FETÖ'nün Atatürk Havalimanı'nı işgal girişimi davası

FETÖ'nün Atatürk Havalimanı'nı işgal girişimi davası

FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde Atatürk Havalimanı'nı işgal teşebbüsü ve burada çıkan olaylarda 2 kişinin şehit edilmesine ilişkin 77'si tutuklu 159 sanığın yargılanmasına tanık ifadeleriyle devam edildi - Tanık Mehmet Aziz Gökçe: - "İkna çalışmaları

İSTANBUL (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminde Atatürk Havalimanı'nın işgal girişiminde bulunulması ve burada çıkan olaylarda 2 kişinin şehit edilmesine ilişkin 77'si tutuklu 159 sanığın yargılanmasına devam edildi.

İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri'deki Alibey Spor Salonu'ndaki duruşmada, tanık ifadeleri alındı.

Olay tarihinde havalimanında yolcu hizmetlerinde çalışan tanık Abdullah Yavuz, Trabzon’dan Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşma salonuna bağlanarak ifade verdi.

Tanık Yavuz, 15 Temmuz gecesi 21.30 sıralarında havalimanındaki vardiyasına gittiğini, yarım saat sonra da apron kapısına askerlerin geldiğini anlattı. Askerlerin yanında 2 polis memuru olduğunu, bu polisleri tanımadığını belirten Yavuz, "Askerler, polislere kuleye gitmek istediklerini söylediler. Bir kısmı bizim olduğumuz bölümde kaldı, bir kısmı ise kuleye gitti. Kuleye gidenlerin içinde bir de albay vardı. Askerler yolcuları belli bir bölümde toplamamı istediler. Birkaç saat sonra özel harekat polisleri ile halk geldi. Onları kuleye yönlendirdik. Benim olduğum yerde bir uzman çavuş vardı. Ona neler olduğunu sorduğumda, bir bilgileri olmadığını söyledi. Salondaki televizyon açıktı, TRT’deki spiker darbe bildirisini okuyordu. Askerler bunu görmüş olabilir ama bir şey söylemediler. Zaten fazla konuşmuyorlardı. Benim olduğum yere gelenlerin içinde er göremedim, hemen hemen hepsi uzmandı." diye konuştu.

- "İkna etmek için askerlerle görüştük"

SEGBİS yöntemiyle beyanda bulunan tanık Mehmet Aziz Gökçe de o dönemde havalimanında emniyet amiri olarak çalıştığını aktardı.

Haber merkezinden bilgilendirilmesi üzerine evinden çıkarak limana gittiğini söyleyen Gökçe, "Aracımla yola çıktım. Basın Ekspres Yolu'nda 2 tane tank türü araç gördüm. Halkalı lojmanlarından, birlikte görev yaptığım komiseri de alarak limana gittim. Havalimanının normalde giriş yaptığım kapısının kapalı olduğunu gördüm. Aracı VIP yolundaki otoparka koyduk. Limandaki emniyet şube müdürlüğüne gittik. Oradaki arkadaşlarla bir değerlendirme yaptık. Şube müdür yardımcısıyla birlikte yaya olarak nizamiye denilen yere gittik. Askeri araçların orada olduğunu gördük. Bir araç girişten 100 metre kadar içerideyken, diğer araçlar dış taraftaydı. İkna etmek için askerlerle görüştük. O sırada halk geldi. Halkı nizamiyeye yığmaya çalıştık. Orada beklerken, kulenin işgal edildiği bilgisi geldi." ifadelerini kullandı.

Bilgiyi aldıktan sonra kuleye gittiklerini belirten tanık Gökçe, şöyle devam etti:

"Kule binasının kapısı kapalıydı. Kapıyı açmaları için içeri seslendik. Sanırım bir er vardı, kapının arkasında. Bize, kapının açılması için komutanının gelmesi gerektiğini söyledi. O esnada pasaport şubenin de 50-60 kadar askerle işgal edildiği bilgisi geldi. Bu kez oraya gittim. Kapıda askerleri gördüm. Bir askere, komutanlarının kim olduğunu sordum. Söylediği kişinin yanına gittim. Kendisine durumu anlatarak, askerlerini toplayıp gitmesini, yaptıklarının yanlış olduğunu anlattım. Bu kişinin yarbay rütbesinde biri olduğunu zannediyorum. Kendilerine talimat geldiğini, görevini yapacağını, gitmeyeceğini söyledi. Aramızda sert bir münakaşa geçti. Beni dinlemediler. Koridora doğru ilerledikleri sırada kapıyı açtırıp halkı içeri aldırdım. Halkın baskısıyla askerler içeride sıkıştılar. Sonrasında askerleri dar bir koridora aldık. İkna çalışmaları sonucu çözülmeler başladı. Büyük çoğunluğunun silahlarını aldık. En son rütbeli olduklarını düşündüğüm iki kişi kaldı. Bunlar, talimat gelmeden silahlarını vermeyeceklerini söylediler. Cumhurbaşkanının uçağı geleceği için Devlet Konukevi'ne geçtim. Oradayken, 2 rütbelinin silahlarını hala vermedikleri bilgisi geldi. Özel harekat polislerine durumu bildirdim. Ben konukevinde kaldım, özel harekat polisleri o 2 rütbelinin durumunu halletti. Bizim görevimiz havalimanını askerlerden temizlemekti."

- "Herkesin bir kod adı vardı"

Tanık Murat Ayan da SEGBİS yöntemiyle duruşmaya bağlanıp tanık olarak verdiği ifadede tutuklu sanıklardan Mehmet Duman’ı tanıdığını dile getirdi.

Bolu’da okurken, Mehmet Duman ile 2005-2010 yılları arasında birkaç kez "cemaat" olarak bilinen örgüt evlerinde düzenlenen yemek organizasyonunda bir araya geldiklerini söyleyen Ayan, "Bolu’dan sonra İzmir’de sözleşmeli subaylık eğitimi alıyordum. Mahrem imam telefon aracılığıyla bana ulaştı. Karşıyaka’da bir eve gitmemi söyledi. Bu eve gittiğimde de Mehmet Duman ve Enes adlı kişiyle karşılaştım. Yemek yendikten sonra 1 saat kadar sohbet oldu ve ayrıldık. Bu evlerde namaz kılınır, yemek yenirdi. Okul döneminde himmet ya da kurban bağışı gibi şeyler istenmezdi ama işe başlayınca birkaç kez verdim." diye konuştu.

Ayan, Mehmet Duman'ın avukatının "Daha önce müvekkil hakkında ifade verdiniz mi?" sorusu üzerine, geçen ay ifade verdiğini söyledi. Ayan, avukatın "Soruşturma ve dava sürecinden 2 yıl geçti. Bu zamana kadar neden ifade vermediniz?" sorusuna ise "Korktum" diye yanıt verdi. Sanık Mehmet Duman da söz alarak, çok şaşırdığını ve ömrü boyunca Karşıyaka’ya gitmediğini iddia ederek, tanık hakkında suç duyurusunda bulunacağını belirtti.

Tanık eski üsteğmen Hüseyin Alfidan ise tutuklu sanık Harun Oduncu’nun devresi olduğunu anlattı. Ankara’da eğitim görürken, hafta sonraları Oduncu ile FETÖ tarafından tutulan bir eve gidip geldiklerini ifade eden Alfidan, "Normalde kursiyerlerin eğitim gördüğü yerde kaldığımız bir yer vardı. İnancımız gereği yapmamız gereken şeyleri yapmak, namaz kılmak ve kitap okumak için o eve gidiyorduk. Aslında Harun ve bir arkadaşlarıyla birlikte ev tutacaktık ama benim maddi durumum el vermiyordu. Ev kimin üstüne tutulmuştu bilmiyorum. Eve gittiğimizde 'abi' diye hitap ettiğimiz kişiler de gelirdi. Bu evde hafta sonları kalırdık, risaleler okur, namaz kılardık. Fetullah Gülen’in de kitapları vardı ama ben onun kitaplarının bir tanesini bile bitirmemişimdir." dedi.

Tanık Alfidan, sanık avukatlarının "Kod adınız var mıydı?" sorusuna, "Kod adım Hasan’dı. Herkesin bir kod adı vardı." diye yanıt verdi. Alfidan, "Harun Oduncu’nun kod adı var mıydı?" şeklindeki soruyu ise "Bilmiyorum" diye cevapladı.

- Gelmeyen tanıklar hakkında zorla getirme talebi

Tanık beyanlarının ardından, mahkeme başkanı, 15 Temmuz gecesi Atatürk Havalimanı’ndaki görüntülerin incelenmesi işleminin henüz bitmediğini, beklenen bazı raporların dönüşünün yapılmadığını ve bazı sanıklarda ele geçirilen dijital materyallere ilgili raporun mahkemeye ulaştığını belirtti.

Tanık anlatımları ve gelen raporlara karşı görüşü sorulan cumhuriyet savcısı, duruşmaya katılmayan tanıklar hakkında zorla getirme kararı çıkarılmasına ve tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına karar verilmesini istedi.

Duruşmada söz verilen tutuklu sanıklar, aleyhlerine olan tanık beyanlarını kabul etmediklerini söyleyerek, tahliye talebinde bulundu.

Mahkeme heyeti, duruşmayı yarına erteledi.

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :