“Dimdik yaşadı ve dimdik öldü”

“Dimdik yaşadı ve dimdik öldü”

ARICI: “Babamı hayatında siyaseten konuştuğunu hiç görmedim. İyiye iyi doğruya doğru derdi. Kur’an’ı her gün devamlı olarak 3-4 cüz okurdu. Hayatından hiçbir zaman pijamayla namaz kılmadı. Babam sert mizaçlıydı. Dimdik ayakta yaşadı ve dimdik de öldü.”

Konya Aydınlar Ocağı’nın bu haftaki Salı Sohbetleri’nde, geçtiğimiz ayın yirmisinde kaybettiğimiz şâir-yazar Saffet Arıcı yâd edildi.

Babasının hayatını ve şahsiyeti ile hatıralarını anlatan oğlu Seyfullah Arıcı, 12 Mart 1937’da Akören’de doğan Saffet Arıcı’nın 1945’de ilkokula gittiğini ve 1950’de de Konya İmam Hatip Okulu’na giderek kaydolduğunu belirtti. Babasının 1960’da evlendiğini ve 1965’de Konya Belediyesine zabıta görevlisi olarak girdikten sonra memur olarak Gümrük ve Tekel Müdürlüğüne geçtiğini belirten Seyfullah Arıcı, “Babamın hayatında siyaseten konuştuğunu hiç görmedim. İyiye iyi doğruya doğru derdi. 1957’den itibaren şiirlerini yazmaya başladı. 1980’den sonra da değişik gazetelerin köşelerinde dini, milli ve kültürel yazılar yazmaya başladı. 35-40 yıldan beri Kur’an-ı Kerim’i her gün devamlı olarak 3-4 cüz okurdu. Hafızası çok iyiydi. Bunu da Kur’an okumasına bağlıyorum. Hayatından hiçbir zaman pijamayla namaz kıldığını görmedim. Babam sert mizaçlıydı. Bakışlarıyla bizi korkuturdu. Dimdik ayakta yaşadı ve dimdik de öldü. Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun” dedi.

“Hacıveyiszâde Arapça Dersimize Girerdi”

Kontv’de Melahat Ürkmez’in yaptığı Yaşanmış Yıllar adlı program seyirciye gösterilirken burada kendi hayatını ve hatıralarını dile getiren Saffet Arıcı’nın dilinden, gazetelerde “Sarı Çizmeli Saffet Hoca” ve “Benim Gözümle” başlıkları altında yazılar yazdığını ve ortaokulu; çift dikiş giderek ancak 9 senede bitirdiğini öğrendik. İmam Hatip Okulu’nun orta kısmından 1953’de üçüncü sınıftan ayrılarak Karma Ortaokulu’ndan mezun olduğunu ifade eden Arıcı, Konya’nın manevi dinamiklerinden Hacı Veyiszâde Mustafa Hocaefendi’nin Arapça derslerine girdiğini belirterek şu hatırasını dile getirdi: “Ben imam-hatibin 2-3 sınıfında 213 numaralı talebesi idim. Hacıveyiszâde Hocaefendi de bizim Arapça dersimize girerdi. Biz arkada iki arkadaş sinek kanadı koparırdık. O da bizi gözleriyle takip edermiş. Bizi kastederek “Oğlum Rahman sinek kanadı koparmayınız” dermiş. Bu sözü meğersem bize söylermiş. Çünkü o bütün talebelere “Rahman” diye seslenirdi. Ben o zamanlar çocuktum ve ne bileyim onun çok muhterem bir insan olduğunu. Sonradan öğrendim. Ama o zaman bileydim onu üzecek bir şey yapar mıydım hiç..”

Hayatta dövüle dövüle dövmeyi öğrendiğini anlatan Arıcı, 5 Şubat 1960’da izdivaç yaptığını ve Kapu Camisinde, iki müftü arasında Cuma namazı kıldığını ve bunların Tahir Büyükkörükçü ile Erzurum’lu Mehmet Yavuz olduğunu ifade etti.

1 Milyondan Fazla İnsan Öldü

Konya İl Halk Kütüphanesi’nde gerçekleştirilen sohbetin ikinci konuşmacısı olan Av. Abdurrahim Küçük ise, kendi kitabından hareketle Körfez Savaşları’nı anlattı. Av. Küçük, İran-Irak arasında 8 yıl devam eden savaşta yüz binlerce insan öldüğünü belirterek “Sekiz yıl süren İran-Irak savaşında 1 milyondan fazla insan öldü. Kazananın olmadığı bu savaş her iki taraftan  insanların sefaletine yolaçtı” dedi.