Diyarbakır'da "İçkale Müze Kompleksi" Açıldı (1)

Diyarbakır'da "İçkale Müze Kompleksi" Açıldı (1)

Kültür ve Turizm Bakanı Çelik: "Birileri çıkıp diyor ki: 'Bugünler 12 Eylül'den bile beter.' Bu topraklarda söylenmiş en utanç verici laflardan biri bu. Bundan daha büyük nankörlük, bundan daha ayıp bir laf olamaz. O 12 Eylül politikalarını bitiren biziz.

DİYARBAKIR (AA) - Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, "Birileri çıkıp diyor ki: 'Bugünler 12 Eylül'den bile beter.' Bu topraklarda söylenmiş en utanç verici laflardan biri bu. Bundan daha büyük nankörlük, bundan daha ayıp bir laf olamaz. O 12 Eylül politikalarını bitiren biziz. Biz devletten kaynaklanan ret, inkar ve asimilasyon politikalarını bitirirken de ret inkar ve asimilasyonun her türlüsüne karşıyız"  dedi.

Bakan Çelik, Kültür ve Turizm Bakanlığı öncülüğünde Kalkınma Bakanlığının Cazibe Merkezlerini Destekleme Programı kapsamında, restorasyon çalışmalarıyla inanç ve kültür turizmine kazandırılan Sur ilçesindeki tarihi İçkale Müze Kompleksi'nin açılışı için düzenlenen törende yaptığı konuşmada, Diyarbakır'daki bu mekanda bulunmaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi.

Çelik, kültürel ve entelektüel hayatın içinden gelen kişi sayısı bakımından AK Parti'nin Avrupa'nın en güçlü hükümeti olduğunu iddia ettiğini belirterek partide neredeyse geçmişinde bir kültürel hayatın ve siyasi hareketin içinde bulunmayan bir bakan olmadığını anlattı.

Bazı meselelerde anlaşıldığı gibi ihtilafların da söz konusu olabildiğine dikkati çeken Çelik, "Fakat herkesin üzerinde mutabık olduğu, hiçbir ihtilaf olmayan konu Diyarbakır'dır. Diyarbakır'a bir şey yapılacak deniyorsa hepimiz mutabıkız ve elimizden geleni yaparız" diye konuştu.

Gıda, Tarım Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker'in Diyarbakırlı olduğunu, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz'ın da Diyarbakır'dan milletvekili adayı olduğunu hatırlatan Çelik, Diyarbakır'ın kültürel kimliğinin, varlığının korunmasının ortak bir hassasiyet noktaları olduğunu belirtti.

- "Kültürel hayat, bir devletin yazılımıdır"  

Çelik, şöyle konuştu:

"Tarihte 10, 20 yıl yaşayan Çağatay Devleti'ni hatırlamayabilirdik, siyasi tarihte yeri de olmayabilirdi. Ama insanlık tarihi açısından vazgeçilmez ve hiçbir şekilde yok sayılmayacak bir mütefekkir var. Ali Şir Nevai eserlerini Çağatayca yazdığı için kendisini ebediyen hatırlamak zorundayız. Siyasi tarihte 10, 20 yıllık hayatıyla çok önemli olmayacak bir devlet,  bir mütefekkir ve onun kullandığı dil sayesinde ebediyen hafızalarımızda yer bulmuştur. Kültürel hayat, bir devletin yazılımıdır."

Çelik, geçmişteki devletlerin bazılarının şehirleri işgal edilerek yok edildiğini, yok olmayanların ise kendi kültürel varlıklarını koruyarak bir sonraki nesle aktarabildiğini ifade etti.

- "Geçmişte devlet herkesin devleti değildi"

Diyarbakır'da bu eserlerin ortasında bulunmanın heyecan verici olduğunu aktaran Çelik, şunları dile getirdi:

"Diyarbakır'a, Diyarbakır'ın kültürel hayatına ve Diyarbakır'ı var eden ruha AK Parti hükümetlerinin yaptığı en büyük katkı, geçmişte devlet içinde birtakım çetelerin, birtakım oligarşik grupların Kürt kardeşlerimizin kültürel kimliğini yok etmesine karşı ortaya koyduğumuz direniş, ret, inkar ve asimilasyon politikalarını bitirmemiz, Kürt kimliğini korumaya almamız, bugün de bu kimliğin gelişmesi için gerekli teşvikleri ortaya koymamızdır."

"Geçmişte devlet herkesin devleti değildi. Bunu Türkiye Cumhuriyeti'nin bir bakanı olarak söylüyorum" diyen Çelik, devlet içindeki birtakım grupların insanların Kürtçenin konuşmasını, başörtülü okula gitmesini yasakladığını, bir başkasını Alevi olduğu için dışladığını, bir başkasına Sünni olduğu için başka muamele yaptığını ifade etti.

Çelik, şöyle devam etti:

"Devlet vatandaşların içerisindeki özel bir örgütlenme, birtakım oligarşik grupların zemini değildir. Devlet vatandaşının tamamının örgütlenmiş halidir. O sebeple sokaktaki vatandaşın kimliğini koruyamayan devlet, demokratik devlet olmaz. Şimdi o ret, inkar ve asimilasyon politikalarını bitiren, kimlikleri koruma altına alan biziz. Kimliklere karşı devlet içerisindeki birtakım kişilerin bu dışlayıcı politikalarına son veren biziz."

- "Birileri yine asimilasyon politikasını uygulamaya çalışıyor"

Çelik, o dönem kamuoyunun bildiği veya bilmediği her gün birtakım siyasi suikast teşebbüsleriyle karşı karşıya kaldıklarını anlatarak, 27 Nisan'da iktidar partisine muhtıra verilmeye başlandığını, birtakım reflekslerin AK Parti'yi yok etmeye teşebbüs etmek istediği bir noktada Kürt kimliğinin korunması için Çözüm Süreci'nin başlatıldığını belirtti.

Ret, inkar ve asimilasyon politikalarına son verildiğine işaret eden Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Birileri çıkıp diyor ki? 'Bugünler 12 Eylül'den bile beter.' Bu topraklarda söylenmiş en utanç verici laflardan biri bu. Bundan daha büyük nankörlük, bundan daha ayıp bir laf olamaz. O 12 Eylül politikalarını bitiren biziz. Biz devletten kaynaklanan ret, inkar ve asimilasyon politikalarını bitirirken de ret inkar ve asimilasyonun her türlüsüne karşıyız. Birileri çıkıp, herhangi bir siyasi parti, örgüt adına Kürt vatandaşlarımıza yine asimilasyon politikasını uygulamaya çalışıyor. 'Makbul Kürt nedir, makbul olmayan Kürt kimdir?' Bunu yukarıdan dayatma ile belirlemeye çalışıyorlar. O asimilasyon politikalarına karşı durduğumuz gibi bu asimilasyon politikasına da karşı dururuz."

Çelik, Kürt kimliğinin nasıl korunacağının, Kürtçenin nasıl geliştirileceğinin Anadolu coğrafyasındaki Kürt ve Türk, tüm vatandaşların karar vereceği bir mesele olduğunu söyledi.

- "Kimse ret, inkar ve asimilasyon politikalarını dayatamaz" 

Geçmişteki politikaları eleştirirken demokratik, çoğulculuk ve tüm kültürleri koruma zemininde bunu yaptıklarını bildiren Çelik, "Devletten kaynaklanan ret, inkar ve asimilasyon politikaları bitti ama tutup da örgüt veya siyasi parti adına hangi kimliğe karşı yapılırsa yapılsın kimse vatandaşa birtakım otoriter yapılar kurarak yeniden ret inkar ve asimilasyon politikalarını dayatamaz. Neyin makbul olduğuna, neyin olmadığına vatandaşımız karar verir" değerlendirmesini yaptı. 

Çelik, devlet içindeki bu olumsuz uygulamaları sona erdirmek adına Çözüm Süreci'ni başlattıklarını hatırlatarak, "Vatandaşımızın da birtakım sivil görünümlü yapılardan gelen bu inkar ve asimilasyon politikaları ile otantik Kürt kimliğini tehdit eden bu suni yapılara karşı aynı şekilde Çözüm Süreci'ne sahip çıkması gerekir" şeklinde konuştu.

