El Şark Forum 2016 İstanbul Buluşması

El Şark Forum 2016 İstanbul Buluşması

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: (1)- "Avrupa, mülteci akınını çözmek için polisiye tedbirlere odaklandı. Bu beyhude bir çabadır. Değil sınırlarınızı, gök kubbenizi kurşundan kubbelerle örseniz, dünyadaki bu adaletsizlikler, bu haksızlıklar, bu işgaller, bu

İSTANBUL (AA) - Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Avrupa'nın mülteci akınını çözmek için polisiye tedbirlere odaklandığını belirterek, "Bu beyhude bir çabadır. Değil sınırlarınızı, gök kubbenizi kurşundan kubbelerle örseniz, dünyadaki bu adaletsizlikler, bu haksızlıklar, bu işgaller, bu çatışmalar, bu vekalet savaşları, bu baskılar sürdüğü sürece, insanların büyük bir çoğunluğu refah içerisinde yaşarken çok daha büyük bir çoğunluğu yarım bardak suya muhtaç olduğu sürece Avrupa da diğer ülkeler de göçmen dalgasından asla kurtulamayacaklardır." dedi.

Kurtulmuş, El Şark Forum 2016 İstanbul Buluşması'nın açılış programında katılımcılara hitap etti.

Toplantının oldukça önemli bir konuda ve tarihi bir noktada düzenlendiğini ifade eden Kurtulmuş, bu toplantının, sadece geçmiş döneme ilişkin bazı analizleri ortaya koymanın ötesinde, yeni dönemde de içinde bulunulan krizlerden ve kaoslardan nasıl çıkılacağına ilişkin önemli bakış açıları kazandırmasını, karşılıklı tartışmalarının sonucunda yeni perspektifler elde edilmesini temenni etti.

Kurtulmuş, Sykes-Picot'un Ortadoğu'yu şekillendirdiği tarihten yaklaşık 100 yıl sonra böylesine önemli bir dönemde, böylesine önemli bir toplantının yapıldığını söyledi. Ortadoğu'da yeni bir barışın, yeni bir dengenin nasıl kurulabileceğine ilişkin fikirlerin paylaşıldığını ve bir çıkış yolu bulmak için gayret gösterildiğini aktaran Kurtulmuş, şöyle konuştu:

"100 sene evvel savaşın galipleri İngilizler, Fransızlar, Ruslar bir masanın etrafında bir araya gelerek, cetvelleri, pergelleri çıkararak, haritaların üzerinde hiçbir tarihi gerçekliliğe uymayan ve hiçbir tarihi ve kültürel geçmişe dayanmayan suni sınırları çizdi ve bugünkü Ortadoğu'yu şekillendirdi. Önce Ortadoğu halklarının sınırlarını böldüler. Şimdi, bir asır evvel sınırlarını böldükleri bu halkların şimdi zihinlerini ve gönüllerini bölmeye çalışıyorlar. Son derece önemli bir tarihi sürecin içerisinde yer alıyoruz. Bizler de bu coğrafyanın insanları olarak bu yapılanın tam tersini yapmakla yükümlü olduğumuzu unutmamamız gerekiyor. Bizler de önce gönüllerimizi ve zihinlerimizi birleştirecek ve aramıza konulan suni sınırları anlamsız hale getireceğiz."

- "Küresel bir konsensüse katkı sunma mecburiyetimiz var"

Soğuk savaş döneminde bu coğrafyada ülkelerin despot, otoriter rejimler vasıtasıyla kontrol edilmeye çalışıldığını anımsatan Kurtulmuş, soğuk savaşın sona ermesiyle birlikte bölgede neo-emperyalizmin yeni bir kontrol mekanizmasının yerini aldığına dikkati çekti.

Bu mekanizmayı siyasi ve iktisadi krizler, özellikle terörizmin kullanılması, ülkelerin işgali, çatışmalarla bölgenin yeniden kontrol altına alınması olarak anlatan Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Soğuk savaş öncesinde kısmen var olan denge, soğuk savaş sonrasında tamamen ortadan kalktığı için dünyayı iyi-kötü dengede tutan uluslararası konsensüs ortadan kalkmış oldu. Uluslararası konsensüsün ortadan kalkmasıyla birlikte her ne kadar krizler ve kaoslar, Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesiyle kısıtlı gibi görünse de küresel nitelik arz etti. Böylece yaşanmakta olan krizler sadece şu ülkeyi ya da bu ülkeyi değil kuzeyi-güneyi, İslam dünyasını-Hristiyan dünyasını, dünyanın bütün başkentlerini neredeyse esir aldı, kontrol altına almaya başladı. Dolayısıyla bunlara karşı çözüm bulabilmek için küresel bir konsensüsün oluşturulmasına bölge ülkeleri olarak da ciddi katkılar sunma mecburiyetimiz vardır."

- "Sonuçları bertaraf etmek mecburiyetindeyiz"

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, uluslararası sistemin mekanizmalarının hemen hemen soğuk savaş sonrasında ortaya çıkan hiçbir krizi çözebilme yeteneği göstermediğine vurgu yaptı.

Kurtulmuş, başta BM olmak üzere uluslararası sistemin Suriye'de iç savaş, arkasından gelişen vekalet savaşı, Ukrayna ve Yemen'deki sorunu çözme yeteneğini ortaya koyamadığını söyledli.

Bu yılın sonuna gelindiğinde bütün ülkeleri ilgilendiren, Ortadoğu coğrafyasından kaynaklanan iki temel sorunla karşı karşıya kalındığını belirten Kurtulmuş, şunları aktardı:

"Bunlardan birisi küresel göç, birisi de küresel terörizmdir. Öncelikle olarak, bugün ortaya çıkan küresel göç ve küresel terörizmin sonuçlarını iyi araştırmak, bu sebepleri ortadan kaldırarak sonuçları bertaraf etmek mecburiyetindeyiz. Bizim hem küresel terörü hem küresel göçü bölgemizde yaşanan çok sayıda sebebin bir sonucu olarak görmemiz, Batı'daki bazı siyaset yapıcıların ise sadece sonuçlarla ilgilenmesidir. Dolayısıyla açık söylüyoruz, açlıklardan, kıtlıklardan, işgallerden başlayan bir sürü sebep bugün hem küresel göçün hem küresel terörizmin nedenidir."

- Küresel göç ve küresel terörizmin nedenleri

Küresel göç ve küresel terörizmin de üç temel özelliği bulunduğunu dile getiren Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Siyasi ve iktisadi istikrarsızlıklar, halkların, geniş kitlelerin, özellikle ülkelerin geleceğinde yer almak isteyen, söz sahibi olmak isteyen genç nesillerin temsilden dışarıda bırakılması, siyasi katılım süreçlerinin dışında bırakılması... Üçüncü ve en önemlisi ise bölgelerimizde başlayan dış güçlerin askeri veya diğer şekillerdeki müdahalesiyle yaşadığımız işgallerdir. Çok açık, sözü dolaştırmadan söylemek gerekirse, eğer Afganistan'ın önce Ruslar, arkasından Amerikalar tarafından işgali olmasaydı, bugün dünya El-Kaide denilen bir terör networkü ile karşılaşmış olmayacaktı. Aynı şekilde Irak'ın birtakım süslü bahaneler, yalanlarla başlayan işgal süreci olması, ardından Suriye'deki siyasi istikrarsızlık ve Suriye'deki geniş kitlelerin yönetimin dışında bırakıldığı süreç olmasaydı, bugün belki bölgemizde DAEŞ denilen bu terör örgütü olmayacak, dünyanın başına bela olmayacaktı. Bu nedenleri ortadan kaldırmak üzerine de yoğunlaşmak mecburiyetindeyiz. Yoksa bu anlamda duygusal ve zihinsel coğrafyamız içerisinde oluşan bütün olumsuzluklar üst üste birikerek, sonuçta küresel terörizmin kaynağını oluşturuyor ve küresel göçüm kaynağını oluşturuyor."

- "Bu beyhude bir çabadır"

Numan Kurtulmuş, bugün Avrupa ülkeleri ve oradaki siyaset yapıcıların hemen hemen tamamına yakınının, Avrupa'daki mülteci sorununu çözmek için sınırlarını nasıl kapatacaklarını, Ege ve Akdeniz'de nasıl tedbir alacaklarını, suni birtakım tedbirlerle nasıl dikenli teller, nasıl duvar öreceklerini düşündüklerini anımsattı.

Avrupa'nın mülteci akınını çözmek için polisiye tedbirlere odaklandığını anlatan Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu beyhude bir çabadır. Değil sınırlarınızı, gök kubbenizi kurşundan kubbelerle örseniz, dünyadaki bu adaletsizlikler, bu haksızlıklar, bu işgaller, bu çatışmalar, bu vekalet savaşları, bu baskılar sürdüğü sürece, insanların büyük bir çoğunluğu refah içerisinde yaşarken çok daha büyük bir çoğunluğu yarım bardak suya muhtaç olduğu sürece Avrupa da diğer ülkeler de göçmen dalgasından asla kurtulamayacaklardır. Dolayısıyla sorunlarımızın çözülebilmesi için coğrafyamızda yaşanan sorunlara neden olan esas sebepleri bulmak, bunlar üzerinde mücadele etmek, bunları ortadan kaldırmak mecburiyetindeyiz. İşte bu coğrafyamızda 90'lardan sonra ortaya konulmaya çalışılan tek kutuplu dünya sisteminin, oldu-bitti ile gerçekleştirmeye çalıştığı yeni düzenin artık tutmadığını Suriye'deki krizle her gün biraz daha derinleşen krizle ortaya koyuyor."

Kurtulmuş, Irak'a müdahalenin ortaya çıkardığı siyasi belirsizlikler, siyasi dengesizliklerin DAEŞ'in Musul'u bir günde elini kolunu sallayarak almasına, Rakka'yı bir günde hiçbir dirençle karşılaşmadan işgal etmesine vesile olduğunu anlattı.

Numan Kurtulmuş, neo-emperyal stratejileri iyi anlamak, bunları çözmek ve hep beraber nedenleri ortadan kaldırmak mecburiyetinde olunduğunu söyledi.

- "Filistin meselesinin demokratik bir zeminde çözümün imkanları ortadan kaldırıldı"

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Filistin'deki gelişmelere de değinerek, Filistin'de ümitler yeşermiş ve sandığın ortaya konulmasıyla demokratik bir temsil sürecine geçilmişken, maalesef bombalarla, uçaklarla Filistin demokrasisinin toprağa gömüldüğünü aktardı.

Filistin meselesinin demokratik bir zeminde çözümünün imkanlarının ortadan kaldırıldığını belirten Kurtulmuş, şöyle konuştu:

"Bütün bu olumsuzluklara rağmen 'Arap Baharı' diyerek, İslam dünyasının, Arap dünyasının büyük çoğunluğunda halklar, despot rejimlerden başlarında kendilerine karşı demir yumruk gibi duran ama güçlülerin karşısında ayakları titreyen diktatörlere karşı özgürlük, onur ve demokrasi mücadelesi büyük bir şekilde gelişmişken, bir kere daha bu mücadelenin yolu kesildi. Öne Suriye'deki iç savaş, arkasından güçlü devletlerin vekalet savaşlarıyla dünyadaki bütün silahlı örgütlerin getirilip, davet edilmiş olduğu Suriye coğrafyası bir savaş ve katliam coğrafyasına dönüştürüldü. Aynı şekilde Mısır'da demokratik taleplerle halkın iş başına getirdiği yönetim, antidemokratik yollarla iş başından uzaklaştırılarak maalesef Mısır'daki özgürlük ve demokrasi talepleri de rafa kaldırılmış oldu. Bir realite daha var. O da plan, hangi plan olursa olsun, eksiklikler ve nedenler ne olursa olsun, bu coğrafyada birbirini öldürenler de bu coğrafyanın insanlarıdır. Maalesef bu bölgenin insanları birbirlerini öldürmeye devam ediyor. Bu tablonun iyi analiz edilmesi ve bu tablodan çıkış için siyasi ve sosyal fay hatlarının ortadan kaldırılarak, kardeşliğimizin hep beraber yeniden tesis edilmesi için de çok örnek bir gayret göstermek mecburiyetindeyiz."

(Sürecek)

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :