Salih Sedat Ersöz

Salih Sedat Ersöz

Etkinlik dolu Konya Cumartesileri

                                                      

Yıllardır Cumartesi günleri Konya’da oldukça bereketli ve kültürel etkinliklerle dopdolu geçer.

Geçtiğimiz Cumartesi günü de böyle oldu.

Önce TYB Konya Şubesinin her hafta düzenlediği kültürel etkinlikler serisinin o günkü programına katıldım. 

Gazeteci yazar Mehmet Nuri Yardım’ın konuşmacı olduğu “Edebiyatımızda Mizah” konulu program oldukça ilgi çekici idi.

Mehmet Nuri Yardım konuşmasına şöyle başladı:

“Sokakta gezerken insanların yüzlerinin asık ve mutsuz olduklarını gördüm. Kendi kendime bu insanları mutlu edecek, tebessüm ettirecek bir şeyler yazmalıyım dedim ve “Edebiyatımızın Güleryüzü” adlı kitabımı yazdım. Daha sonra da “Tarihimizin Güleryüzü” nü yazdım.”

Yazdığı her iki kitapla ilgili olarak fazlaca olumlu geri dönüşler aldığını, böylece çok güzel bir iş yaptığını anladığını ifade eden Yardım, Edebiyatımızda mizah konusunu örnekler vererek açıkladı ve dinleyicilerin faydalı ve hoş bir vakit geçirmelerini sağlamış oldu.

Mehmet Nuri Yardım konuşmasında olduğu gibi, “Edebiyatımızın Güleryüzü” kitabında da Mevlana’dan Mehmet Akif’e, Evliya Çelebi’den Nazım Hikmet’e kadar edebiyatla ilgilenen ünlülerin nüktelerini, şakalarını derlemiş, toparlamış.

Yardım’ın konuşmasında da zaman zaman yer verdiği ünlü edebi şahsiyetlerin nükteli sözlerine ve taşı gediğine koyan cümlelerine ulaşmak isterseniz bu kitabı mutlaka okumalısınız.

TYB Konya Şubesinin etkinliğinden hemen sonra Birlik Vakfı Konya Şubesinin düzenlediği etkinliğe katıldım.

Siyaset bilimci ve yazar Yılmaz Altınsoy’un konuşmacı olduğu etkinlikte “12 adaları nasıl kaybettik?” konusunu içimiz burkularak dinledik.

Şu açıklamalar karşısında içi sızlamayan bir Müslüman Türk evladı olabilir mi?

“Rodos Adası Yunanistan’a 428 km, Türkiye’ye 18 km uzaklıkta olmasına rağmen bize verilmemiştir. İstanköy, Kos, Meis adaları da aynı şekilde. Tarihe baktığımızda Yunanistan, 1947’de Paris Anlaşmasına kadar 12 adalara hiç sahip olmamış. Rodos 1522’de Kanuni tarafından fethedildi ve 12 adalar İslamlaştırıldı. 400 sene Osmanlı idaresinde kaldı, 1923’de Lozan ile elimizden çıktı. İsmet Paşa Lozan’da Saruhan Adalarını çok cılız bir şekilde geri istedi. 12 adalarla ilgili ise hiçbir talebi olmadı. Lozan’da adalar konusunda bir ihmal var. Çünkü talep yok.

Şu anda Lozan’a göre silahsız olması gereken adalar silahlandırılmış durumda. Lozan’da gayri askeri hale getirilecek adalardan biri de Limni’dir. Bu ada da tutanaklara geçmediği için elimizden gitmiştir. 12 adaların bulunduğu Ege Denizi şu anda bir Yunan gölü gibidir. Yunanlılar şu anda 6 mil olan karasularını Ege Denizi’nde 12 mile çıkarmak istiyor.”

Demek ki 12 adaları Lozan’da hiçbir uğraş ve çaba göstermeden, talep dahi etmeden kendi elimizle Yunanistan’a hediye etmişiz. Burnumuzun dibindeki bu adalar şu anda Yunanlılar tarafından tamamen silahlandırılmış durumda. Bu çok acı bir durumdur.

Şunu da belirtmek gerekir ki Yunanistan’ın karasularını 6 milin üzerine çıkarması, Ege denizindeki bütün kaynakların Yunanlılara geçmesi demektir.

Bu takdirde Türkiye’nin uluslararası sulardan geçerek Ege’den Akdeniz’e ulaşması imkânsız hale gelecek ve bizim hiçbir hakkımız kalmamış olacaktır. Hatta bu sularda balık avlamamız bile mümkün olamayacaktır.

Bu etkinliğin ardından SADAM tarafından düzenlenen bir başka etkinliğe katıldım.

Burada da Prof. Dr. Adem Esen, “Başkanlık Sisteminde Yerel Yönetimler” konulu bir konuşma yaptı.

Konuşmasında yerel yönetimlerin türleri, görevleri, organları, denetimi gibi konular üzerinde duran Prof. Dr. Adem Esen, Türkiye’de daha önce uygulanan Parlamenter Sistem ile şu anda uygulanmakta olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin farklarını da dile getirdi.

Bu konuları Prof. Dr. Adem Esen ile TV’ de Pazar günkü programımda da hasbihal ettik.

Bu arada Büyükşehir Belediyemiz tarafından düzenlenen Koyunoğlu Müzesindeki İkindi Sohbetlerine zamanım kalmadığı için katılamadım.

Cumartesi günleri Maşallah o kadar çok kültürel etkinlik düzenleniyor ki birbirleri ile çakıştığı için ister istemez bazılarına katılamıyorsunuz. 

Benim de bu sebeple katılamadığım ve Doç. Dr. Mehmet Ali Hacıgökmen’in “Selçuklu Sultan Hanımlarından Gürcü Hatun” u anlattığı etkinlikte inanıyorum ki oldukça yararlı geçmiştir.  

Cumartesi kültür etkinliklerinin yanında ayrıca Pazartesi akşamları HİSDER’in, Salı akşamları da Konya Aydınlar Ocağı’nın etkinlikleri de devam ediyor. Bunlara Cuma akşamları TEYAD’ın  başlattığı faaliyet eklenmiş oldu.

Konya’mız tam da tarihine ve kültürüne yakışacak şekilde her biri ayrı bir güzellik içeren ve oldukça faydalı, verimli eğitim ve kültür faaliyetlerini dolu dolu yaşamakta, yaşatmaktadır.

Emeği geçenleri kutluyor, hemşehrilerimize de bu faaliyetlerden istifade etmeleri çağrısında bulunuyorum. Sağlıklı ve mutlu yarınlar efendim.   

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar