EVLADA ADANAN ÖMÜRLER - "Büyümeyen bebeğine" özveriyle bakıyor

EVLADA ADANAN ÖMÜRLER - "Büyümeyen bebeğine" özveriyle bakıyor

Doğum sırasında oksijensiz kalan ve geçirdiği havale sonucunda konuşma ve yürüme yetilerini kaybeden 22 yaşındaki selebral palsili oğlu için büyük özveri gösteren anne Tülay Kocaağa, "büyümeyen bebek" diye tanımladığı oğlunu haftada iki gün fizik tedaviye

İSTANBUL (AA) - ZEYNEP RAKİPOĞLU - Ev hanımı Tülay Kocaağa, yürüme ve konuşma yetisi olmayan 22 yaşındaki serebral palsili oğlu Ömür Kaan'ın bütün yükünü omuzlayarak, bakımı için büyük bir özveri gösteriyor.

1996 yılında özel bir hastanede dünyaya gelen Ömür Kaan, doğum sırasında oksijensiz kaldığı için geçirdiği havale sonucu konuşma ve yürüme kaybı yaşadı.

Bir konfeksiyonda paketleme işçisi olarak çalışan 47 yaşındaki anne Kocaağa, oğlunu kucağına aldıktan sonra bir süre daha işine devam etti. Fakat özel durumu olan oğluna babaannesi bakamadığı için işini bırakan Kocaağa, tüm hayatını Ömür Kaan'a adadı.

Oğluyla vakit geçirmekten ve onun sevdiği şeyleri yapmaktan büyük keyif alan Kocaağa, oğlunun mutlu olabilmesi ve kendini özgür hissedebilmesi için onu haftada iki gün Sefaköy'deki kapalı yüzme havuzuna götürüyor. 45 dakika boyunca havuzda özgür şekilde hareket eden ve hocaları eşliğinde çeşitli eğitimler alan Ömür Kaan, havuzdan çıkmak istemiyor.

11 aylıkken fizik tedaviye başlayan ve sigortanın karşıladığı fizik tedavinin yeterli olmaması üzerine evde çeşitli işler yaparak oğlunun tedavi olması için çaba gösteren Kocaağa, oğlunu artık kaldırmakta zorlandığı için omuriliğinde oluşan fıtıktan dolayı fizik tedaviye gitmeye başladı.

- "Fizik tedaviyi karşılamak için evde gelinlik diktim"

Serebral palsili oğlu Ömür Kaan'a 22 yıldır hayatını adayan anne Tülay Kocaağa, AA muhabirine yaptığı açıklamada, oğlunu kucağına aldığında bu kadar zorlu bir yaşam mücadelesiyle karşı karşıya kalabileceğini düşünmediğini söyledi.

Oğlunun fiziğe başladıktan 2 ay sonra önce dönmeyi sonra sürünmeyi öğrendiğini anlatan Kocaağa, "Fizyoterapistimiz, 2 buçuk yaşındayken eğitim almasını söyledi ama o zamanlar hepsi ücretliydi. Ancak fizik tedaviyi karşılayabiliyorduk. Onun için de ben evde gelinlik, eldiven dikiyordum, el işi yapıyordum." diye konuştu.

Kocaağa, tedaviye başladıkları ilk zamanlarda gittikleri yerlerde köşelerde oturarak saklandığını ve insanların sorularından kaçındığını belirterek, insanları acımasız davranıp "sakat mı" diye sordukları sorulardan büyük bir üzüntü duyduğunu, fakat şimdi insanların daha anlayışlı davrandıklarını anlattı.

- "Oğlum, bana ağır gelmiyor"

Oğlunun arabaya binmekten korktuğunu ve ağlamaya başladığını aktaran Kocaağa, oğlunun fizik tedavi sürecine ilişkin şunları söyledi:

"Fizikteki sekreterimiz bana oradaki bir velinin Bakırköy Zihinsel Engellileri Derneği'ne gittiğini söyledi ve telefonunu verdi. Derneğe gitmeye başladığımızda Kaan kafasını bile tutamıyordu. Dört yaşına kadar özel fizik aldı. Sonra Şirinevler'deki fizik hastanesine yatış yaptık. Üç buçuk ay orada yatılı fizik tedavi gördü. Orada yatarken bir arkadaşımızdan Tophane Özürlüler Merkezi'nin açıldığını öğrendik. Yatışımız bitince oraya başladık. Kaan orada emeklemeyi öğrendi, 5 yaşında tuvaletini öğrendi. Tophane'de hem fiziğe hem de havuza girmeye başladı. Buralarda sosyalleşmeyi öğrendi, artık arabaları seviyordu."

Tülay Kocaağa, oğlunun eğitim, fizik tedavi ve havuzla daha iyi bir seviyeye geldiğini belirterek, Ömür Kaan'ı haftada iki gün fiziğe, iki gün de havuza götürdüğünü, diğer günlerde ise gezmeye çıktıklarını anlattı.

Oğlunun bakımında zorluklar yaşadığını fakat onu çok sevdiği için zorlukları başardığını vurgulayan Kocaağa, "Tabii ki zorlukları var ama onunla bir bütün olduk artık. Ben şu an fizik tedaviye gidiyorum. Belimde, boynumda, bütün omuriliğimde fıtık var. Ama ben onu taşıyorum 48 kilo. Oğlum, bana ağır gelmiyor. Siz kaldırın, kaldıramazsınız. Önemli olan zoru başarmak, kolayı herkes yapıyor. İşimiz çok zor ama güzel." dedi.

- "Biz olmazsak ne olacak?"

Bütün gününü oğluyla birlikte geçirdiğini ve kendine ait hiçbir günü olmadığını belirten Kocaağa, fizik tedaviye gittiği zamanlarda oğlunu babaannesine bıraktığını fakat Ömür Kaan'ın kendisi olmadan yemek yemediğini ve eve dönene kadar kendisini elinde pijamalarıyla kapıda beklediğini söyledi.

Kendisi olmazsa oğlunun tek başına ne yapacağı konusunda endişe duyduğunun altını çizen Kocaağa, sözlerini şöyle tamamladı:

"Oğlum benim için bir melek. Ömür Kaan, bizim büyümeyen bebeğimiz. İyi ki var. İleriyi düşünüyoruz ama çok düşünmek istemiyoruz. İnşallah iyi insanlarla karşılaşırlar. Oğlumu yanız bırakamıyorum. Biz olmazsak ne olacak? Bunlar için yerler yapsalar okul gibi içinde oyun alanı, öğretmeni, fizikçisi olan, aslında ne güzel olur. Hem bizim için hem onlar için. Sevgi dolu insanlarların olduğu bir kurum açılır inşallah. Devletimiz inşallah bu çocuklar için güzel bakım evleri açar. Çünkü televizyonlarda görüyoruz. İnşallah şiddet olmayan, sevgi verebilecek güzel insanlarla karşılaşırlar inşallah."




AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :