TBMM (AA) - ALP ÖZDEN - TBMM Dilekçe Komisyonu, 2012'de kurduğu alt komisyonla, askeri okullarda FET Ö'cü subayların uyguladığı mobbing ve kötü muamele dolayısıyla okuldan ayrılmak zorunda kalan öğrencileri dinlemişti.

Dilekçe Alt Komisyon Başkanlığını AK Parti Bursa Milletvekili İsmail Aydın yapmıştı.

Askeri okullardan atılan öğrencilere mobbing uygulayan subayların tamamının FETÖ terör örgütüne mensup subaylar olduğunu belirten Aydın, atılan öğrencilerin tek ortak özelliğinin "FETÖ terör örgütüne üye olmamaları" olduğuna işaret etti.

"Kendi adamlarının önünü açmak için bu öğrencilere mobbing uyguladılar" diyen Aydın, "2011'den önce askeri liseden ve harp akademisinden atılan öğrenci sayısı çok fazladır, ama giderek bu sayının hızla düştüğünü görüyoruz. Atanlar FETÖ üyesiydi. Ne zaman ki orada kahir ekseriyete ulaştılar, tamamen ele geçirdiler ondan sonra bu atma olayı da durdu." dedi.

Dilekçe alt komisyonunun komisyonun oluşturduğu raporda müştekilerin ifadeleri de yer alıyor.

Atılan öğrencilerden İsmail Öztürk'ün babası Cemal Öztürk, oğlunun 2010'da katıldığı Menteş kampında 800 civarı öğrenci içerisinden seçilen 15 kişilik bir "şok mangasına" alındığını; bu 15 kişilik grubun kamp programına dahil eğitimlerin akabinde yıldırmaya yönelik keyfi eğitimlere tabi tutulduğunu kaydetti.

Çocuğunun vazgeçmeyerek okula devam etmesi üzerine ikinci sınıfa geçerken katıldığı Menteş kampında da seçilen 6 kişilik "şok mangasına" alındığını, program dahilinde olmayan ağır eğitimlere devam edildiğini aktaran Öztürk, çocuğunun ikinci sınıfa geçiş not ortalamasının 4.00 üzerinden 3.59, disiplin puanının ise 120 üzerinden 120 olmasına rağmen bu kötü muamelelere maruz kaldığını, bu keyfi uygulamaların devam edip etmeyeceğini sorduğu komutanlarının, bu konuda garanti veremeyeceklerini söylediklerini, bu nedenlerle çocuğunu istemeyerek de olsa meslek sahibi olmasına 3 yıl kala okuldan almak ve tazminat ödemek zorunda kaldıklarını söyledi.

- "Joker hakkı"

Mustafa Yılmaz, oğlu Yasin Yılmaz'ın 2011'de Maltepe Askeri Lisesi'nden mezun olarak katıldığı Kara Harp Okulu'nda, ismi okunan yaklaşık 50 öğrenci ile birinci amfiye ayrıldıklarını, diğer öğrencilerden farklı olarak gece geç saatlere kadar ağır eğitimlere tabi tutulduklarını, bu eğitimler esnasında aynı zamanda sürekli hakarete uğradıklarını dile getirdi. Yılmaz, Menteş kampına intikalin sağlandığı trende oğlunun da içinde bulunduğu 10 kişilik bir gruba özel nöbet görevleri verildiğini, bu 10 kişilik gruba sonrasındaki eğitim faaliyetlerinde de keyfi ve caydırıcı uygulamalarda bulunulduğunu, komutanları tarafından "joker hakkı" olarak adlandırılan bir kavramdan bahsedilerek ayrılmalarının teşvik edildiğini belirtti.

YIlmaz, komutanlarıyla yaptığı görüşmelerde kendisine olumlu yönde sözler verilmesine rağmen çocuğuna yapılan mobbing uygulamalarının değişmediğini, bu yoğun baskı karşısında çocuğunun okulu bırakmak zorunda kaldığını anlattı.

- Haksız ceza

Öğrenci Mert Tunçbilek, Işıklar Hava Lisesi'nden başarı ile mezun olduğunu, hem Hava Harp Okulu'nda hem de Yalova kampında devam eden fiziki ve psikolojik baskılara maruz kaldığını, komutanlarının kendisini ayrılmaya teşvik ettiklerini, sürekli olarak haksız cezalara çarptırılarak disiplin puanının düşürüldüğünü kaydetti.

