"FETÖ, DEAŞ gibi tehlikeli bir örgüt olarak tespit edildi"

"FETÖ, DEAŞ gibi tehlikeli bir örgüt olarak tespit edildi"

İslam Konferansı Diyalog ve İşbirliği Gençlik Forumu Başkanı İskandarov:- "56 üyesi olan konferansın kabul ettiği İstanbul Deklarasyonu'nda DEAŞ, PKK VE FETÖ tüm İslam coğrafyası için tehlike teşkil eden bir örgüt olarak tespitlendi"- "DEAŞ ve PKK Müslüma

İSTANBUL (AA) - MURAT EĞİLMEZ - İslam Konferansı Diyalog ve İşbirliği Gençlik Forumu (İKGF- Dİ) Başkanı Elşad İskandarov, "56 üyesi olan konferansın kabul ettiği İstanbul Deklarasyonu'nda DEAŞ, PKK ve Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) tüm İslam coğrafyası için tehlike teşkil eden bir örgüt olarak tespitlendi." dedi.

İslam İşbirliği Teşkilatı’na (İİT) üye ülkelerin gençlik ve spor bakanları, "Barış, dayanışma ve kalkınma için gençliğin güçlendirilmesi" temasıyla 5- 7 Ekim’de İstanbul’da düzenlenen konferansta bir araya geldi.

Konferansta İslam gençliğinin tek çatı altında toplanması amacıyla 56 üye ülke tarafından bir deklarasyon imzalandı. Bağlayıcılığı bulunan deklarasyon ile İslam coğrafyasında bölgesel entegrasyon ve ortak kimlik oluşturması, Müslüman gençlerin vizyonunun geliştirilmesi hedefleniyor.

Genç işsizliği, eğitim, girişimcilik, sağlık, erken evlilik, İslam’da aşırıcılık, sosyal medya etkisi konularında çözüm oluşturacak ortak politikalar geliştirmek de konferansın kayıt alına alınan konu başlıkları olarak sıralandı.

Organizasyonu düzenleyen İKGF- Dİ Başkanı Büyükelçi Elşad İskandarov, konferans sırasında AA muhabirinin sorularını yanıtladı.

Konferansta imzalanan İstanbul Deklarasyonu'nda FETÖ, DEAŞ ve PKK ile birlikte tüm İslam coğrafyası için tehlike teşkil eden bir örgüt olarak tespit edildiğini belirten İskandarov, forumun 10 yıldır aktif olmasına rağmen, ilk kez bu yıl Türkiye’nin başkanlığında bu kadar güçlü bir deklarasyon imzaladığının altını çizdi.

İskandarov, şöyle konuştu:

"Bizim kendi tespitlerimizde politik belgelerde de biz bunu aktardık, aynı şekilde DEAŞ, PKK Müslüman gençliğinin problemlerini nasıl istismar ettiyse, FETÖ de aynı şekilde istismar etti. Önceden silah kullanmıyordu tek fark buydu, daha güler yüzlüydü ama istismar ediyordu, yöntemler aynı. Tabii başarılı metot bu boşlukların, istismar alanlarının herhangi bir terör örgütüne bırakılmaması."

Bu konuda devletlerin, sivil toplum örgütlerinin de önemli rol üstlenmesi gerektiğine işaret eden İskandarov, bunun için bakanları topladıklarını kaydetti.

Konferansta FETÖ'nün örgütlenmiş olduğu ülkelere bir uyarı fırsatı da bulduklarını ifade eden İskandarov, "Boşlukları biz kendimiz doldurmayınca ileride diğer negatif örgütlerin, yapılanmaların istismar etme fırsatları olacak. İstihdam alanında, sosyal, kültürel ya da dinimizin düzgün dürüst anlatılması alanında istismarcılara, İslam'ın şiarını kullanarak coğrafyamızı, bağımsızlığımızı tehlikeye sokacak kuvvetlere fırsat bırakmamalıyız." dedi.

- “Terörün kurbanı Müslamanların kendisidir”

Batı dünyasında Müslümanların terörle bağdaştırılması algısının kasıtlı olarak oluşturulduğu görüşünü dile getiren İskandarov, "Algı yanlış bir algı. Belgelerimizde 2012’de Avrupa polis teşkilatının tespitlerine göre 56 terör eylemi olmuş, bunlardan sadece 2’si Müslüman kökenli insanlar tarafından yapılmış. Aynı yıl Müslüman coğrafyasında bin 300’ü aşkın terör eylemi olmuş ve onların hepsi Müslüman nüfusu hedeflemiş. Yani terörden eziyet çeken, terörün kurbanı olan Müslümanların kendisidir. Avrupa'nın maruz kaldığı terör ise yüzde 2, yüzde 3’ün altındadır. Bu rakamları şişirip İslami terör algısı altında servis etmek tabii siyasi nedenlerden doğuyor. Bu siyasi nedenlerin arkasında Avrupa’daki sağcı, ırkçı partilerin yükselişte olması duruyor." değerlendirmesinde bulundu.

İskandarov, İslam coğrafyasında faaliyet gösteren terör örgütleri veya İslami şiar altında radikalizme gençleri teşvik edenlerin bunu bilerek veya anlamayarak sağcı, ırkçı İslamofobik dairelere, onların değirmenine su döktüklerini söyledi.

Bu durumu iki çarklı bir bisiklete benzeten İskandarov, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Terör arttıkça sağcıların ırkçı, islamofobik partilerin önü açılır, onların propagandası arttıkça da İslami kesim üzerinde baskı artar. Bunlar birbirini destekleyen bir mekanizmanın parçalarıdır. Bu mekanizmanın bozulması için ılımlı, Müslüman aydınlarının Müslüman ülkelerinin ekser, ezici çoğunluğunu teşkil eden insanların, düşüncenin ortaya girmesi lazım, hem bizim coğrafyada, hem orada."

Milletler arası ittifak çerçevesinde bir platform kurduklarını, Avrupa’da islamofobik eylemleri, özellikle karikatür eylemleri olurken protesto metni imzaladıklarını vurgulayan İskandarov, Avrupa Konseyi ile birlikte İslam kültürünün, medeniyetinin Avrupa’nın kamu kuruluşlarına anlatılması yönünde program hazırlığı yaptıklarını bildirdi. Zaman zaman Batı medyasında makaleler yazıp, yayınlar yaptıklarını, araştırmalarını paylaştıklarını ifade etti.

- "Avrupa'da İslamofobi ile mücadele merkezi fikri..."

İskandarov, "Bir fikrimiz var; İslamofobi ile ırkçılığın tüm diğer taraflarıyla ilgili bir mücadele merkezinin de Avrupa’da kurulması ki bu merkezden sağduyulu Batılılarla, Avrupa’da yaşayan Müslüman kesimin üyeleri beraber çalışsın istiyoruz. Bu belanın bir tarafında islamafobi var diğer tarafında terör var. Bunlar tabii müttefiktirler. Bu ittifakı kırmak için her iki taraftan da sağduyulu insanların bir araya getirilmesi elzemdir." diye konuştu.

İslam İşbirliği Teşkilatı Gençlik Forumu’nda Müslüman nüfusunun yaşadığı, ağırlıklı azınlıklardan da temsilcilerin gözlemci üye olduğunu vurgulayan İskandarov, onların yaşadığı coğrafyalarda ortak çalışmalar yaparak islamofobi ile mücadeleyi güçlendirmek istediklerini kaydetti.

Gençlik Forumu’nun yapısına da değinen İskandarov, şu bilgileri aktardı:

“Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ev sahipliğinde 2006’da Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlhan Aliyev’in de katılımıyla 20’yi aşkın ülkenin katılımıyla kuruldu. Şu anda Suriye hariç 56 üye ülke mevcut. Gençlik vizyonu, liderlik, göçmen gençlik, genç kadın ve kızların sorunlarına varana kadar 10 yılda 100’ü aşkın etkinlik yaptık. Temel hedefimiz tüm kategorilerde dünya ortalamasından maaselef çok geri kalmış olan İslam gençliğine ufuk açmak, ortak bir İslami kimlik oluşturmak."

İskandarov, bu kimliği hayata geçirdiklerinin bir örneği olarak 15 Temmuz darbe girişiminde aynı gece yönetim kurulu toplantısı yaparak bu saldırıyı kınayan, lanetleyen bir bildiri yayınladıklarına işaret etti.

Türk demokrasisine destek amacını da taşıyan bu bildiriyle ilgili sosyal medyada oluşturdukları platformda 8 milyonu aşkın bir kitlenin oy verdiğini, sonuçları Cumhurbaşkanı Erdoğan’a takdim ettiklerini söyledi.

Geçen süreçte forum çerçevesinde daha önce bir gençlik politikası, vizyonu üretilmediğine dikkati çeken İskandarov, ilk kez 5- 7 Ekim tarihlerinde gerçekleştirilen İstanbul Konferansı’nda gençlik strateji belgesi oluşturulduğunu ve bu belgenin 2025’e dek kabul edildiğini kaydetti.

- "Gençlik terörün hem ilk hedefi hem ilk mağduru"

Gençliğin İslam dünyasında terörün hem ilk hedefi hem de ilk mağduru olduğunu söyleyen İskandarov, "Terörün ilk mağdurları gençlerdir, sivillerdir. Ama sebepler sadece tekfirci radikal ideoloji değil. Bunun büyük rolü var, ama işsizliğin de rolü var. Kendi kimliğini ifade edememesi, kendi camialarında, ülkelerinde yer bulamaması, sosyal kimlik bulamaması, eğlence alanının yok olması, eğitimin aşağı seviyelerde olması... Bunları ortadan kaldırmak için tabii politikalara gerek var, bilge mekanizmalara, eylemlere gerek var. Cumhurbaşkanımızın toplantılarda sık sık kullandığı bir atasözü var. ‘Toplandılar, konuştular, dağıldılar..' bu tarz bir toplantı olmaması için 11 somut karar kabul edildi. Bir defa bakanlar düzenli olarak senede iki kez toplanacak. Kabul edilmiş gençlik stratejisi doğrultusunda faaliyetlerini koordine edecekler. Koordinasyon için 6 ayda bir heyetle bakanlar konseyi toplanıp operatif ve çabuk kararlar verecek. Tüm bu faaliyetleri takip etmek, uygulamak için bir sekreterya kuruldu." dedi.

Yine forum kapsamında İslam dünyası gençlik başkentleri ilan edildiğini, ilk kent olan İstanbul’un gelecek yıl Fas’a devredeceğini ifade eden İskandarov, amaçlarının mezhepsel, kültürel tüm farklılıkları izole edip İslam gençliğini bir an önce kalkındırmak olduğunu kaydetti.

İslam ülkelerinde 10 ülkenin özel sorumluluğu bulunduğunu, liderlik vasfı olan bu ülkelerden Türkiye’nin başı çektiğine de işaret eden İskandarov, "Türkiye’yi kıskanan, liderliğini içine sindiremeyen, süreci siyasallaştırıp sabote etmek isteyen ülkeler oldu ama ezici çoğunlukla desteği aldık. Sonuçta geçen 10 yılda diğer ülkelerin başkanlığında ortaya hiçbir belge çıkmamış. Ama Türkiye bir yıl önce üstlendi ve 2 yıl daha bunun başkanlığını yapacak. Bunu bir fırsat olarak görelim tüm İslam ümmeti için.” diye konuştu.

Türkiye’nin liderliğini kıskananları da aklı selime davet eden İskandarov, İslam gençliğine şu mesajı vermek istediğini söyledi: “Kutsal dinimizin ilk kelimesi oku. Hazreti Peygamberimiz ‘İlim Çin’de de olsa koşun.’ Buyuruyor. Bugün Müslüman coğrafyada 1 milyar 800 milyon nüfus var. Bunun yüzde 30’u gençler, yani 500 milyonu aşkın bir kitleden bahsediyoruz. Bu kitlenin önümüzdeki yıllarda bu ülkelerin ileriye götürmek gibi bir rolü var. Bugünün şiarı okumak, ileri bilime sahip olmaktır. Bunu başarabilirsek bu sorunlardan İslam coğrafyasını kurtarmış olacağız."

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :