Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

Dinimizde Koruyucu Hekimliğin Önemi

Yüce Allah yaşadığımız bu âlemde bizlere sayısız nimetler vermiş ve ilahi lütuflarda bulunmuştur.  Başta annemiz, babamız, çocuklarımız, torunlarımız, eşimiz, dostumuz olmak üzere;  temiz hava, su, tabiat ve yiyecekler gibi sayısız nimetlerle ödüllendirilmişizdir. Allah’ın nimetlerini saymaya kalksak sayamayız. (Bkz. (Nahl,  18).  İşte bizlere sunulan çeşitli nimetlerin başında, sağlığımız gelmektedir. Kanuni Sultan Süleyman’ın dediği gibi:

Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi

Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.

En büyük devlet, sağlıklı bir yaşama sahip olmaktır. Bundan dolayı Hz. Peygamber (a.s):  “Hastalık gelmeden önce sağlığın kıymetini bil” buyurmakla,  sağlıklı yaşamın önemine işaret etmiştir. 

Eskilerin deyimiyle “hıfzu’s-sıha/koruyucu hekimliğin”  yolları nelerdir?

Bunların başında temizlik, dengeli beslenme, sağlığa zarar verici şeylerden kaçınma ve bulaşıcı hastalıklardan uzak durmak gelmektedir.  İslam dini temizliği, imanın yarısı saymak suretiyle insan hayatının temel unsurlarından birisi olarak görmüştür. Ayrıca maddi ve manevi temizlik namazın esaslarından sayılmıştır.  Bununla birlikte, uykudan uyanıldığında, yemekten önce ve yemekten sonra elleri yıkamak, ağız ve diş temizliğine önem vermek,  kasık ve koltuk altlarını temiz tutmak gibi davranışlar, temizlik kapsamı içerisine girer. Çünkü Cenâb-ı Hak, temizdir ve temiz olanları sever. 

Müslüman çevre temizliği konusunda da duyarlı olmalıdır. Coğrafi muhit ve şartların, sağlıklı yaşam üzerinde büyük tesirleri vardır. Beden temizliğinin yanı sıra, evimizin, iş yerlerimizin, sokak ve çarşılarımızın da temiz tutulması gerekir.  Hava, su, toprak ve çevrenin temiz olduğu bir ortamda hayat sürme sağlıklı yaşam açısından son derece önemlidir.

İnsan sağlığıyla ilişkili bir başka önemli husus da dengeli beslenmedir. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur:  “Yiyiniz, içiniz ama israf etmeyiniz. Allah israf edenleri sevmez” (A’raf,  31).  Bu âyette geçen  “israf etmeyiniz” tabiri, hem savurgan olmayınız ve hem de dengesiz beslenmeyiniz anlamlarına gelir.  Günümüzde en yaygın şikâyetlerden birisi dengesiz beslenmeden kaynaklanan obezite hastalığıdır.  Aşırı kilolar, birçok hastalığa davetiye çıkaracak riskler taşımaktadır. Müslüman, yemek için yaşamaz, yaşamak için yer.

Diğer yandan sağlıklı yaşam sünnete uygun bir davranıştır. Nebevî sünnette:  “Allah’ın verdiği her derdin ve hastalığın devası, çaresi vardır, tedavi olunuz” buyrulur.  Bu konuda her Müslüman tedbirli olmalı, takdiri Allah’a bırakmalıdır. Tedaviyi terk etmek pasif ötenazidir. Yine bulaşıcı hastalıklara karşı da önceden önlem almak gerekir.  Hz. Peygamber (s.a.v)’in:  “Bir yerde veba ve benzeri herhangi bulaşıcı bir hastalık olduğunu işittiğiniz zaman o yere girmeyiniz. Bulunduğunuz yerde böyle bulaşıcı bir hastalık varsa, oradan da çıkmayınız” uyarısı buna işaret eder.

Sonuç olarak, bedenimiz ve ruhumuz bir bütün olarak Yüce Allah’ın bize bir emanetidir. İnsanın beden ve ruh sağlığını tehdit eden her türlü uyuşturucu ve alkollü maddeleri kullanmaktan da kaçınmak gerekir. Ülkemizde akciğer kanseri gibi hastalıklar, trafik kazaları ve aile facialarının çoğu alkol ve uyuşturucu madde bağımlılığından kaynaklanmaktadır.  Bu sebeple alkollü içkiler ve uyuşturucu maddeleri kullanmak dinimizde yasaklanmıştır.  (Bkz. Maide 90).  Bedenimizle birlikte ruh sağlığımızı da korumalıyız.  Ruh sağlığını korumanın başında güçlü bir Allah ve ahiret inancına sahip olmak  gelir. İbadetler de insan ruhunu yüceltir, teskin eder ve huzur verir.   Dolayısıyla iç barışı ve huzuru korumak, hayatı güzelleştirmek biraz da insanın kendi elindedir.

Yüce Rabbim hiç kimsenin beden ve ruh sağlığını bozmasın!..

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.