DİZ yıl dönümü etkinliği

DİZ yıl dönümü etkinliği

Somali İnsani Yardım ve Afet İşleri Bakanı Ahmed:- "Somali'de ne zaman insani bir kriz olsa yardım kuruluşları o zaman devreye gidiyor. Oysa bunları bir düzene koymak zorundayız. Biliyorum söylemesi kolay yapması zor bir olay ama yapılabilir. Çünkü önümüz

İSTANBUL (AA) - Somali İnsani Yardım ve Afet İşleri Bakanı Meryem Kasım Ahmed, "Somali'de ne zaman insanı bir kriz olsa yardım kuruluşları o zaman devreye gidiyor. Oysa bunları bir düzene koymak zorundayız. Biliyorum söylemesi kolay yapması zor bir olay ama yapılabilir. Çünkü önümüzde halihazırda bir model var zaten. 2011'den beri Türkiye'nin Somali'ye yaptığı kalkınma modeli örnek nitelikte bir model." dedi.

Ahmed, Dünya İnsani Zirvesinin (DİZ) yıl dönümü kapsamında, Türkiye'nin evsahipliğinde, BM İnsani İşler Eşgüdüm Ofisi (OCHA) ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) eş sponsorluğunda düzenlenen "Yeni Çalışma Yönteminin İlerletilmesi Çalıştayı"nda, çatışmalar sonrası Somali'de yaşanan olumlu değişimleri ve Türkiye'nin Somali'de yaptığı faaliyetleri anlattı.

Gıda güvenliğinin Somali'nın en büyük sorunu olduğuna dikkati çeken Ahmed, dünyanın bu soruna hep geçici çözümler ürettiğini söyledi. Ahmed, ''Somali'de kuraklık ve selden mağdur olan insanlar var. Yerinden edilmiş insanlar var. Çoğu zaman ülkemiz, BM ve yardım kuruluşları bu tip sorunlara saplanıp kalıyor ve kısa vadeli çözüm yollarına gidiyoruz. Tabii ki bunları da çözmek zorundayız fakat bu sorunların yanı sıra çok daha büyük ve ciddi sorunlar var. Kalkınma olayına önem vermek zorundayız ancak o zaman dayanıklı topluluklar oluşturabiliriz. Gıda güvenliğini de sağlamak zorundayız.'' diye konuştu.

Ahmed, Türkiye'nin Somali'deki varlığının ve çalışma şeklinin gerek BM'ye gerekse dünya yardım kuruluşlarına örnek teşkil edebileceğini vurgulayarak, şunları söyledi:

"Somali'de ne zaman insani bir kriz olsa yardım kuruluşları o zaman devreye gidiyor. Oysa bunları bir düzene koymak zorundayız. Biliyorum söylemesi kolay yapması zor bir olay ama yapılabilir. Çünkü önümüzde halihazırda bir model var zaten. 2011'den beri Türkiye'nin Somali'ye yaptığı kalkınma modeli örnek nitelikte bir model. Türkler sahada yardım yapıyor. Ayrıca bir çok kalkınma projeleri var bunların bir kısmı uygulamaya konuldu diğerleri de zamanla hayata geçirilecek."

Meryem Kasım Ahmed, 20 yıllık çatışma, şiddet ve istikrarsızlık sonrasında Somali'nin olumlu bir sürece girdiğini dile getirerek, sosyal ve siyasal alanlarda bir çok olumlu ilerlemeye rağmen hala çok ciddi sorunlarla karşı karşıya olduklarını belirtti.

Ülkenin en büyük sorunun kalkınma sorunu olduğuna değinen Ahmed, "Somali 20 yıldır çok farklı ihtilaf grupları ile boğuştu. Çatışmaların bitmiş olması, bazı ilerlemeler olmasına rağmen Somali'de durum hala hassasiyetini koruyor. Hükümet olarak önceliğimiz nedir? Hükümet olarak bizim odak noktamızda insani yardım ile kalkınma var. Eğer insani yardım ile kalkınmayı yakınlaştırabilirsek o zaman bir çok felaketin baş göstermesine engel olabilir, önüne geçebiliriz. Bu konuda yapısal yaklaşımımızın arkasındaki sebep önümüzdeki yıllarda oluşabilecek muhtemel krizleri önlemek, önüne geçmek.'' değerlendirmesini yaptı.

- "İnsani yardım kaynaklarının artırılması yönünde çaba sarf ediyoruz"

OECD Genel Sekreter Yardımcısı Douglas Frantz da OECD'nin insanı yardım konusunda verdiği sözleri yerine getirdiğini belirterek, OECD sayesinde Dünya İnsani Zirvesi'nde, 8 milyon dolar olan yardım miktarının 14 milyon dolara çıkarıldığını kaydetti.

İnsani yardım konusunda kaynakların sınırlı olduğunu dile getiren Frantz, çoğu zaman bu kaynakların doğru kullanılmadığına dair eleştirilere de maruz kaldıklarını ifade etti.

OECD'nin insani yardım kaynaklarının artırılması yönünde çaba sarf ettiğini dile getiren Frantz, şöyle konuştu:

''Çoğu zaman 'Bu kaynaklar doğru yerlere harcanmıyor?', 'Doğru organizasyonlara ulaştırılamıyor' gibi çok fazla şikayetler duyabiliyoruz. Bu şikayetlerin çoğu doğrudur. Şu bir gerçek ki ne kadar kaynak olursa olsun bu sorunu çözmeye yetmeyecektir ve hiçbir zaman insani yardım ile kalkınma yardımı arasında eşit bir denge olmasına olanak yok. Elimizde sınırlı bir kaynak var ve bu sınırlı kaynağı dikkatli ve akıllı bir şekilde ve müştereken doğru yerlere yönlendirmeliyiz. Rekabet etmek yerine koordinasyonla ve eşgüdümlü hareket etmeliyiz. Dünyada yardıma ihtiyaç duyanlara yönelik bütçelerin artırılması ısrarımızı sürdürüyoruz."

OECD'nın insani yardımların kalitesi konusuna da önem verdiğini vurgulayan Frantz, sözlerini şöyle tamamladı:

"Sahadaki yardım kuruluşlarının çalışmalarıyla ilgili araştırmalar yapıyoruz. Somali, Haiti ve Afganistan gibi ülkelerde anketler yaparak ulaştırılan yardımların kalitesini öğrenmeye, vaat edilen yardımların ne kadarının ulaştırılmaya çalışıldığını öğrenmeye çalışıyoruz. Buna göre finansman stratejileri geliştiriyor, teşvik yolları arıyor ve krizlerin önlenmesi konusunda önlemler alıyoruz. OECD, BM ile ortak bir çalışma ile risk konusunda bilinçli planlama süreçleri projelerini de hazırlıyoruz.''

- "Önemli olan kökte yatan nedeni tespit etmek"

Dışişleri Bakanlığı Çok Taraflı Siyasi İşler Genel Müdürü Büyükelçi Hasan Ulusoy, her krizde oluşan ihtiyaçlara karşı sınırlı kaynaklar bulunduğunu belirterek, "İkisinin arasında sürekli açılma yaşanıyor. Dolayısıyla elimizdeki eski sistemle bu açılan arayı kapatmak mümkün değildi. Bu nedenle Dünya İnsani Zirvesi düzenlendi." dedi.

Ulusoy, Türkiye'nin muhtaç olanlara el uzatmak konusunda örnek ve önemli bir bağışçı olduğunu vurgulayarak, "Biz aslında hem etkilenmiş ülkeleri görüyoruz hem de bağışçı ülkeyiz, yani madalyonun iki yüzünü de görüyoruz. Bu bize bir tecrübe kazandırıyor. Bu nedenle de bir takım stratejiler geliştirmek durumunda kaldık. Yaptığımız her işte 'İnsani krizlerde muhtaç olana yardım etmemiz gerekiyor, ama bu yardımı hem insani yardım hem kalkınma yardımı olarak götürmemiz gerekiyor.' düşüncesiyle hareket ettik. İnsani yardımın ve kalkınma yardımının bütün paydaşları dahil ederek götürmek gerekiyor." diye konuştu.

Krizlerin daha büyük felaketlerin semptomları şeklinde ortaya çıktığına işaret eden Ulusoy, şunları söyledi:

"İnsani kriz, iklimde bozulma, kalkınmada yetersizlik veya çatışma gibi faktörlerin tetiklediği bir şeydir ve sonuçta hep insanlar zarar görür. Bu bağlamda bakıldığında insani yardım sadece semptomu gidermekte faydalı olur. Ancak biz sadece semptomları ortadan kaldırmak istemiyoruz, önemli olan kökte yatan nedeni tespit etmek ve onunla ilgili adım atmak. Bu konuya sadece insani yardım programlarıyla çözüm bulmakla kalmak istemedik, kalkınma çözümleri de önermeye çalıştık. Siyasi istikrara kavuşma, çevreyle ilgili istikrara kavuşma, ekonomik kalkınma alanında istikrarlı yapı oluşturma konusunda birlikte çalışmamız gerektiğinin biz zaten farkındaydık. Yaptığımız çalışmalar da bu yönde. Türkiye'de mülteci krizinde yaşadıklarımızdan dolayı çok paydaşlı bir yaklaşım geliştirdik. Devlet kurumlarının yanı sıra yerel yönetimleri, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarını da dahil eden çok paydaşlı yapı oluşturmaya çalışıyoruz."

- "Türkiye'nin sığınmacılara yaptığı yardımlar tarihe geçecek nitelikte"

İslam işbirliği Teşkilatı Genel Sekreter Yardımcısı Heshan Youssef ise Türkiye'nin Suriyeli sığınmacılara sunduğu imkanları, "dünyadaki en cömert eylem" olarak niteledi.

Youssef, ''İnsani yardım kuruluşlarının felaketler konusunda çoğunlukla başarısız olduğu bir dönemde Türkiye'nin sığınmacılara yaptığı yardımlar hakikkaten tarihe geçecek nitelikte.'' dedi.

Dünya İnsani Zirvesi kapsamında düzenlenen "Yeni Çalışma Yönteminin İlerletilmesi Çalıştayı", yarın basına kapalı yapılacak oturumların ardından sona erecek.

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :