Direnen kadınların belgeseli "Kalplerin Direnişi"

Direnen kadınların belgeseli "Kalplerin Direnişi"

FETÖ'nün darbe girişimine direnen 6 kadın kahramanın anlatıldığı belgesel, TRT Belgesel'de ve 4. Uluslararası Boğaziçi Film Festivali'nde izleyiciyle buluşacak- Yrd. Doç. Dr. Yiğitbaşı:- "15 Temmuz'u eksen alırsak, kadınların direnişteki aktifliğinin, bel

İSTANBUL (AA) - SALİHA ÖZDEMİR - Yönetmenliğini Rengin Gültekin'in üstlendiği "Kalplerin Direnişi" belgeseli, 15 Temmuz'da Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine direnen 6 kadın kahramanı anlatıyor.

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Yayıncılık Yönetimi Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Kübra Güran Yiğitbaşı, Rengin Gültekin ile hazırladığı belgesele ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, 15 Temmuz gecesi FETÖ'nün darbe girişimini sosyal medyadan öğrendiğini belirterek, 10 yaşındaki oğlu ve eşiyle Atatürk Havalimanı'na gittiklerini söyledi.

TÜRGEV Yönetim Kurulu Üyesi de olan Yiğitbaşı, darbe girişimi sırasında yaşananlardan çok etkilendiğini belirterek, Gültekin'le yaptıkları bir sohbette darbeye direnen kadın kahramanların belgeselini yapmaya karar verdiklerini dile getirdi.

Yiğitbaşı, 15 Temmuz'un Türkiye için bir dönüm noktası olduğunu vurgulayarak, "15 Temmuz'u eksen alırsak, kadınların direnişteki aktifliğinin, belki de belirleyici, öncü rollerinin altının çizilmesi gerektiğini düşündük ve böylelikle yola çıktık. 6 kadın direnişçiyle görüşerek belgeseli hazırladık." dedi.

Toplumda, 28 Şubat post modern darbesi sırasında dışlanan kadınların da o gece öncü rol üstlendiğinin altını çizen Yiğitbaşı, "Kadınlar olarak, ötekileştirilenler, dışlananlar olarak kategorileştirirsek, 28 Şubat bizi ciddi derecede besledi. Ciddi bir tecrübe kazandık. 10 yıl önce de belki böyle bir tepki gösterilebilirdi ama bu boyutta olmazdı diye düşünüyorum. Bir de daha dar kapsamlı bir katılım olabilirdi." değerlendirmesinde bulundu.

- "Sembol isimlerin yer aldığı, 35 dakikalık bir belgesel oldu"

Yiğitbaşı, darbe gecesi havalimanına yürürken yaptığı gözlemlere değinerek, şunları anlattı:

"Arabaların kiminden mehter, kiminden 10. yıl marşlarının çalındığını gözlemledik. Dolayısıyla, toplumun farklı görüşünden insanların, 'toplumda kutuplaşma var olduğu' söylemlerine rağmen, o gece birlik oldukları çok açık ve aşikardı. O geceyi biz de yaşadık, hem akademisyen, hem gençlerle çalışan, sivil toplumun içinde yer alan biri olarak, buna şahit olmak beni çok mutlu etti. 'Demek ki kutuplaşma yokmuş ve bazı ortak noktalarda buluşabiliyormuşuz' şeklinde olumlu noktada etkiledi."

Darbe gecesinde yaptıklarıyla simge haline gelen kadın kahramanları seçmeye çalıştıklarını dile getiren Yiğitbaşı, İstanbul Esenler'de şehit olan Türkmen Tekin, 14 yaşındaki Adviye İsmailoğlu, Mine Özer, Nebahat Topaloğlu, Şerife Boz ve Bilge Sayın Gürz'ü belgeselde ele aldıklarını ifade etti.

Yiğitbaşı, Gürz'ün ailesinde iki şehit ve iki gazi olduğunu aktararak, "Kendisi şu an annesiyle birlikte ve küçük yaşta babası şehit olan oğluyla birlikte hayata tutunmaya çalışıyor. Çok güçlüler ve çok etkileyiciler. Dolayısıyla böyle sembol isimlerin oluşturduğu, 35 dakikalık bir belgesel oldu." diye konuştu.

Belgeseldeki kadın kahramanların eşlerinin yanı sıra ailelerindeki bazı kişileri de konuşturduklarını söyleyen Yiğitbaşı, zihinlerdeki önyargıları kıracak, şablonları alt üst edecek bir çalışma yaptıklarını, bu çalışmanın kendisi için de öğretici nitelikte olduğunu belirtti.

- "Gençler, vatan ve bayrak için dışarıya çıktı ve inisiyatif aldı"

Yiğitbaşı, 15 Temmuz öncesinde özellikle gençlere yönelik birçok eleştiri olduğunun altını çizerek, şöyle konuştu:

"Gençlerin çok konformist, itaatkar, sisteme uyumlu ve rahatlarına düşkün olduklarını ifade ederdi genel olarak okuduğumuz şeyler. Bunun dışında çok fazla sorumluluk almadıkları ve postmodern hayat tarzına fazla uyum sağladıkları yönünde eleştiri yapılırdı birçok yerde. Ancak belgeseldeki kahramanlarımızdan Adviye, 14 yaşında bir genç kızımız ve Adviye'nin çok ciddi anlamda sorumluluk alabilen, cesur, dışarı çıkmak için ailesini bile teşvik edebilen bir genç olduğunu görüyoruz. Bunun aslında bir istisna olmadığını, birçok gencimizin de o gün sokaklarda vatan ve bayrak için dışarıya çıktığını ve inisiyatif aldığını görüyoruz. Bu bizi çok etkiledi."

Belgeseldeki kadınların hepsinin kararlı ve cesur kadınlar olduğuna işaret eden Yiğitbaşı, "Mesela, Şerife Boz'un temsil ettiği şey, önyargılar anlamında bizim için çok anlamlıydı. Ehliyeti olmayan, aslında trafiğe çıkmayan, kamyonu sadece boş arazide birkaç kez kullanmış bir bayanın, yanına örtülü olmayan bir bayan komşusunu alarak, eşinden de izinsiz, o gece Taksim'e kadar çıktığını ve kamyonunun damperine de gençleri aldığını görüyoruz. Şerife Boz, bizim için öğretici, ezberi bozan, bu toplumsal kutuplaşma dediğimiz şeyi de aslında ciddi derecede tekrar düşünmemiz gerektiğini gösteren, ortak paydalarda, hiçbir fark olmaksızın buluştuğumuzun en güzel örneği." ifadelerini kullandı.

Yiğitbaşı, belgeselin adını Prof. Dr. Kemal Sayar'ın "Kalbin Direnişi" adlı yazısından ilhamla koyduklarını belirterek, "O makalesi beni çok etkilemişti. Bu kadınları toplumumuzun kalpleri metaforu olarak simgeleyen bir isim olarak 'Kalplerin Direnişi' ismini koyduk." dedi.

Belgesel, bu ay TRT Belgesel'de ve 4. Uluslararası Boğaziçi Film Festivali'nde izleyiciyle buluşacak.

AA

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :