Doç. Dr. Murat Kayacan

Doç. Dr. Murat Kayacan

Erbakan, TYB, Bilgen...

Geçtiğimiz Cuma günü Ayşe T. Kürkçü ile Mümtaz Uysal çiftinin nikah törenine katıldım. Ali Osman Koçkuzu hoca dua etmek üzere sahneye davet edildi. Koçkuzu Bey, duanın ardından bir kitaptan aktarımda bulundu. Olayın kahramanı yeni evli iki genç. Damat İslâm hukukundaki haklarını bilen ve kullanan gelinden muzdarip. Çünkü evde hiçbir iş yapmıyor. Bu nakilin ardından kafama takılan şunlar: “Koçkuzu Bey, bu aktarımıyla İslâm hukukunda bunların yerinin olmadığın mı söylemek istedi yoksa var ama damatlar bu hakları geline çaktırmasın ve hatta bunlardan haberdar olmayan -Dücane Cündioğlu’nun deyimiyle “reçel yapabilen”- gelin adaylarını tercih etsinler mi demek istedi?

***

Türkiye Yazarlar Birliği’nin 30 Haziran Cumartesi günkü konuğu yazar (Gazeteci demek tehlikeli zira gazetecilerin “köpek” olduğunu söyledi. Murat Güzel’in bu lafzı “sadakatle” özdeşleştirip Kaplan’ı sert tepki veren İhsan Kayseri Beyden kurtarmak istese de konuşmanın bağlamı buna müsait değildi doğrusu.) Yusuf Kaplan idi. Kaplan konuşmasında: “Sorumluluk sahibi olan soru sorar. Bunun tersi de doğrudur.” dedi. Bu durumda konuşmacı tarafından –seküler bulunan N. F. Kısakürek, İsmet Özel ve Ali Bulaç’ın aksine- “öncü kuşak”ın temsilcisi olarak takdim edilen Said Nursi hakkında şu soruyu soralım ki, sorumluluk sahibi olduğumuz belli olsun: “Said Nursi kendisine soru sorulmasını kabul eder ama kendisi başkasına soru sormazdı. Bu durumda o sorumluluk sahibi değil miydi? Evet sorumluluk sahibiyse spot cümlenizin ne anlamı var? Hayır ise, S. Nursi soru sorma taraftarı olmadığı halde nasıl “öncü kuşak”ın üyesi olarak takdim edilmeyi hak eder?”

***

Konya’nın 22 Temmuz seçimi bağımsız adaylarından Ayhan Bilgen ile görüşme imkânı buldum ve milletvekilliği adaylığıyla ilgili kafama takılan soruları kendisine sordum. Bağımsız aday olursa onu destekleyeceğini söyleyen parti hiçbir şart koşmaksızın bu teklifte bulunmuş. O parti mensuplarının beklentileri onun meclise gidip, Türkiye’de adaletin tesisi konusundaki söylemlerini o çatı altında daha etkili bir şekilde dile getirmesi. Bilgen’e AK Parti de, DTP de istediği bir doğu ilinden –seçim sonrası partide kalması şartıyla- 1. sıradan aday gösterme teklifinde bulunmuş ancak Bilgen kabul etmemiş. Bilgen’in bu teklifleri bir kenara koyup bağımsız aday olmayı tercih etmesi birçok kimsenin geri çevirebileceği bir şey değil.

Ayhan ile ilgili bir diğer konu da onun “Müslüman-Sol” diye isimlendirilen oluşumu ya da Mazlum-Der’i bir atlama tahtası olarak görüp oradan meclise geçmeye çalıştığı yönündeki iddiaydı. Bilgen bununla ilgili olarak da “Böyle düşünseydim, AK Parti çizgisinde bir dernek faaliyeti yürütürdüm.” dedi. Sivil toplum örgütü olarak kendini lanse eden birtakım vakıf ve dernek yöneticilerinin iktidarla ilişkileri hesaba katıldığında Bilgen’e hak vermemek mümkün değil.

***

“Necmettin Erbakan, Flash TV’de Seçim Kulübü programına katıldı. ‘Bunlar bir numaralı işbirlikçidir’ dediği AK Parti’ye 22 Temmuz’da oy verenlerin cehenneme bilet alacaklarını ifade etti.” Bu haber “insanları dinden çıkarma heveslilerinin” ne kadar kemiyet kazandığının bir göstergesi. Demek ki tekfircilik parti kuracak düzeye gelmiş! Erbakan bu söylemleriyle tekfircilerin oylarına talip diyeceğim ama onlar da “Hakimiyeti Allah’a değil de meclise bırakmayı” tekfir konusu ettikleri için pek ümit var olmanın faydası yok!

***

Siyasetinsesi.com adresinin başyazarı Ahmet Şükrü Kılıç bir önceki yazısında: ‘Biraz adam ol, biraz insan ol’ hatırlatmalarının yerini, ‘Biraz Müslüman ol’ telkinleri almaya muhtaçtır.” telkininde bulunuyor. Ahmet Beyin telkinine zamanında “hakkı sabrı tavsiye” niyetli bir yazıya verdiği şu cevapla mukabelede bulunmuş olalım. “Kafesine gir, günah çıkartmaya geliriz!”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.