FETÖ'nün darbe girişimine yönelik Ankara'da ilk dava (4)

FETÖ'nün darbe girişimine yönelik Ankara'da ilk dava (4)

İddianameden:- "Örgütün mali yapısı, zaman içinde örgütlenmesine paralel olarak, Türkiye başta olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinden gelir ve gider kalemleri olan, son derece geniş bir ağ haline gelmiştir"- "Bu kapsamda yapılanma zaman içinde profesyone

ANKARA (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin Ankara'daki soruşturmalara yönelik ilk davanın iddianamesinde, "Örgütün mali yapısı, zaman içinde örgütlenmesine paralel olarak, Türkiye başta olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinden gelir ve gider kalemleri olan, son derece geniş bir ağ haline gelmiştir." ifadelerine yer verildi.

Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen, Astsubay Ömer Halisdemir'in de şehit edildiği Gölbaşı'nda bulunan Özel Kuvvetler Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davanın iddianamesinde FETÖ'nün mali yapısı ayrıntılarıyla anlatıldı.

İddianamede, "Örgütün Mali Yapısı ve Genel Durumu" başlığı altında, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in, 1960'lı yılların sonlarında İzmir merkez vaizi ve Kestanepazarı Camisi imamı olarak görev yaptığı dönemde küçük bir cami cemaatine hitap eden din adamı profili taşırken, zamanla sayıları milyonlarla ifade edilen kitleye hitap eder hale geldiği belirtildi.

İlk başta "altın nesil" oluşturma söylemiyle ihtiyaç sahibi öğrencilere eğitim ve burs imkanları sağlamayı amaçladığını öne süren FETÖ elebaşı Gülen'in, maliyesini de buna göre oluşturduğu aktarılan iddianamede, pek çok kişi ve kesim tarafından desteklenip takdir gördüğü bildirildi.

Örgütün, hizmetler için gereken kaynakları, "ihtiyaç sahibi öğrenciler için yardım" adı altında gelenekçi tarzda "fitre, zekat, bağış, hibe ve himmet" gibi adlarla doğrudan para temini ya da kurban derisi, gıda yardımı gibi ayni yardımlar yoluyla karşıladığına işaret edilen iddianamede, şu ifadelere yer verildi:

"Örgütün mali yapısı, zaman içinde örgütlenmesine paralel olarak, Türkiye başta olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinden gelir ve gider kalemleri olan, son derece geniş bir ağ haline gelmiştir. Bu kapsamda yapılanma zaman içinde profesyonelleşmiş, bünyesinde bankası, holdingleri, basın yayın kuruluşları, eğitim kurumları, ticari işletmeleri, hastaneleri, STK'ları gibi çok sayıda kurum ve kuruluşu olan, milyar dolarla ifade edilen gelir ve gider rakamlarına ulaşan dev bir organizasyon haline gelmiştir.

Örgütün denetimindeki eğitim kurumları ve diğer kurum/kuruluşları aracılığı ile topladığı yardımlar veya ticaret yoluyla elde ettiği kazancın miktarını belirlemek mümkün görünmemektedir. Sistem, kurumsal bir yapıya oturtulmaya çalışılsa da gelenekçi gelir toplama yöntemleri, hala varlığını ağırlıklı olarak devam ettirmekte ve gelir kalemleri içerisinde önemli bir yer tutmaktadır."

- Organizasyon şeması

İddianamede, "Mütevelli Heyetleri ve İllerin Mali Yapılanması" başlığı altında da örgütün organizasyon şemasına değinildi.

Buna göre, örgütün himmet yoluyla sağladığı gelirler genel olarak mütevelli heyetleri vasıtasıyla toplanıyor. Örgütün sohbet gruplarındaki kişilerden toplantılara düzenli katılıp verilen görevleri yerine getiren, talimatlara sorgulamaksızın itaat eden ve maddi gücü yerinde olan kimseler seçilerek mütevelli heyeti üyesi yapılıyor.

Sohbet gruplarında "zekat, burs, kurban ve himmet" adı altında para toplanırken, mütevelli heyeti üyeleri ayrıca bir "ışık evi"nin ihtiyaçlarından sorumlu tutuluyor.

Mütevelliler topladıkları parayı sohbet hocasının yanında getirdiği muhasebecilere veriyor. Örgütün mali kayıtlarını bu muhasebeciler tutuyor. İl imamının da bir muhasebecisi bulunuyor ve bu muhasebeci il genelinde mali kayıt tutuyor.

Mütevelli heyetindekiler arasından, her üç mütevelli heyetinden bir mali heyet teşekkül edecek şekilde isimler seçiliyor. Mali heyetler, yurt dışında örgüte ait yurt ve okulların yapımı için ihtiyaç duyulan paranın, hangi mütevelli heyetinden ne miktarda toplanacağına karar veriyor. Mali heyet toplantıları, farklı ülkelerde salı günleri sabah namazından sonra gerçekleştiriliyor ve bu toplantılara mütevelli heyeti sohbet hocaları da katılıyor.

İlçe imamlarının sorumluluğu altında bulunan mütevelli heyetlerinin üstünde il imamlarının sorumluluğundaki il mütevelli heyeti yer alıyor. İl genelinde ne kadar para toplanacağına ise ilin bağlı bulunduğu bölgenin toplantısında karar veriliyor. Burada alınan karar, "mütevelli heyeti toplantısı" adı altında yılda bir kez düzenlenen gizli toplantıda mensuplara aktarılıyor. Kişilerden alınan himmet vaadi, nakit, çek ve senet karşılığı tahsil ediliyor, çek ve senetlerin ödenememesi halinde icra yoluna başvuruluyor.

İl imamının koordinesinde yılda en az bir kez mütevelli heyeti üyelerinin katılımı ile kamp yapılıyor. Kamplar esnasında dini duygular istismar edilerek "himmet, zekat, kurban ve öğrenci bursu" adı altında toplanan paranın artırılması sağlanıyor, bunların karşılığının "cennet ile mükafatlandırılmak" olacağı vurgulanıyor.

Mütevelli heyeti mensupları, iş adamlarının kurduğu sivil toplum kuruluşlarına üye yapılıyor, kimin hangi STK'ya üye olacağı sohbet abisi tarafından belirleniyor. Örgüt, bu kuruluşların başkan ve üye seçimlerinde söz sahibi olmayı, böylelikle de hükümete baskı yapabilmeyi hedefliyor.

- Örgütün gelir kaynakları

İddianamede, örgütün gelir kaynakları ise şöyle sıralandı:

"Borsa spekülasyonları, devlet ihaleleri, teşvik ve hibeler gibi kamu kaynaklarından elde edilen gelirler, iş adamlarından sağlanan gelirler, himmet ve kurban gibi gönüllülük esaslı sağlanan gelirler, örgüte ait şirket, holding, banka, vakıf ve dernek faaliyetlerinden elde edilen gelirler, eğitim faaliyetleri gelirleri, örgüte ait basın ve yayın organlarına verilen reklam ve aboneliklerden elde edilen gelirler ve örgüte bağlı sivil toplum kuruluşlarından elde edilen gelirler."

İddianamede örgütün kamu kaynaklarından elde ettiği gelirler ise şu şekilde sınıflandırıldı:

"Kamu ihalelerinin örgütle bağlantılı firmalara verilmesi, örgütle ilişkili firmaların rakipleri hakkında adli ve idari işlemler yaparak piyasanın örgüt firmalarına teslim edilmesi, kurumların gizli kalması gereken finansal ve yatırım planlamaları bilgilerinin ilişkili firmalara sızdırılması, kamu arazi tahsislerinin örgütle ilişkili vakıf, dernek veya eğitim kurumlarına bedelsiz devredilmesi, belediyelerce yapılan imar değişikliklerinin, örgütle ilişkili vakıf, dernek veya şirketler lehine yapılması, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansında (TİKA) görevli adamları vasıtasıyla iş adamlarının yurt dışı iş bağlantılarını sağlama karşılığı örgüt adına onlardan para alınması ve kamu hibe, destekleme ve teşviklerinin takibi ve proje kabullerinde örgüt firmalarının kayrılması."

