Donmuş gönülleri yeni bir hayal diriltir!

Yeni, yine, yeniden… Önemli birinden bahsedeceğim size. Klasik Türk Şiirinin son büyük şairi olan Şeyh Galib’ten…

Kendini yetiştirmiş, üstat-talebe ilişkisinde ilim almış biri, çok genç yaşta Galata Mevlevihane’si Şeyhi olmuş. Hayatın neşesini ilahi aşkta bulmuş, edebiyat çevreleri tarafından Klasik Türk Şiirinin son büyük temsilcisi olarak kabul edilmiş. Hüsnü Aşk adlı eserini 26 yaşında ve 6 aylık gibi kısa bir sürede yazmış…

Osmanlı döneminde Nizam-ı Cedit ordusuna Mesnevi dersleri vermiş, askerlerin zihin dünyalarında yeni kapılar aralamış. Dönemin Padişahı III. Selim ile de yakın olan Şeyh Galip, toplu verdiği derslerle aranan bir yüz, önemli bir isim olmuş.

Şiirlerinde insana odaklanan Şeyh Galip bugün bile eserleriyle, sanki yanı başımızdaymış da, hepimizin içini görüyormuş gibi… Yazdığı satırlar ruhumuza işliyor ya hani, diyorum ki yaşadığı acılar bunca güzel şeyi kaleme almasını sağlamıştır belki de…

Geçtiğimiz günlerde okuma yaptığım bir makalede karşıma hoş bir cümle çıktı. “Donmuş gönülleri yeni bir hayal diriltir” yazıyordu. Uzun süre baktım önce, sonra biraz şaşırma fırsatı verdim kendime…

Hoş dünya edebiyatından en üstteki isimlerin ilgisini çeken birinin satırları, elbette beni şaşırtacaktı. Şaşırmasam garip olurdu.

Biraz düşündürdü bu cümle. Gözlerimin önünden kışın üzerine karlar yağan çiçekler geçti, sonra aynı çiçeklerin baharlarda açması… Halini düzelten insanlar düştü hayalime, darlıktan çıkanlar, perdeyi aralayanlar, nefsine uymayanlar…

Şeyh Galip’in bu sözü Hz. Ali’nin deyişini hatırlattı bana biraz da: “Devası kendindedir insanın” diyordu ya O da… Öyle…

Hastalıkların şifa bulacağına, hasetten Allah’ın affına sığınılacağına, uğursuz şeylere itibar edilmeyeceğine, ahlakın güzelleşeceğine, bütün azaların bir gün şükredeceğine daha da güçle inandırıyor bu haller beni.

Binlerce yıl önce söylenenlerin bugün hala ve derinden anlamlı olması, beni farklı düşüncelere gark ediyor. Uzun uzun bakıyorsun satırlara, uzun uzun filmler dönüyor kafalarda… Bir of çektiriyor… Sonra sesli sesli konuşmaya başlıyorsun, “Öyle ya donmuş gönülleri yeni bir hayal diriltir ancak” diyorsun kendine.

Ümidi ve umudu kaybetmemek lazım geldiğini, hep savunmuşumdur. En kötü zaman eğer bu zamansa, yani yaşadıklarınız için böyle düşünüyorsanız bence yapmanız gereken şey biraz şiir okumak. Biraz dua etmek. Biraz eğilivermek. Biraz hırslarınızdan, dünyalık hesaplarınızdan çekilivermek… Bir köşeye geçmek ve biraz okuyuvermek dert edinmiş adamların satırlarını.

Bir hal çaresi vardır elbet her yaşadığınızın. Her başa gelenin bir hikmeti vardır elbet. Diyorum ya, deva kendisinde her kişinin.

Sözün özü, “ruhun gıdası” meselesi yanlış değil dostlar. Komik de değil, olmaz da değil. Bazı şeyler hakikaten ruhun gıdası… Fiziki olarak beslendiğiniz gibi ruhunuzu da doyurmayı ihmal etmeyin.

Genç yaşının ötesinde bir hayat süren ve 42 yaşında hayata gözlerini yuman Şeyh Galip’i  ölüm yıldönümü (3 Ocak) vesilesiyle rahmetle ve şükranla anıyorum.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.