Dönemin tanığı gazetecilerin gözünden 28 Şubat

Dönemin tanığı gazetecilerin gözünden 28 Şubat

28 Şubat sürecinde çeşitli medya kuruluşlarında çalışan bazı isimler, o dönemi ve yaşadıklarını AA'ya değerlendirdi- Medya Derneği Başkanı Kızıltaş:- "Fiziki mağduriyetlerin yanında manevi mağduriyetler daha çoktu. Polisler imam hatipte okuyan kızlarımı,

İSTANBUL (AA) - HALİL İBRAHİM BAŞER - Medya Derneği Genel Başkanı Ekrem Kızıltaş, "post modern darbe" olarak tanımlanan 28 Şubat sürecinde yaşadıklarına ilişkin, "Fiziki mağduriyetlerin yanında manevi mağduriyetler daha çoktu. Polisler imam hatipte okuyan kızlarımı, başörtülerini çıkarmadıkları için okul önünden alıp, uzak bir yere götürerek, üzerilerinde geri dönmek için para var mı, yok mu diye düşünmeden bırakmışlardı." dedi.

Darbe döneminde çeşitli medya kuruluşlarında yer alan bazı isimler, o süreci ve yaşadıklarını AA'yla paylaştı.

Medya Derneği Başkanı ve gazeteci Ekrem Kızıltaş, 28 Şubat'ta Milli gazetede genel yayın müdürlüğü yaptığını söyledi.

O dönemle ilgili söylenecek çok şey olduğunu dile getiren Kızıltaş, "Dönemin önemli isimlerinden Güven Erkaya, emekli olduktan sonra bir televizyonda canlı yayında, 28 Şubat'ı neden yaptıkları sorulunca, 'Ülke uçurumun kenarına gelmişti' demişti. 'Ne olmuştu da kenarına gelmişti?' denince, 'Zamanın Başbakanı Uzak Doğu'ya giderken uçakta içki servisi yaptırmamıştı. Gittikleri yerde kalınan otelde bulunan mini barlardaki içkileri kaldırtmıştı. Sincan Belediyesi içki ruhsatına zorluk çıkarıyordu' demişti." diye konuştu.

Kızıltaş, gerçeğin farklı olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

"Kendisi, 'Batılı ülkeler böyle istiyor. Bu iktidar rantiyenin hortumlarını kesti. Bu ülkede hiç olamayacak denk bütçenin olabileceğini ispat etmeye başladı. İç ve dış borçlanma olmadan da çarkların dönebileceğini gösterdi. Erbakan D-8'i kurdu ve bu ülke üzerinden dünya üzerinde sömürülen mazlum ülkeleri yanına alıp, egemen güçlere karşı çıktı. Bunu engellemek istedik.' diyemedi. Bu darbeyi, imam hatiplerin önlerini kesmek için yaptılar. Meslek liselerine de büyük darbeler vurdular. Çalıştıracak eleman bulamayan birtakım iş adamları, 'Neden böyle yapıyorsunuz?' diye sorunca, 'Kapat çeneni. İmam hatiplerin önünü kesmek için bunu yapıyoruz.' demişlerdi. Türkiye'deki hakim sermaye, bir kısım medya, STK görünümlü bazı kuruluşlar, sendikalar, rantiyeyi, ülkenin gidişatını kendi istedikleri yönde çekmek isteyenler bir araya gelip, Türkiye'nin kendi ayakları üzerinde durmasına izin vermemek için bu darbeyi yaptılar."

Söz konusu sürecin en önemli etkilerinin, ekonomik kriz sonucunda ortaya çıktığını vurgulayan Kızıltaş, ülkedeki hakim çevrelerin, devlet kasasını soymak için uluslararası güçlerle iş birliği yapıp, bu müdahaleyi gerçekleştirdiğini ifade etti.

Ekrem Kızıltaş, o süreçte kendisinin de mağdur olduğunun altını çizerek, "Fiziki mağduriyetlerin yanında manevi mağduriyetler daha çoktu. Her ay Devlet Güvenlik Mahkemelerinde açılan davalarla uğraşıyordum. Başka türlü tehditler ve şantajlar da vardı. Polisler imam hatipte okuyan kızlarımı, başörtülerini çıkarmadıkları için okul önünden alıp, uzak bir yere götürerek, üzerilerinde geri dönmek için para var mı, yok mu diye düşünmeden bırakmışlardı." diye konuştu.

- "28 Şubat tüm kesimlere yapılan bir darbedir"

Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak da 28 Şubat'ın, 16 Nisan'da yapılacak referandum nedeniyle bugünlerde daha anlamlı hale geldiğini söyledi.

Değişikliğin, vesayetleri önlemek amacıyla yapıldığını dile getiren Albayrak, "Hayır cephesinde olanlar ise bunların geri kaldığını söylüyor. Gerçekten bunlar geride kaldı mı? Türkiye sık sık darbeler yaşadı. Özal zamanında da benzer şeyler söylendi. O zaman da 'Vesayet, darbeler geri kaldı' deniyordu. Ancak 1997’de yaşanan o süreç öyle olmadığını gösterdi. Söz konusu süreç, artık Türkiye’de bilinen anlamda darbe olmasa bile devletin en büyük risk olarak gördüğü dindarların, muhafazakarların hayatını zindan edecek birtakım uygulamaların parlamenter sistem varken de yapılabileceğini gösterdi." ifadelerini kullandı.

Albayrak, 28 Şubat'ın iyi anlaşılması gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Bin yıl sürmesi planlanan bir çalışma yapılmış. 28 Şubat, dindarlara yönelik, inanç özgürlüğünü ortadan kaldıran, millete doğrudan yansıyan, adeta yeni bir travmalar yaşanmasına neden olanların dışında çok fazla konuşulamadı Türkiye’de. Hala 28 Şubat mağdurları var. 28 Şubat'ın ekonomik faturasını layıkıyla, olduğu gibi ortaya koyamadık, konuşamadık. Darbe dönemlerinde bile yaşanmayan şekilde o dönemdeki bütün kurumlar, şirketler elden geçirildi, 'yeşil sermaye' diye bir tabir uyduruldu. Onların anlayışına uygun olmayan her kurumu yeşile boyadılar. Ondan sonra da onlara bir daha kendine gelemeyecek şekilde darbe vurdular. Aslında Türk ekonomisine darbe vurdular."

Söz konusu süreçte sadece dindarların mağdur olmadığını ifade eden Albayrak, "28 Şubat Türkiye’de tüm etnik yapı, köken, mezhep, ideoloji ve inançtan kişilere yapıldı. Çünkü hepsini ekonomik açıdan etkiledi. Şu anda olan parlamenter sistemde halkın seçtiklerine değil, başkalarına ülkeyi yönettirdiler. Refah-Yol hükümeti askerin hoşuna gitmemişti. Bu parlamenter sistem dediğimiz şey dış etkilere açık, birçok kesimlerden gelen müdahalelere açık bir sistem. 28 Şubat, işte bu yüzden, ülkede yapılmak istenen bu kalıcı değişikliğin gereklerini en iyi anlatacak yakın dönemimizdeki olaylardan biridir." şeklinde konuştu.

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :