Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu Washington'da

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu Washington'da

Çavuşoğlu, Carnegie Endowment for International Peace'de konuştu: (3)

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 1915 yılı olaylarıyla ilgili olarak, "Parlamentoları ikna etmek, tasarı kabul ettirmek kolay. Ancak bunlar sorunların çözülmesine yardım etmiyor. Yardım etmedi de. Türkiye ve Ermenistan, Türkler ve Ermeniler bu sorunu birlikte çözmeli" dedi. 

ABD'nin başkenti Washington'daki temasları kapsamında, düşünce kuruluşu Carnegie Endowment for International Peace'de "Çalkantılı Bir Ortadoğu'da Türkiye'nin Rolü" konulu konferansta konuşan Çavuşoğlu, katılımcıların sorularını da yanıtladı.

Çavuşoğlu, Türkiye ile Ermenistan arasındaki normalleşme sürecine yönelik soru üzerine, Türkiye’de 40 bin civarında Ermeni asıllı vatandaşın bulunduğuna işaret ederek, hazirandaki genel seçimler için de biri AK Parti’den olmak üzere iki Ermeni asıllı milletvekili adayı bulunduğunu söyledi.

Ermeni vatandaşların tüm haklardan yararlandıklarını belirten Çavuşoğlu, aynı zamanda tüm dini azınlıklara mülk iadesi gibi hakların geri verildiğini, kilise, şapel ve sinagogların renovasyonunun yapıldığını anlattı.

Akdamar Kilisesi’nin de restore edildiğini ve her yıl Ermenilerin burada ayin düzenlediğini anımsatan Çavuşoğlu, bunun yanında, Türkiye’de, işsizlik ve zayıf ekonomi nedeniyle Ermenistan’dan gelen yaklaşık 40 bin kişi bulunduğuna dikkati çekti.

Çavuşoğlu, normalleşme sürecinden yana olduklarını ve bu konuda özellikle 2009 yılından itibaren çok çaba harcadıklarını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ermeniler ve Ermeni diasporası bu yıl, dünya kamuoyunu 1915 yılı olayları konusunda etkilemeye odaklandıkları için, Ermeni dostlarımızdan olumlu bir karşılık beklemiyoruz. Ama ileriye bakmamız lazım ve bu konuların hepsinin üstesinden gelmeliyiz. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklaması ile Başbakan Davutoğlu’nun iki açıklaması, Türkiye için de bir dönüm noktası. Biz, normalleşme sürecine yönelik cesur adımlar attık. Umarım Ermenistan ve Ermeni dostlarımız da normalleşmeye ihtiyacımız olduğunu anlar. Türkiye olarak normalleşmeden vazgeçmeyeceğiz ve bu konuda çaba harcamayı sürdüreceğiz."

-"Buna tarihçiler karar vermeli"-

Çavuşoğlu’na Avrupa Parlamentosu’nun (AP) 1915 olaylarıyla ilgili kararı da soruldu.

Kararın yasal yönden bağlayıcılığı bulunmadığını kaydeden Çavuşoğlu, siyasilerin, ulusal parlamentoların, AP’nin veya uluslararası organizasyonların parlamentolarının bu tür kararlar vermemesi gerektiğini dile getirdi.

“Siyasiler için tarihle ilgili kararlar vermek kolay değil” diyen Çavuşoğlu, bu noktada 1932 yılında Ukrayna’da yaşanan açlık ve kıtlık konusundaki çalışmayı örnek gösterdi.

Bu konuda Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nde rapor yazdığını ve gerçeklerin tespiti konusunda Ukrayna, Kazakistan, Belarus ve Rusya’yı ziyaret edip birçok kişiyle görüştüğünü anlatan Çavuşoğlu, olanları “soykırım” diye tanımlayan dönemin Ukrayna Devlet Başkanı Victor Yuşçenko’nun kendisini bilim adamlarıyla görüştürdüğünü dile getirdi.

Çavuşoğlu, “Bu bilim adamlarının yüzde 40'ı olanları soykırım, yüzde 30’u soykırım olmadığını söyledi, geri kalan yüzde 30 da herhangi bir fikirleri bulunmadığını ifade etti. Dolayısıyla bir siyasetçi olarak soykırım olup olmadığına nasıl karar verebilirim. Raporumda da 'insanlığa karşı suç' ifadesini kullandım. Dolayısıyla, (1915 olaylarının) soykırım olup olmadığına kim karar verecek? Açıkçası ‘soykırım’ genel bir terim değil, bu yasal bir terim. Bize göre tarihçiler buna karar vermeli” diye konuştu.

-"Tarihçilerin araştırma yapmalarına müsaade edin"-

Bu konuda Türkiye’nin, Ermenistan’a, bilim adamları ve tarihçilerden oluşan bir ortak komite kurulması ve arşivlerin açılması teklifinde bulunduğunu anlatan Çavuşoğlu, hatta komiteye üçüncü ülkelerden de katılımların olmasını ve diğer ülkelerin de arşivlerini açmalarını önerdiklerini anımsattı. 

Çavuşoğlu, Türkiye’nin komiteden çıkacak kararı kabul edeceğini de açıkladığını belirterek, şunları dile getirdi:

“Türkiye’den daha fazla ne bekleyebilirsiniz? Niçin bu tarihçilerin ortak komitesini kurmuyoruz? Araştırma yapmalarına müsaade edin, arşivlerinizi açın. Sonuçları da biz kabul edeceğiz. Yoksa parlamentoları ikna etmek, tasarı kabul ettirmek kolay. Ancak bunlar sorunların çözülmesine yardım etmiyor. Yardım etmedi de. Daha önce de bazı ulusal parlamentolar bu tür tasarıları kabul etti ama bunlar yardımcı olmadı. Türkiye ve Ermenistan, Türkler ve Ermeniler bu sorunu birlikte çözmeli.”

-"Türkiye, paralel bir yapıya müsamaha gösteremez"-

Çavuşoğlu, bir soru üzerine, basın özgürlüğünün demokratik toplumlar için önemine işaret ederek, kendisinin de tamamen ifade ve basın özgürlüğünden yana olduğunu söyledi.

Ancak demokratik toplumlarda kimsenin mesleği nedeniyle kovuşturmadan bağışık olamayacağına dikkati çeken Çavuşoğlu, Gazetecileri Koruma Komitesi’nin (CPJ) Türkiye’de cezaevinde 7 gazetecinin bulunduğuna dair açıklama yaptığını hatırlatarak, bu medya çalışanlarının hiçbirinin mesleki görevlerinden dolayı tutuklanmadığını bildirdi.

Bu kişilerinden beşinin banka soygunu, evrakta sahtecilik, güvenlik güçlerine molotofkokteyli ile saldırmadan tutuklandıkları bilgisini veren Çavuşoğlu, iki kişinin ise serbest bırakıldığını belirtti.

Çavuşoğlu, İngiltere, İtalya, Yunanistan ve ABD gibi diğer demokratik ülkelerde de gazetecilerin yasa dışı suçlara bulaştıklarında tutuklandıklarına dair örnekleri sıralayarak, “Dolasıyla bir medya çalışanının dahi, gazetecilik eylemlerinden dolayı hapisten bulunması benim için kabul edilemez. Türkiye, devlet bünyesinde paralel bir yapıya müsamaha gösteremez. Hiçbir demokratik ülke de buna göz yummaz” diye konuştu.

-"Suriye’de güvenli bölge, olmazsa olmaz"-

Çavuşoğlu, Suriye krizinde güvenli bölge oluşturulmasına yönelik bir soru üzerine de Türkiye’nin havadan destekli güvenli bölge oluşturulması teklifini yaptığını, bölgenin gerçeklerini çok iyi bildiklerini söyledi.

Müttefiklerini Suriye ve Irak’ta bekleyen tehlikelere dair de bilgilendirdiklerini ama tavsiyelerinin müttefik ülkeler tarafından dikkate alınmadığını hatırlatan Çavuşoğlu, şimdiyse ABD’nin de aralarında bulunduğu ülkelerin bundan pişmanlık duyduklarını kaydetti.

Çavuşoğlu, "Suriye’de güvenli bölge, olmazsa olmaz. Her şeyden önce güvenli bölgelere ihtiyacımız var. Şu anda eğit-donat programının uygulanması için çalışıyoruz, bu programın da başarıya ulaşması için sahada güvenli bölgeye ihtiyacımız var" ifadesini kullandı.

Suriyeli mültecilerin yükünün bu ülkeyi çevreleyen komşu ülkelerin omuzlarında bulunduğuna işaret eden Çavuşoğlu, Türkiye’nin bu noktada üzerine düşen her şeyi yaptığını, Suriyelilerin eğitim, sağlık ve gıda alanında tüm ihtiyaçlarını karşılamak için çabaladıklarını anlattı. Çavuşoğlu, Suriye halkının daha iyisini hak ettiğini kaydederek, “Bu güvenli bölge, tüm mülteciler ve ülke içerisinde yerlerinden edilen halkın yerlerinin değiştirilmesi için de gerekli” dedi.

Tüm bu nedenlerle güvenli bölge oluşturulmasını teklif ettiklerini dile getiren Çavuşoğlu, Türkiye’nin tek başına böyle bir bölge oluşturmak istemediğini, müttefiklerle birlikte bunun kurulması gerektiğini anlattı. Çavuşoğlu, bu noktada müttefik ülkeleri ikna etmek için çabalamaya devam edeceklerini kaydetti.

-"Esed gitmeli"-

Bir soru üzerine, Suriye’de DAEŞ’in yok edilmesi gerektiğini ama sorunun kökenlerinin de çözülmesinin zorunlu olduğunu ifade eden Çavuşoğlu, sorunun köklerine inilmediği müddetçe geçmişte El Kaide, şimdi DAEŞ olduğu gibi gelecekte de belki yeni örgütlerin ortaya çıkabileceğine dikkati çekti.

Çavuşoğlu, Suriye rejiminin teröristler için ortam yarattığını belirterek, “Suriye’de Esed gitmeli. Suriyelileri artık Esed etrafında birleştirmek mümkün değil. Çünkü bu rejim halkını öldürüyor. Esed iktidarda kaldığı müddetçe de halkını öldürmeye devam edecek" diye konuştu.

Ortadoğu’daki gelişmeler sonucunda bölgeye bu kadar odaklanmaktan pişman olup olmadıklarına yönelik soru üzerine Çavuşoğlu, "Hiçbir zaman Ortadoğu’ya yatırım yapmaktan pişman olmadık ama her zaman başarı sağlayamayabilirsiniz. Ama Ortadoğu halkını desteklemek için elimizden geleni yapmalıyız" dedi.

-Somalili’den teşekkür ve Erdoğan’a Kur’an-ı Kerim hediyesi-

Konferansta bir Somalili söz alarak, Türkiye’nin Somali’ye hizmetlerinden dolayı teşekkür etti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kimsenin Somali’ye gitmediği bir dönemde oraya gittiğine işaret eden Somalili, ülkesinin bugünkü noktaya Türkiye sayesinde geldiğini kaydetti.

Somalili, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Kur’an-ı Kerim göndermek istediğini belirterek, hediyesini büyükelçilik yetkililerine teslim etti.

Çavuşoğlu, Washington temasları kapsamında, Senato İç Güvenlik Komitesi Başkanı Ron Johnson ile de görüştü. 

(Bitti)

Kaynak:Haber Kaynağı