Tüm vatandaşların, huzur ve istihdam ile Diyarbakır'ın tarihteki görkemli günlerine dönmesini istediğini işaret eden Çelik, "İstikrarı koruyarak, 2023'e birlikte dayanışma içinde gireceğiz. Diyarbakır'ın her yerini not alın. 'Şunun yapılması hayaldir.' diye yazıp, bir zarfın içerisine koyun, 2023'te göreceksiniz ki, 'hayal' dediğiniz şeyi gerçekleştirmişiz" dedi.

- "Suriye'deki Palmira antik kentindeki DAEŞ tehdidi"

Bakan Çelik, DAEŞ'in Suriye'deki saldırılarına değinerek, sözlerine şöyle devam etti:

"DAEŞ denilen insanlığın belası bir terör örgütü, Palmira Antik Kenti'ni ele geçirdi, insanlık mirasını tehdit ediyor. Bugün Diyarbakır'da Artuklular döneminden yakın döneme, kiliseden camiye tüm eserleri koruyan bir mesaj veriyoruz. Müslümanların, dünyaya esas mesajı budur. DAEŞ, mukaddes dinimizin sembollerini, kavramlarını kullanarak İslam tarihinin ve insanlığın gördüğü en büyük zulümleri gerçekleştirmiştir. Böylesine zulüm yapan bir örgüt asla Müslüman olamaz. Bunlar tarihi eserleri, insanlık mirasını yok ediyorlar. Irak ve Suriye'de yapmadıkları zulüm kalmadı."

AK Parti hükümetleri olarak yaşadıkları topraklardaki tüm medeniyetlerin, gelmiş geçmiş tüm devletlerin mirasçısı olduklarını vurgulayan Çelik, tüm kültürlerin de hamisi olduklarını bildirdi.

- "Anadolu da Mezopotamya kültürü de Türklerin ve Kürtlerin ortak kültürü"

Çelik, Diyarbakır'ın, Anadolu kültürünün, Yukarı Mezopotamya'nın ve Ortadoğu'nun tüm karakteristik özelliklerini barındırdığını söyledi.

Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan birilerinin Anadolu kültürünün Türklere, Mezopotamya kültürünün ise Kürtlere ait olduğunu savunduğunu kaydeden Çelik, şunları belirtti:

"Bu  zihinde oluşturulan bir bölücülük. Anadolu da Mezopotamya kültürü de Türklerin ve Kürtlerin ortak kültürü. Burada ele aldığımız her kültürel mirasın, insanlığa bir katkı olduğunun farkındayız. O sebeple bakanlığımın en titizlikle çalıştığı dosyalardan birisi Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri'nin UNESCO Dünya Miras Listesi'ne alınması dosyasıdır. Gelen yorumlar dosyanın uzmanlar tarafından 'mükemmel' olarak değerlendirildiği şeklinde. Herhangi bir olumsuzlukla karşılaşmazsak Haziran sonu Temmuz başında yapılacak toplantıda bana en büyük müjde, 'Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri Dünya Miras Listesi'ne girmiştir' denilmesi olacak."

- Diyarbakır'ın tanıtımına özel strateji

Bakan Çelik, herkesin ortak iradesinin Diyarbakır'ın bugünden çok daha iyi olması olduğunu, bu kapsamda Diyarbakır'ın hem bölgenin kültür başkenti hem iş başkenti hem de bu medeniyet mirasının en önemli unsuru olarak daha çok öne çıkmasını istediklerini ifade etti.

"Bakanlık olarak Diyarbakır'ın tanıtımına yönelik özel bir strateji hazırlıyor, tüm dünyada Diyarbakır'ın tanıtımı konusunda yeni bir aşamaya geçiyoruz. Bu stratejiyi de inşallah bir iki ay içerisinde yürürlüğü koyacağız" diyen Çelik, o zaman hedeflenen turist rakamlarına ulaşılacağını sözlerine ekledi.

Kaynak:Haber Kaynağı