‘Durmak yok yola devam’ mı? Acaba…

“Bahçeli’yi izlemeye, devam” geçen haftaki yazımızın başlığıydı.

Ve hafta boyunca Bahçeli izlendi, Bahçeli konuşuldu.

Çünkü Devlet Bahçeli’nin cumhurbaşkanlığı seçimi konusundaki “koşulsuz desteği” herkesi şok etti.

MHP liderinin bu hamlesi nasıl yorumlanmalıydı, ne şekilde ele alınmalıydı.

Bundan sonra asıl düşünülmesi gereken mesele buydu.  

Kimi yazar çizer takımı bunun çok küçük bir siyasi manevra olduğunu düşünüyordu.

Kanal 7’nin son zamanlarda ön plana çıkan iki genç ismi aynı gün haber7.com’da iki yazı kaleme aldı bu konuyla ilgili.

Mesela Bahçeli bu tavrıyla sadece MHP için meclis başkan vekilliğini hedeflemişti Kanal7 haber spikeri Erhan Çelik’e göre.

“AKP’den MHP’ye ilk jest”  başlıklı yazısında Erhan Çelik bu olaya çok yüzeysel bakmıştı. Ona göre “Meclis içinde önemli bir pay kapmayı amaçlıyordu MHP. 

AKP’de meclis başkan vekilliği vererek MHP’nin jestine jest yapacaktı.

Tabii ki bu şekilde basit yorumlamalarla açıklanamazdı Bahçeli’nin hamlesi.

Kanal 7 Ankara temsilcisi Mehmet Acet ise MHP liderinin  bu tavrını çok ilginç bir şekilde “MHP Erdoğan’la Gül’ün arasını açmak istiyor” başlıklı yazıyla yorumlamıştı.

Ama Acet, Çelik’ten daha öngörülü davranıyor ve  “Öyle anlaşılıyor ki, yeni dönemde Parlamento’daki Anamuhalefet misyonu, fiilen ve ilk görünüme bakılırsa etkili bir biçimde Milliyetçi Hareket Partisi tarafından yürütülecek.” diyerek geçen haftaki yazımıza adeta destek oluyordu genç meslektaşımız.  

 Acet yazının devamında ise bu mühim tespitine gölge düşürecek bir yorum getiriyor ve ”Erdoğan’ın telefonuna çıkmayan, ancak Gül’le konuşan MHP liderinin amacı AKP’de  çatlak oluşturmaktır” diyerek başkent kulisindeki acemiliğini ortaya koyuyordu.

Daha pek çok yazar siyasi taktisyen bu tarz yorumlar yaptı hafta boyunca.

En isabetli yorum ve bize en yakın yorum  ise beklenmedik bir şekilde  usta bir gazeteciden geldi.

Seçim süresince sürekli olarak iktidarın yanında olan ve diğer siyasi partileri pek de adam yerine koymayan Cengiz  Çandar  “AKP merkezde; MHP iktidar” adlı yazısında  Bahçeli’nin bu siyasi manevrasını diğer yazarlara göre daha iyi algılamış göründü:

“Peki, bu “merkez”in muhalefeti nerede?

MHP’de. Ak Parti, dışa açılımcılığı, küresel rekabete entegre olmayı, AB rotasını, yabancı sermaye yatırımlarını, özel sektör ve pazar önceliğini “siyasi tercihler” olarak temsil ettiği oranda, bunlara karşı konumlanan iki “siyasi organizma”dan MHP, CHP’ye oranla daha fazla muhalefet konumuna yerleşiyor.

Çünkü, bu seçim kampanyası ve öncesinde CHP, kendi olmaktan büyük ölçüde çıkıp, MHP’nin “sureti” haline dönüşmüştü. Ana muhalefet olarak, “aslı varken” suretinin bu işlevi yerine getirmesi de mümkün olamaz.

Bu arada, MHP’nin basiretli davranması halinde, Türk demokrasisine yapacağı katkıyı da görmezden gelemeyiz. Asker, Türk siyasetine ilişkin tahlillerde her zaman muhalefet boşluğu”nu dolduracak, bir “rejim güvencesi” olarak sunulmuş ve öyle algılanmıştır.

Bu, bir anlamda, CHP’nin sivil muhalefet işlevini yerine getiremiyor olmasıyla eş anlamlıdır. “CHP=Ordu” algılaması, CHP’yi, askere siyasette işlev kazandıran bir “kriz üreticisi” görüntüsü vermiştir. Geçerli bir sivil muhalefet partisi olamadı ve böyle giderse asla olamaz.

MHP, böyle davranmıyor. Böyle davranmayacağını da şimdiye kadarki tutumuna bakılırsa ortaya koydu. Bu da, onun hatırı sayılır bir “sivil muhalefet organizması” olması şansını beraberinde getiriyor.

Türkiye’de 22 Temmuz’la birlikte “askeri vesayet rejimi”ne nokta konmaya başlanmasında, MHP’nin rolünü ve işlevini görmek gerekecek...”

Görüldüğü üzere bizim söylediğimiz “Bahçeli siyasetinin yeni döneme damgasını vuracağı” tezi medyada da yavaş yavaş işlenmeye başladı.

Ben yine üzerine basa basa söylüyorum Bahçeli’nin bu hamlesi sonrası çok daha önemli gelişmelere tanık olacağız.

Başbakan son mağduriyet kozunu seçim meydanlarında oynamıştır.

Bahçeli’nin verdiği bu  krediden sonra ne kendi tabanına ne de millete  söyleyecek hiçbir sözü kalmamıştır.

Bahçeli bu siyasi jestiyle  “Durmak yok yola devam” diyen başbakana yol açtı.

Ancak anlaşılan o ki kimsenin yola devam etmeye niyeti yok.

Hele ki Abdullah Gül’le yola devam etmek başbakanın aklının ucundan bile geçmiyormuş.

Başbakan birileriyle çoktan “uzlaşmış”, ama seçim meydanlarında halka söylememiş bunu. 

Evet Bahçeli bu hamlesiyle , bugüne kadar “kriz”den ve “gerilim”den beslenen siyasilerin ve bir takım zinde güçlerin ekmeğini elinden aldı.

AKP’yi yola devam etmeye çağırdı, CHP’yi ve zinde güçleri ıskartaya çıkardı.

Bundan sonra neler mi olacak?

Onları da yazacağım… Bizi izlemeye devam…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar