M. Mustafa Özdemir

M. Mustafa Özdemir

Ekmeleddin bey CHP’nin başına…

Bugün 20-25’li yaşlarda olan gençlerimiz eski Türkiye’yi çok hatırlamayabilirler. Eskiden koalisyonlar vardı.

Koalisyon; tek başına iktidar olamayan partilerin ortak hükümet kurmaları anlamına gelirdi.

İki partinin oluşturduğu koalisyonlar neyse, bir de 3 partili koalisyonlar vardı. Onlara isim bulmak ayrı bir maharetti: Anasol-D, Anasol-M

Eskiden Türkiye’de (Eski Türkiye’de) hükümetlerin görev sürelerini doldurması, seçimlerin zamanında yapılması hayaldi.

Eskiden istikrarsızlık en büyük istikrardı bu ülkede. Maharet, hangi hükümetin ne kadar sürede gidebileceğini tahmin edebilmekteydi. 3 aylık hükümetler bile gördü bu ülke…

AK Parti’den önceki 10-11 yılda kaç hükümet mi kurulmuş? 48’den 57 dahil, sayın bakalım; tam 10 hükümet!

Gülmeyin, dalga geçmiyorum Gençler…

***

Hükümetlerin biri gelir biri giderdi…

Her geliş gidişte bozuk ekonomi tavan yapar, döviz, altın fiyatları altüst olur, borsada zikzakları takip etmek imkansız hale gelirdi. Burada olan hep gariban halka olur birileri ceplerini doldururdu.

Hükümetler memura ödeyecek para bulamaz, bizim bakanlar, bürokratlar, IMF’nin kapısında sabahlarlardı. IMF’nin eli bont çantalı memurları gelir, bizim bakanları, bürokratları “tırnak kontrolü yapacakmış” gibi karşısına alır, ödev defterini açtırır, “Olmamış, benim dediklerimi yapmamışsın, al şu parayı, memura şu kadar, yatırıma bu kadar para ayır, şunları şunları yap, şu tarihte yine geleceğim kontrol etmeye” diye direktifler yağdırarak, birkaç milyar dolar verir giderlerdi. Bunun adına da “stand-by” denirdi.

Bazen 500 milyon dolar için aylarca beklenirdi IMF’nin kapısında…

***

AK Parti iktidarından önce Anasol-M iktidarı vardı.

Demokratik Sol Parti, Anavatan Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin koalisyon oluşturduğu hükümet. “Krizler Hükümeti” diye de adlandırılır. Merhum Bülent Ecevit başbakan, sayın Mesut Yılmaz ile sayın Devlet Bahçeli başbakan yardımcıları…

Meşhur, Cumhuriyet tarihinin en büyük krizi, “2001 Krizi”nin (Kara Çarşamba) mimarları. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer çok kızmış, elindeki Anayasa kitapçığını Ecevit’e fırlatmıştı. Ecevit, mülayim insandı. Hani derler ya “elinden ekmeğini alsan sesini çıkarmaz” mizacına sahip birisiydi. Ben öteden beri hep dua ederim, “İyi ki kitapçık kazara Bahçeli’ye gelmemiş” diye.

Sonra Ahmet Necdet Sezer’in hali nice olurdu?

Gecelik faizler 6-7 binlerde, enflasyon yüzde 70-80’lerde…

Akşam yatıyorsunuz sabah kalkıyorsunuz borcunuz iki katına çıkmış, cebinizdeki 3 kuruş, zenginlerin, para babalarının cebine girivermiş.

Kahkaha atmayın, fıkra değil, eski Türkiye’nin yaşanmış hikayeleri bunlar Gençler…

***

Sonra bugünkü “Çatı Aday” Ekmeleddin bey gibi Kemal Derviş’i getirdiler Dünya Bankası’ndan. Dervişli yıllar… Geldiğine geleceğine pişman olmuştur herhalde.

Sonra CHP’den milletvekili falan oldu Derviş bey. Orası da karıştı. Dervişçiler, Anti-Dervişçiler... Soy ismine bile ısınamadı kimi CHP’liler!

En sonunda Türkiye’de barınamadı, çantasını aldı, geldiği gibi gitti ABD’ye.

Şimdi duyduk ki Ekmeleddin Bey’i, Kemal Derviş önermiş adaşı Kılıçdaroğlu’na…

Herhalde 10 Ağustos sonrası için bir de milletvekilliği koltuğu ayarlamıştır CHP’den…

***

Kemal Kılıçdaroğlu için 10 Ağustos’tan sonra CHP’nin başında kalabilecek mi?

Birileri “Artık yeter, bu kaçıncı hezimet?” diye soracak mı bilmem...

(Bence hiç bir şey eskisi olmayacak muhalefet partileri için)

Bakarsınız Kemal beyden sonra Ekmeleddin bey gelir CHP’nin başına…

“70 milyonu kucaklayan, herkesin benim cumhurbaşkanım dediği, özü sözü bir, birleştirici,  sevgi dolu, çok iyi eken,  geçmişi temiz, laik, Atatürkçü…”

Ben Kılıçdaroğlu’nun yalancısıyım.

O, öyle diyor Ekmeleddin bey için…

Kendisinde herhalde bu özellikler yok ki Cumhurbaşkanı adayı olmadı!

Koltuğunu da herhalde seve seve bırakır Ekmeleddin Bey için.

Tabi Ekmeleddin beyi övmede Kılıçdaroğlu’ndan geri kalmayan sayın Bahçeli’yi de unutmamak gerek!

***

MEVLANA ÜNİVERSİTESİ SEVİNDİRDİ

111 üniversite rektörü Gazze için ortak bildiri yayınlamıştı. Bildiride Konya’dan sadece Mevlana Üniversitesi’nin imzası yoktu. Önceki yazımda bu konuya değinmiştim. Ardından üniversiteden basın açıklaması geldi. Rektör Vekili Prof. Tankut Yalçınöz imzalı açıklamada, bu konuda bilgilendirmediklerini, konuyu basından öğrendiklerini, üniversite olarak Gazze halkının yanında yer aldıkları belirtilmiş. Açıklamada Gazze ile gerekli tüm adımlarda yer alacakları vurgulanmış. Üniversite’den bu açıklama bizi ziyadesiyle memnun etti. Bu ortak bildiriyi kimler organize etti ve Mevlana Üniversitesi’ni dışladıysa işgüzarlık yapmış, büyük yanlış yapmış.

Not: Bir önceki yazımda (İnternette düzelttik ama gazetede düzeltme şansımız olmadı) BBP eski Genel Başkanı Yalçın Topçu’nun ismini Yaşar Topçu olarak yazmışım. Yaşar Topçu bilindiği gibi eski siyasetçi ve bakanlardan. Sehven yaptığımız hatadan dolayı siz değerli okuyucularımızdan özür dilerim.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.