırlanan düzmece bilgi ve belgelerle ikna faaliyetinde bulunulduğu anlatıldı.

Son aşamada ise iç ve dış araçlarla gündeme hakim olmanın, kafa karışıklığı yaratmanın ve kurumu sürekli bölen, ayrıştıran mesajlar yayınlamanın, bu arada kendi yandaşlarına bir şekilde destek olarak, kurum içini ele geçirmenin, yöneticilerin ve kurumun iradesini sakatlayarak onu işlevsiz bırakan bir korku yaratmanın, onları korkunun mağduru veya esiri yapmanın amaçlandığı vurgulandı.

Raporda, şu saptamalarda bulunuldu:

"Sonuç olarak sosyal medya ağlarının yurt dışı tabanlı olması, FETÖ'nün de bu tür algı operasyonlarına sosyal medyayı farklı şekillerde kullanarak devam etmesinden dolayı her daim hazır olmak ve anında karşı hareket tarzı uygulayabilmek önem arz etmektedir. Çünkü mahkeme kararı olmasına rağmen ilgili sosyal medyanın temsilciliği yurt dışı tabanlı olması sayesinde kararı kabul etmemekte ve yayını devam ettirmektedir. Ülkemizin geçmiş dönemlerden bu yana yurt dışındaki lobi faaliyetlerinde yeterli olamaması, terör örgütlerinin ithamlarına karşı uluslararası düzeyde savunma pozisyonda kalması, bu tür oluşumları cesaretlendirmiştir.

FETÖ'nün yurt dışı desteğini de düşündüğümüzde ülkemize karşı yapılan her türlü karalama kampanyalarının yurt içindeki ayağını da katarak mücadele ivmesinin artırılması aynı zamanda profesyonel hale gelmesi gerekmektedir. Bu kapsamda ülkemize karşı duran halihazırda faaliyetlerine devam eden veya önümüzdeki dönemlerde yeni çıkabilecek tüm örgütlere karşı etkili bir birim kurulması, bu birimin başta sosyal medya olmak üzere tüm saldırı ve algı operasyonlarına karşı hareket ederek karşı müdahalede bulanabilecek yapıda bulunması önem arz etmektedir."

- Emniyet ve Jandarma teşkilatlarına ilişkin öneriler

Raporda, FETÖ ile mücadelede istihbaratın başat unsur olması nedeniyle Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığının da yeniden yapılandırılarak FETÖ ile ilgili çalışmalarda daha etkin bir duruma getirilmesi gerektiğine işaret edildi.

Komisyon raporunda, diğer taraftan, emniyet güçlerinin suç ve suçlu ile mücadelede silah donanımı açısından yeterlilik durumunun bir diğer tartışma noktasını teşkil ettiği ve güncelliğini koruduğu aktarıldı.

Raporda, şu ifadelere yer verildi:

"15 Temmuz darbe girişiminin akamete uğratılmasında güvenlik güçleri ile milletimizin azim ve kararlılığı da mücadelenin başarı ile sonuçlanmasını sağlamış olmakla birlikte esas olan meşru güvenlik güçlerinin her türlü suça karşı insan gücü ve silah donanımı açısından yeterli seviyede bulunmasıdır. Bu çerçevede, 'Ağır silah değil ama polisin mutlaka daha güçlü silahlarla donatılması. Yani bir, ikinci güç gibi değil ama yetecek kadar silahlarının olması gerektiği' hususu önemli bir noktayı teşkil etmektedir. Önümüzdeki dönemde, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığının özellikle terörle mücadele noktasındaki eş güdümü esas olmak üzere merkezi bir şekilde başta taarruz helikopterleri olmak üzere ağır silahlar ile donatılmasının son derece önemli olduğu, mevcut mevzuat çerçevesinde değerlendirilmektedir."

- MASAK'ın güçlendirilmesi

Raporda, Türkiye'nin "mali istihbarat birimi" olan ve "mali istihbarat" üreten kuruluşu olan MASAK'ın aldığı şüpheli işlem bildirimlerinin ve diğer veriler sonucunda ürettiği analiz ve değerlendirme sonuçlarının paylaşımı için mevzuatta yer alan eksikliklerin giderilmesi gerektiğini belirtildi.

Uluslararası metinlerde ve iletişim halinde olduğu uluslararası kuruluşlara bildirildiğine paralel şekilde mevzuatta da MASAK'ın adının bir istihbarat birimi olarak zikredilmesi, kuruma son yıllarda sürekli yeni fonksiyonlar yüklenmesi doğrultusunda personel sayısındaki yetersizliğin ivedilikle giderilmesi, kurumun uzman personelinin yetki ve istihbari bilgi paylaşımı konusundaki sorumsuzluğu ile ilgili mevzuat yönünden korunma sorunlarının çözülmesine dikkat çekildi.

Komisyon raporunda, şu değerlendirmelere yer verildi:

"Organize suçlara ve terör örgütlerine yönelik soruşturmalarda, suçun mali boyutuna yönelik uzmanlaşması nedeniyle Savcılık Makamlarınca soruşturmalara dahil edilen MASAK'ın anılan sorunlarının çözülmesi, MASAK'ın yeniden yapılandırılması yürütülen soruşturmalarda etkinlik sağlayacaktır. MASAK'ın yeniden yapılandırılmasında hedeflenen amaç, mali istihbarata esas şüpheli işlem bildirimleri ve diğer verileri toplayıp, ilgili kişilerin özellikle suçla bağlantılı olan bireyler ya da şirketlerin gerek mali profilini gerekse diğer durumlarını çok iyi analiz eden ve diğer verilerle karşılaştırmasını yapıp, aklama ve terörün finansmanı ile mücadele yönünde kayda değer ve önemli sonuçlar veya çıkarımlara ulaşan organize bir birim teşkil etmek olmalıdır. Bu çerçevede, mali istihbarat biriminin, suç gelirlerinin değişik uzmanlık alanları ve sektörleri ilgilendiren bir yapıda olması hasebiyle ve tüm suç gelirleriyle etkin olarak mücadele etmek amacıyla multidisipliner bir yapıya sahip, alanında uzman ve değişik sektör ve kurumlardan uzman eleman takviyesini bünyesinde barındıran bir teşkilatlanma ve yapılanma içinde olması gerekmektedir."

MASAK'ın ürettiği mali istihbarat dolayısıyla diğer istihbarat birimleriyle koordinasyonunu sağlayacak düzenlemelerin yapılmasının gereğine işaret edilen raporda, istihbarat yapısının gözden geçirilerek yeniden tasarlanmasının konuşulduğu bir gündemde mali istihbaratın göz ardı edilmemesi gerektiği dile getirildi.

Aksi durumda üretilen istihbaratta mali boyutun ele alınamayacağı belirtilen raporda, çok başlılık devam ettiği sürece ve olası "kurumsal taassup" uygulamaları ile mali istihbarat ayağının koordinasyon dışında tutulması sonucunda üretilecek siyasi/askeri ve benzeri istihbaratta bir tarafın eksik kalmaya devam edeceği vurgulandı.

Raporda, "FETÖ ile mücadelenin uzun yıllar alacağının öngörülmesi sebebiyle oluşturulmasının uygun olacağı düşünülen FETÖ ile Mücadele Kurulu'nda MASAK Başkanlığının, gerek başkan gerekse de yeterli seviyede uzman personel ile temsil edilmesinin yürütülecek uzun soluklu mücadelede farklı bakış açısı kazandırarak mücadelede etkinlik sağlayacağı düşünülmektedir." ifadesi kullanıldı.

- FETÖ'nün yurt dışındaki uzantılarına karşı alınabilecek tedbirler

Raporda, 15 Temmuz darbe girişiminin devlet ve millet elbirliğiyle püskürtülmesinden sonra FETÖ ile mücadele noktasında yurt içinde oldukça önemli ve etkili adımlar atıldığı ve bunlardan çok önemli sonuçlar alınarak örgütün yurt içindeki faaliyet kapasitesinin bitirilme aşamasına gelindiği kaydedildi.

Ancak bu süreç içerisinde gerek yurt içinde olup da yasadışı yollarla yurt dışına kaçan gerekse yıllardan beri yurt dışında örgütlenmiş örgüt mensuplarının lobi faaliyetleriyle Türkiye'ye, özellikle de uzun vadede zarar verebilme potansiyellerinin hala bulunduğuna işaret edilen raporda, "Bu yüzden, FETÖ ile mücadelenin yurt içinde gösterilen kararlılık yurtdışında da sürdürülmesi başarıya ulaşabilmek için önemlidir." denildi.

FETÖ'yle yurt dışında verilen mücadelenin etkinliği ve başarısı açısından, Türkiye'nin giriştiği bu mücadelede ne kadar meşru ve haklı olduğunun muhataplarına sağlıklı bir şekilde aktarabilmesinin önemi vurgulanan raporda, bunun için yurt dışına yönelik bilgilendirme faaliyetlerinin hayati derecede önem taşıdığı anlatıldı.

Darbe gecesinin ilk saatlerinden itibaren başta Dışişleri Bakanlığı olmak üzere birçok kamu kurumunun yurt dışına yönelik bilgilendirme faaliyetlerinin yoğun bir şekilde devam ettiği ifade edilen raporda, gelecek dönemde de dışarıya yönelik kamu diplomasisi çalışmalarının kesintisiz sürdürülmesinin ve yeni gelişmelerle içeriğinin zenginleştirilmesinin önem taşıdığı aktarıldı.

Raporda, şu ifadelere yer verildi:

"Özellikle FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminin arkasındaki odak olduğu gerçeğini ortaya koyacak yeni somut kanıtların ilgili kurumlarımızca gecikmeksizin paylaşılması büyük önem taşımaktadır. FETÖ'nün ülkemiz açısından zararlı olduğu mesajının yanında, bu terör örgütünün, bulunduğu ülkelerdeki gizli yapılanmaları nedeniyle bu ülke yönetimleri için de potansiyel tehdit ve tehlike yarattığı mesajının işlenmesi, bu ülkeleri yanımıza çekmede ilave katkı sağlayabilecektir."

- FETÖ konusunda bilgilendirme çalışmaları

FETÖ ile ilgili saptamaları destekleyecek akademik külliyat çalışmalarına hemen girişilmesinin de önemli olduğuna dikkat çekilen raporda, "FETÖ'nün Batı'da düşünce ve medya kuruluşları ile yoğun ilişkileri göz önünde bulundurulduğunda, yabancı gazeteci ve akademisyenler, FETÖ'nün darbe girişiminin arkasındaki odak olduğunu ortaya koyacak makaleler hazırlamaya ve uluslararası görünürlüğü olan yayın ve internet sitelerinde de bu makaleleri yayınlamaya teşvik edilmelidir." önerisinde bulunuldu.

FETÖ'nün üçüncü ülkelerdeki Müslüman toplumlar nezdinde, "Türkiye'de Müslümanlara zulmedildiği" şeklinde propaganda yaptığı da vurgulanan raporda, bu kapsamda bilgilendirme çalışmalarına Diyanet İşleri Başkanlığının dahil edilmesinin de büyük önem taşıdığı belirtildi.

Raporda, "Gerek çabalarımız neticesinde sağlanan somut adımlar, gerek FETÖ'nün buna karşı geliştirmekte olduğu yeni taktikler nedeniyle, örgütün haritalandırma süreci dinamik ve değişken olmak durumundadır. Diğer bir anlatımla, her bir ülkedeki durum zamanla değişecek, yeni şekiller alabilecektir. Bunların takibi önem taşımaktadır." saptamasında bulunuldu.

- "FETÖ'nün diasporik bir yapıya evrilmeye başladığı söylenebilir"

Çabaların uluslararası kamuoyunu iknaya ve yönlendirmeye yönelik olması gerektiği dile getirilen raporda, "Batılı kamuoylarına yönelik çabalarımızda, insan hakları, demokrasi, hukuk devleti ilkelerine vurgu yapılması esas olmalıdır, insan hakları boyutuna dikkat ederek adım attığımızı anlatabilmek gerekmektedir. Diğer bölgelerde, öncelikli ülkelerin tespit edilmesi, çabaların bu doğrultuda yoğunlaştırılması, her bir bölgenin kendine özgü koşullarını dikkate alan nüanslı yaklaşımlar geliştirilmesi yararlı olabilecektir." görüşüne yer verildi.

Yurt dışındaki FETÖ uzantılarının kayıt dışı para hareketleri, rüşvet, yolsuzluk, vergi kaçakçılığı ve para aklama faaliyetleri konusunda yabancı muhataplar nezdinde farkındalık yaratılması gerektiği belirtilen raporda, yurt dışında faaliyet gösteren FETÖ iltisaklı iş derneklerine alternatiflerin de güçlendirilmesinin gereğine işaret edildi.

Komisyon raporunda şu öneriler yer aldı:

"FETÖ'nün esasen uzun zaman önce, diasporik bir yapıya evrilmeye başladığı söylenebilir. Darbe teşebbüsü gibi bir eyleme girişilmesinde örgüt yönetiminin Türkiye'den yabancılaşarak diasporik bir karaktere bürünmesinin ve uluslararası alanda devşirdiği güç ve girdiği ilişkilerin önemli rol oynadığı ileri sürülebilir. FETÖ yönetiminin ilişkiye girdiği küresel ağlarla aynı paralelde hareket etmesine hizmet eden keskin Türkiye karşıtı pozisyonun FETÖ'nün yurt dışındaki tabanı tarafından içselleştirilmesi ve bir kimliğe dönüştürmesi süreciyle karşı karşıyayız. Bu sürecin, Ermeni diasporasına benzer biçimde, kendilerini Türkiye nefretiyle tanımlayan bir 'FETÖ diasporasının' oluşmasına yol açması muhtemeldir. Bunun engellenmesi amacıyla örgütle yönetim düzeyinde doğrudan ilişkisi olanların dışındaki kitlenin FETÖ'nün etkisinden uzaklaştırılması konusu üzerinde şimdiden düşünülmesi önem taşımaktadır."

Bu çerçevede, örgütün karanlık yüzü hakkında vatandaşlara yönelik bilgilendirme kampanyalarının kesintisiz sürdürülmesinin önemine vurgu yapılan raporda, "FETÖ'nün propagandasından etkilenerek örgüte çekilmiş olan şahısların bir nevi radikalleşme sürecine tabi tutuldukları dikkate alınarak söz konusu kitleye yönelik yaklaşımımızın uzman kurumlarımızın katkısı alınmak suretiyle bilimsel temeli olan bir 'rehabilitasyon' yaklaşımı da içermesinde fayda bulunmaktadır." görüşü kaydedildi.

(Sürecek)

AA

Kaynak:Haber Kaynağı