İddianamede, örgütün, iş adamlarından, iş bağlantısı sağlama, adli ya da idari süreçlerdeki işlemlerini lehe sonuçlandırma karşılığı veya özel hayatlarıyla ilgili çeşitli zafiyetlerini "ses ve görüntü" kaydına aldırarak tehdit ve şantaj yoluyla para aldığı belirtildi.

Örgütün STK'lardan sağladığı gelirlere ilişkin, TUSKON ve bağlı federasyon, dernek, şirket ile vakıflardan toplanan aidatlar, yazılı ve görsel medya sektöründen sağlanan gelirler, 'Kimse Yok Mu' gibi bağlı STK'lar aracılığı ile "yardım" adı altında vatandaşlardan toplanan paralar ve örgütün ticaret odalarının yönetimlerini ele geçirerek, kamu hizmet alımlarındaki rayiç bedel belirlemelerinde örgütle ilişkili vakıf, dernek ve firmalar lehine hareket ettiği de iddianamede yer aldı.

İddianamede, gönüllülük esaslı sağlanan gelirler de şu şekilde sıralandı:

"Kurban Bayramı öncesi iş adamlarından, firmalardan ve esnaftan, adlarına kurban kesileceğini belirterek 'kurban' adı altında toplanan paralar, il ve ilçelerde iş adamlarının katıldığı mütevelli heyetleri oluşturarak 'zekat ve burs' adı altında toplanan paralar, memur maaş ve ödüllendirmelerinden 'himmet' adı altında toplanan paralar, devlet kurumlarına yerleştirilen örgüt mensuplarının ilk maaşlarını örgüte vermeleri ile elde edilen paralar."

Örgütün eğitim faaliyetlerine ilişkin gelirleri de 154 ülkede ve yurt içinde örgütle ilişkili eğitim kurumlarında okuyan öğrencilerden alınan paralar ve eğitim kurumlarında okuttukları öğrencilerden ücret aldıkları halde, iş adamlarından fakir öğrencilerin okutulacağını söyleyerek "burs" adı altında toplanan paralar şeklinde sınıflandırıldı.

- Örgüt adına elde edilen gelirlerin sisteme sokulması

İddianamede, örgütün, kurumsal gelirleri konusunda herhangi bir sıkıntı yaşamadığı, kurdukları şirket ya da anonim şirketlerin elde ettikleri kazançları ticaret veya bankacılık üzerinden sisteme soktuğu vurgulandı.

"Vakıf" adı altında faaliyet gösteren kurum/kuruluşlar için tanınan vergi muafiyetinden yararlanıldığı, bir kısım paranın "bağış" adı altında söz konusu vakıflara aktarıldığı da iddianamede yer aldı.

İddianamede şu ifadelere yer verildi:

"Örgütün, sisteme sokulması yönünde sıkıntı çektiği gelir grubu, 'himmet' adı altında toplanan paralardır. Şahıslardan alınan paraların doğrudan il-ilçe sorumlusunda toplanması, hem saklanması hem de nereden bulunduğunun sorulması durumunda sıkıntı yaratabilecek hususlardır.

Örgüt bu sorunu, topladığı parayı, kendisine bağlılığı konusunda şüphe duymadığı ve güvendiği, mutemet tayin ettiği iş adamları üzerinden aşmakta, toplanan paralar, belirlenen iş adamlarına verilerek yakalandığında 'kendi parası' adı altında legalleştirilmesini sağlamaktır.

Bu sayede zaten maddi durumu yerinde olan iş adamı, gerektiğinde o parayı kendi parasıymış gibi bankaya yatırabilmekte, hem de örgütün o parayla ilgisi olduğuna dair resmiyete dökülebilecek bir sorun ortadan kaldırılmaktadır ancak iş adamının mal varlığı, ürettiği katma değer miktarı ve diğer ticari işlemleri incelendiğinde doğrudan örgütün üzerine gidilemese de söz konusu iş adamının kaynağını açıklayamadığı mal varlığı yüzünden zor durumda kalabileceği aşikardır.

İş adamlarından toplanan paraların bir kısmı, bulunulan yerleşim yerindeki örgüt kurumlarının ihtiyaçları için harcanmakta, fazla para ise İstanbul'daki merkeze yönlendirilmektedir. Mali yönden sıkıntı yaşayan bölgelere, kardeş şehir ya da kardeş ülke olarak kabul edilerek destek sağlanmaktadır.

Örgütün şahıslardan topladığı parayı sorunsuz bir şekilde sisteme sokma yöntemlerinden biri de kamuya yararlı dernek statüsünde bulunan Kimse Yok Mu Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği gibi derneklerdir."

- Örgütün TSK'daki yapılanması ve faaliyetleri

İddianamede, darbe teşebbüsünün daha iyi anlaşılması için FETÖ/PDY'nin TSK'daki yapılanmasına, faaliyetlerine ve yapılanmanın ülkenin güvenliği üzerinde oluşturduğu risklere ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının darbe teşebbüsünden kısa süre önce hazırladığı iddianamede yer verilen tespit, değerlendirme ve öngörülere de değinildi.

FETÖ/PDY'nin en çok önem verdiği, en fazla kadrolaştığı ve egemen hale geldiği devlet kurumunun TSK olduğu, TSK'daki kadrolaşmanın uzun yıllar önce başladığı ve ilk yerleştirilen örgüt mensuplarının general veya albay rütbesine yükseldikleri, FETÖ/PDY'nin subay ve astsubay olacak mensuplarını özel yetiştirdiği, 2003 yılına kadar yaklaşık 400 personelin bu yapıya mensubiyeti nedeniyle ilişiğinin kesildiği, bu tarihten sonra bu sebeple ilişiği kesilen personel bulunmadığına işaret edilen iddianamede, yapılanmaya mensup olmayan personelin bazı soruşturma ve davalarla tasfiye edildiği, bunların yerine örgüt mensuplarının terfi etmesinin sağlandığı, özellikle bu yapılanmaya mensup olmayan askeri pilotların çeşitli yöntemlerle kurumdan uzaklaştırıldığı, kurmay subay kadrosunun önemli bir bölümünün FETÖ/PDY mensubu olduğu kaydedildi.

İddianamede, FETÖ/PDY'nin askeri yargıda egemen güç olduğu, bu nedenle yapıya yönelik soruşturmalardan netice alınamadığı, TSK içindeki yapılanmanın ordu disiplinini bozacak ve ülke savunmasında zafiyet oluşturacak yoğunluğa ulaştığına işaret edilerek, örgütün kuvvet komutanlıkları, jandarma ve emniyet teşkilatları içindeki mensuplarından oluşan ve on binleri bulan devletten ayrı hiyerarşiye bağlı silahlı yapılanmasının olduğu, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin tarihi boyunca gördüğü en büyük, en tehlikeli ve en organize terör örgütlenmesi olduğu vurgulandı.

FETÖ/PDY'nin anayasal düzeni değiştirecek veya ortadan kaldıracak silahlı güce ulaştığı ve bir askeri darbe yapabilecek tek organize güç olduğu aktarılan iddianamede, örgütün TSK içindeki etkinliğine dayanarak askeri darbe ve iç savaş tehditlerinde bulunduğu, darbe teşebbüsünde bulunma tehlikesinin açık ve yakın olduğu, bu tehlikenin gerçekleşmesi halinde bunun devlet için gerçek bir yıkım olacağı, ülkenin iç savaşa sürüklenebileceği, milyonlarca insanın ölüp milyonlarca mültecinin ortaya çıkabileceği, devletin yeniden ayağa kaldırılmasının mümkün olamayabileceği bildirildi.

FETÖ/PDY'nin tasfiyesinin devlet için artık varlık yokluk meselesi haline geldiği belirtilen iddianamede, Milli Güvenlik Kurulunun (MGK) örgüt hakkındaki değerlendirmeleri de yer aldı.

(Sürecek)

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :