Fanusta yetişen çocuklarımız

Geçen gün  Eğitimci   bir  dostum ile  sohbet  ederken  konu   velilerin   çocukları üzerinde  çok fazla  korumacı  oldukları konusuna  geldi,     bazı velilerin  çocuklarının çantasını  okula kadar taşımasının ardından  sınıfındaki sıraya kadar  götürmesi ve  sırayı ıslak mendil  ile  temizleyip  sağını solunu kontrol ederek çocuğunun  kışlık giyeceklerini  askıya asıp okuldan ayrılması  konuşurken   bir  eğitim uzamanın  yaptığı tespitleri  okuduk .

Bu  anlattığımız  ve mevzu   bize  göre  bir  ebeveyn şefkati  olarak değerlendirilebilir   gelin birde  bu işin uzmanının  yaptığı  tespitleri dinleyelim.

.......

Altın kafeslerde çocuklar yetiştiriyoruz artık.

Uçmayı bilmeyen kuşlar gibi.

Çocuklar hayattan bihaber.

Açlık nedir bilmiyorlar, yedikleri önlerinde yemedikleri arkalarında,acıkmalarına fırsat bile vermiyoruz.

Öyle ki yemek yemeyi bile işkence görür hale geliyorlar.

Susuzluk nedir hiç bilmiyorlar.

Hiç susuz kalmamışlar.

Üç adımlık yolda bile susarlar diye yanımızda içecek taşıyoruz. Çocuk daha “susadım” demeden ağzına suyu dayıyoruz.

Çocuklar hiç üşümüyorlar.

Soğuk havalarda evden çıkarmıyoruz. Okula giderken kırk kat sarmalayıp çıkarıyoruz dışarı, hiç titremiyorlar.

Çocuklar hiç ıslanmıyorlar,

evden arabaya kadar bile üç metrelik mesafede şemsiyesini başına tutuyoruz.

Saçına bir tek yağmur damlası düşürmüyoruz.

Bu yüzden çocuklar ıslanmak nedir bilmiyorlar.

Yorgunluk nedir bilmiyor çocuklar.

İki adımlık mesafelere bile arabayla götürüyoruz onları yorulmasınlar diye.

Birazcık parkta koşsalar, hasta olacak diye engel oluyoruz.

Onlar takatleri tükenecek kadar hiç yorulmuyorlar

Yokluk nedir bilmiyorlar, daha istemeden her şeyi önlerine sunuyoruz.

Bu yüzden varlığın kıymetini bilmiyorlar.

Onlar bir yanığın veya bıçak kesiğinin acısını bilmiyorlar.

Elleri yanmasın, kesilmesin sakın diye onlara ne bıçak tutturuyor ne ocak yaktırıyoruz.

Çocuklar hissetmiyor yaşamı,

açlığı bilmediği için açlara acımıyor,

üşümek nedir bilmedikleri için sokaktaki evsizleri umursamıyor.

Yokluk nedir bilmedikleri için ekmeğe gelen zam onların dikkatini bile çekmiyor, haber kalabalığı olarak görüyor, gülüp geçiyorlar.

Sıcak odalarında yaşadıkları için evsizlik nedir, sürgün nedir anlamıyor, savaşları, kurşunlanan ölen insanları umursamıyorlar.

Acımıyorlar……

Kıymetini bilmiyorlar ekmeğin, elbisenin, barışın ve huzurun, ana babanın….

Müdahale edilmezse gelecek iyi şeyler getirmeyecek güzel ülkemize.

Bu sorunu Devlet derinden hissetmeli.

Bu sorunun çözümü için ciddi çalıştaylar düzenlenmeli. Öğretim programları ve ders materyalleri revize edilmeli.

Okulların duygu eğitimi konusunda rolleri artırılmalı.

Geç kalınmadan bu sorun mutlaka çözülmeli.

Bu sorun çözülmezse ülke çözülecek…

 Kaynak;Doğan CEYLAN, Eğitim müfettişi

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.