Yapılan baskıları ve hızla düşürülen disiplin puanını göz önüne alarak okuldan ayrıldığını, dar gelirli bir aile olarak ağır bir tazminat yükü altında bırakıldıklarını belirten Tunçbilek, "2009'da beraber girdiğimiz dönem arkadaşlarımın yarıya yakının okulu bırakması dikkate alınması gereken bir nokta." dedi.

Öğrenci Muhammed Akbulut, Işıklar Askeri Lisesi'nden herhangi bir disiplin ve uyum sorunu yaşamaksızın mezun olduğunu, Hava Harp Okulu'nda ise zaten her yıl belirli bir sayıda öğrencinin atıldığı veya ayrıldığı bir sistem olduğunu, okuldan ayrılmak zorunda kaldığı ikinci sınıfın bitimine kadar çeşitli bahanelerle haksız cezalar aldığını söyledi. Akbulut, askeri hiyerarşik yapının arkasına gizlenilerek ve çeşitli yönetmelikler bahane edilerek keyfi uygulamaların yapıldığını dile getirdi.

- "Eğitim zayiatı olursun"

Öğrenci velisi Fatma Gök, iki oğlunun da 2006 ve 2007 yıllarında askeri liseden mezun olduğunu ifade etti.

2006 yılında mezun olan oğlunun, Hava Harp Okulu'nun “Öğrenci Seçme Uçuşu” eğitim kampında farklı bir gruba alınarak bezdirici muameleye tabi tutulduğunu, okuldan ayrılması yönünde baskı yapıldığını, oğlunun bu baskılara dayanamayarak kamptan ayrıldığını anlatan Gök, aile olarak ilgili makamlara dilekçe vererek bu durumu bildirdiklerini belirtti. Bunun üzerine öğrencinin 3 defa kampa geri döndüğünü, fakat her seferinde aynı şekilde bezdirici muameleye tabi tutularak ayrılmak zorunda bırakıldığını aktaran Gök, oğlundan, hiçbir uçuş dersi verilmemesine rağmen eğitim uçağı kullanması istendiğini, öğrencinin itirazlarına “eğitim zayiatı olursun” şeklinde cevap verildiğini, oğluna hiçbir şekilde kendi istediği doğrultuda ayrılma dilekçesi yazma imkanı verilmediğini, matbu dilekçeyi yazması konusunda psikolojik ve fiziksel baskı yapıldığını söyledi.

2007 yılında askeri liseden mezun olan diğer oğlunun da kampta "şok mangası" denilen özel gruba alındığını, okuldan ayrılması için uykusuz bırakılıp saatlerce özel eğitime tabi tutulduğunu belirten Gök, "İki oğlum da askerlik mesleğini severek ve askerlik mesleğini içselleştirerek böyle bir yola girdi. Askeri lise boyunca ne disiplin ne de ders boyutunda herhangi bir problem yaşamamalarına rağmen niçin böyle bir haksızlığa ve ayrımcılığa tabi kaldıklarını anlayamadım." diye konuştu.

- Ayrılmak zorunda kaldı

Öğrenci velisi Kamil Koca, oğlu Çağrı Koca'nın askeri liseden mezun olarak 4 Ağustos 2011'de Kara Harp Okulu intibak kampına katıldığını, oğlunun bu kampın hemen başında bazı öğrencilerle beraber farklı bir gruba alındığını, bu grubun "1,5 litre suyu tek seferde içmek, geceleri uykusuz bırakılmak, istirahat saatlerinde de eğitim yapmak" gibi bezdirici değişik muamele ve cezalara tabi tutulduğunu kaydetti.

Oğlunun bu durumu anlatması üzerine Menteş kampı bölgesine gittiğini, burada sorunu bildirdiği bir yarbayın, durumun düzelteceğini söylediğini, oğlunun bölüğünün değiştirildiğini dile getiren Koca, fakat ertesi gün oğluyla görüştüğünde oğlunun yüzünde darptan kaynaklanan yara izleri gördüğünü, rapor almak maksadıyla hastaneye götürmesinin komutanlarca engellendiğini ifade etti.

Koca, tür uygulamaların biteceğine dair söz verilmesine rağmen psikolojik baskıların artarak devam ettiğini, başlatılan idari tahkikatların da eğitimine normal seyrinde devam eden öğrenciler üzerinden yürütülmesi dolayısıyla sağlıklı bir sonuç alınamadığını, tüm bunların sonucunda askeri lisede disiplin konusunda hiçbir sorun yaşamamış oğlunun Kara Harp Okulundan ayrılmak zorunda kaldığını dile getirdi.

- "Nedeni anlaşılamayan biçimde"

Öğrenci velisi Saadettin Gölcük, oğluna intibak kampının başından itibaren ayrı bir grupla beraber bezdirici muamele uygulandığını, dayatılan orantısız eğitimlerin yanında oğluna çadır içinde insanlık dışı uygulamaların yapıldığını, bunun neticesinde oğlunun bayıldığını ve hala bu muamelenin izlerini psikolojik olarak taşıdığını kaydetti.

Kemal Tümer, oğlu Turgut Selman Tümer’in askeri liseyi 100 disiplin puanıyla bitirdiğini ve başarılı bir öğrenci olarak Kara Harp Okulu intibak kampına katıldığını, burada bezdirici bir şekilde eğitime tabi tutulduğunu, bazı öğrencilerin "nedeni anlaşılamayan bir biçimde" kötü muameleye maruz kaldığını söyledi.

Öğrenci Bayram Tuğrul Yıldırım, askeri lisede “alay onur sekreteri” yani okulun öğrenci teşkilatında önde gelen bir konumda olduğunu belirterek, buna rağmen amirlerinin disiplinsiz ve emir-komutaya uymada yetersiz olduğu yönünde kanaat bildirdiğini, bunun bir tür fişleme olduğunu, doktor raporu olmadan kendisine psikolojik sorunu varmış gibi yaklaşıldığını anlattı.

Bir binbaşı ve beraberindeki 5 teğmen ile yüzbaşının kendisine domuz bağı yaptığını, başına çuval geçirdikten sonra dövdüklerini, ayrılması yönünde baskı kurduklarını ifade eden Yıldırım, ayrılmamak için direnmesi üzerine muaf olduğu İngilizce dersinden kopya çekmiş gibi gösterilerek Hava Harp Okulu'ndan, Yüksek Disiplin Kurulu kararıyla atıldığını kaydetti.

- "Dikkati çekici bir unsur"

Öğrenci Bilal Okuyucu, askeri liseyi ikincilikle bitirdiğini, harp okulunda 120 disiplin puanıyla devam ederken askeri savcı tarafından Kara Kuvvetleri Komutanlığında sorguya çekildiğini, kendisine askeri lise kafeteryasında uygunsuz kişilerle görüldüğü şeklinde suçlamalar yöneltildiğini, aynı zamanda Kara Harp Okulu İstihbarat Kısım Amirliğince de bir soruşturmanın yürütüldüğünü ve hak etmediği cezalar verilmeye başlandığını söyledi.

Bölük komutanının kendisine ve kendisi gibi askeri lise kökenli 8 kişiye hakaret ettiğini ve bu 8 kişiyi dersten bıraktığını, bu 8 kişiden 5’inin müteakip dönemlerde ayrılmak zorunda kaldığını belirten Okuyucu, tüm bu uygulamaların genellikle kurmay subaylar eliyle yürütüldüğünü, ayrılmak zorunda bırakılan öğrencilerin askeri liseleri dereceyle bitirmiş öğrenciler arasından seçilmesinin dikkati çekici bir unsur olduğunu ifade etti.

- Mobbing

Öğrenci Nazmi Çağlar Yanar, 2007'de Işıklar Askeri Lisesi'nden 9.80 not ortalaması ve 100 tam disiplin puanıyla mezun olduğunu, Kara Harp Okulu intibak kampına katıldığı andan itibaren mobbinge maruz kaldığını, şok mangasına alındığını, kendisinin depoya imza karşılığı bıraktığı kasaturasının art niyetli olarak çalındığını, imzaların yok edilip kendisine “Kasaturanı terör örgütü PKK’ya mı sattın?” şeklinde küçük düşürücü sorular yöneltildiğini dile getirdi.

Öğrenci Çağatay Güven, Işıklar Askeri Lisesi'ni 100 tam disiplin puanıyla bitirdiğini, kendisinin intibakta komutanına muhabbetle bakmadığı gerekçesiyle kampa girişinden 32 dakika sonra “disiplin grubu” olarak adlandırılan özel bir gruba alındığını, bu grupta çok çeşitli işkencelere maruz kaldığını kaydetti.

AA